Özkan Öztaş 'Açılım korosu'nu yazdı

Tüm bunlar olurken Perwer ise yöresel kıyafetlerinden sıyrılıp artık Bölgesel Kürt Yönetiminin kültür çalışmalarına omuz verip Barzani referansları ile “kırmızı bültenle arandığı” Avrupa ülkelerinde diplomatik ziyaretlerde bulunuyordu. ABD de bunlardan biriydi.

Özkan Öztaş - soL

Açılım korosu

Kürt müziği deyince ilk akla gelenler arasındadır Şivan Perwer. Kürtçe müziğin yasaklı olduğu yıllarda, kasetleri evlerde gizli saklı dinlenen ve elden ele geçen bir sanatçı olmuştur. Ancak her ne koşulda olursa olsun seslendirdiği ve bestelediği ezgiler dilden dile yayılmıştır. Bilenler, duyanlar ya da yaşayanlar anımsayacaktır, polis ya da askeri kontrol noktalarında Türkçe kasetlerle değiştirilen Şivan Perwer kasetlerini.

İşte o arama noktalarında dönemin kolluk kuvvetlerini ekarte etmek için, “Ne dinliyorsunuz siz bakayım?” sorusuna en şık cevaptı “Tatlısestir abe kasetteki!”

Tatlıses ise Kürtçeye çalan ya da Kürtçeden çaldığı! ezgiler ile bilindi uzunca bir dönem. Çıkardığı kasetlerin arasına tamamı Kürtçe ezgilerden oluşan bir kaset de sıkıştıran İbrahim Tatlıses, mümkün mertebe var olan Kürtçe ezgileri –ilk kez kendisi tarafından seslendiriliyormuş edasıyla- Kürtçe formatlarından alakasızca aklına geldiği gibi okumuştur. Ancak kontrol noktalarındaki kolaylaştırıcı işlevini yine hatırlatmak isterim. Hatta Kazım Öz’ün Fotoğraf adlı filminde bu konu Diyarbakır-Van arası bir yolculuk tema’sında da işlenmiştir hatırlanacağı üzere. Karakterlerimiz yine Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses’ti o sahnede de.

E tabi. Eşyanın tabiatı. Yıllar geçti ve değişti bir çok şey. Sözün üstatlarının ifade ettiği gibi “Zaman eskimedi eskitti, değişti o duygu bilinene benzedi.” Yıllar sonra AKP’nin açılım salvoları karşısında siyasi aklını kaybeden Kürt aydınlarının kervanına katılan Şivan Perwer de (Kemal Burkay kadar inletmese de ortalığı) açılımcı, saçılımcı, yetmez ama evetçi, “barışçı” bir zemine kaydı. Yer yer Kürt siyasi hareketi tarafından da eleştirilen Perwer, bir dönem Kürt halkının siyasal haklar ve talepler ile kimlik mücadelesinde bir bayrak iken sonralarda artık Fethullah Gülen’e övgülerle hafızalarda yer etmeye başladı.

Bu aydınlardan geriye düşüp AKP’nin açılımına kapak olanlar arasına İbrahim Tatlıses’i katmak insafsızlık olur. Ancak “kapak olmaktan” kaçındığı için değil, Tatlıses’e Kürt aydını demenin aydınlara hakarete varan yanları barındırdığı için orada durmak gerekir. Gerekliliğin nedenlerinden biri de Tatlıses için zaten “beraber yürüdük biz bu yollarda” albümünün kapağındaki yeri taaa Özal’dan bu yana ayırtılmış olmasıdır.

Tatlıses özellikle Kürtçe ezgileri Türkçeye çevirmekten ziyade, bir dönem Kürt halkını asimile etmek için kullanılmaya çalışılan bir alan olan sanatın icracılarından olduğu için çok eleştirilmişti. Şivan Perwer’in Peşmerge adlı ezgisini “Zurnacı İbo Dayı” şekliyle okuyunca, mesele artık Kürtlerin ruhunu okşamaktan ziyade farklı bir yere oturmaya başlamıştı. “Sînemê” adlı ezgi Zap Suyu, “Le Xanımé” Hanım, “Ez Berfim” ise Keşkem Keşkem olup çıkmıştı. Açılımla birlikte de “Şemmame” alakasız cümlelerle vitrindeki yerini almıştı.

Tüm bunlar olurken Perwer ise yöresel kıyafetlerinden sıyrılıp artık Bölgesel Kürt Yönetiminin kültür çalışmalarına omuz verip Barzani referansları ile “kırmızı bültenle arandığı” Avrupa ülkelerinde diplomatik ziyaretlerde bulunuyordu. ABD de bunlardan biriydi. Artık o sembolleştiği kıyafetlerden arınan, Kürt aydınlarının birikimine hakaretler eden, Fethullah Gülen’e ve AKP’ye övgüler yağdıran bir kıvama gelmişti. Açılımın mayası tutmuştu anlaşılan. Marks, Lenin, Stalin, Ho Chı Minh için ezgiler besteleyen sanatçı hiç gocunmadan meselenin bu yanını bir kenara itip artık popüler kültür simgelerinden biri olmaya çaba gösterdi. Bir dönem Kürt halkının sözlü kültür geleneğini en iyi yansıtan sanatçılarından biri olan Perwer, destanları, dengbéj hikayelerini, masallardaki temalarını, Şairlerin şiirlerini bir kenara bırakıp artık kliplerde boy gösteren bir konuma yerleşmişti.

Yıllarca Kürtçe ezgileri asimile etmesiyle suçlanan Tatlıses’in toplu nikah töreninde Şivan Perwer ile aynı sahneye çıkacağı haberi gelince sadece güldüm. Evet, biraz kızgın ve bilindik bir gülümsemeydi daha çok. Tatlıses, yıllarca ezgilerini rezil ettiği Şivan Perwer ile aynı sahnede olacaktı. AKP’nin seçim öncesi manevralarından biri olan açılış etkinliği ve muhtemelen “en az üç çocuk isterim” diyeceği bir nikah töreninde sahne alacaklar. Saz arkadaşları da geliyor elbette. Barzani’nin de korodaki yerini alacağı esirgenmeyen bilgiler arasında idi. Bu ilk değil. “Kaybedenler Kulübü Kongre Topladı” haberleri içinde de ya adı geçen ya da davet edilen isimlerdi bunlar.

Hep bir ağızdan kol kola girip “beraber yürüdük biz bu yollarda” derlerse, TRT ŞEŞ’i, “Kültür” ve Turizm Bakanlığından çıkan Ahmedé Xanî’nin Mem û Zîn’i, Kürtçe savunma hakkı ve seçim çalışması yapma hakkını tezgahlayıp bir de araya içinde Kürtçe kelimelerden oluşan cümleler kurmaya çalışırlarsa demeyin keyiflerine.

AKP’nin özellikle Açılım Süreci ile gericileşen, gericileşmediği noktada baskılanan Kürt kültür ve sanat çalışmaları bu haliyle yediği darbenin vesikalık fotoğrafını çektirmiş olacak bu nikah töreninde. Kürtçe çıkan dergiler ve eserler, İslami eserlere yer verdiği ölçüde sponsor bulurken, yayın izninin cemaatlerden geçtiği bir zamanda Diyarbakır’da gerçekleşecek bu buluşma tarihi bir önem taşımıyor! Kürt kültür ve tarihi nasıl olsa Kürt aydınlarının ve ilericilerinin omuzlarından yükseldi ve yine aynı zeminden ilerleyecek. Açılımlarla dağılan sözüm ona Kürt aydınları sadece yazık dedirtmektedir o kadar. Ve bu yazık kelimesi bir dönem ürettikleri ile bu birikimi bir süreliğine ileri taşıyanlara yakıştırılmıştır. Elbette “Zurnacı İbo Dayı” hariç.