IŞİD'in yok ettiği 10 kültürel miras ve yapısal özellikleri

IŞİD, geçtiğimiz yaz ayından bu yana birçok arkeolojik bölgeyi ortadan kaldırdı. Bölgede devam eden tarihi eser yıkımının önüne geçilemediği gibi, tarihi eser yağmacılığının da yolu açılıyor.

Türlü medeniyetlere ev sahipliği yapan ve tarihi açıdan oldukça önemli yapılar barındıran bölgede devam eden yıkımın önüne geçilemiyor. Tarihi eser yağmasını da peşinden getiren yıkımlardan IŞİD'in para kazandığı bilgisi ise yaygın şekilde. Arkeofili'de yayınlan haberde, bölgedeki yıkıma ilişkin olarak, arkeologlardan çeşitli raporlar gelse de kapsamlı olarak bir hasar tespiti yapılamadığı biliniyor.

IŞİD’in, 2014’ün temmuz ayından bu yana Irak'ta yıkıma uğrattığı alanlar şu şekilde: 

HATRA
1985 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu kent, M.Ö.300 yılında kurulmuş. Kent, Roma İmparatorluğu’nun hakimiyet alanı dışındaki bağımsız krallığın başkentiydi. Kentin, geçtiğimiz yaz aylarında IŞİD tarafından ele geçirilip cephanelik ve eğitim kampı olarak kullanıldığı söyleniyor. Hatra , Şubat ayının sonlarında buldozerle tahrip edildiği biliniyor.

NİNOVA
Asurlular, M.Ö.900-600 yılları arasında ülkeyi Kuzey Irak’ta bulunan bir dizi başkentten yürüttü. Ninova da bu başkentlerden birisiydi. Günümüzdeki modern Musul kentinin bir bölümü, bu kalıntıların üzerine kurulmuş. IŞİD bölge de hakimiyeti ele geçirince Ninova da tehlike altına girdi ve yıkım başladı. Bu kent, ayrıca Musul Müzesi’nde sergilenen birçok eserin kaynağı konumunda.

MUSUL MÜZESİ VE KÜTÜPHANELER
IŞİD’in şehri kontrol altına aldığından beri birçok el yazması eseri ortadan kaldırdığı haberlerde yer bulmuştu. Musul Üniversitesi kütüphanesi Aralık ayında yakılmıştı. Bunların içinde belki de en önemli yıkım Şubat ayında gerçekleşti. IŞİD, Musul’un simgelerinden olan 1921 yılında inşa edilmiş merkez halk kütüphanesini patlayıcılarla yerle bir etmişti. El yazması birçok eserin yanı sıra Arap bilim insanlarının kullandığı birçok araç gereç de yok olmuştu. Kütüphaneden sonra yıkım sırası Musul Müzesi’ne geldi. Militanların, ellerinde çekiçlerle birçok heykel ve tarihi eseri yok ettiği, görüntüler oldukça geniş yankı bulmuştu.  Müze, Bağdat’taki Irak Müzesi’nin ardından ülkenin en büyük ikinci müzesi olma özelliğini taşıyordu. Yıkımdan sonra, yetkililer tarafından yayınlanan demece göre, müzedeki eserlerin çoğunun kopya olduğu, orijinallerinin Irak Müzesi’nde sergilendiği belirtilmişti.

NİMRUD
Şehir 3200 yılında kuruldu ve Asur medeniyetine başkentlik yaptı. Arkeolojik alan, toprak bir duvarla 3.6 kilometrekarelik bir bölgeyi kapsıyor. Tamamı yeryüzüne çıkarılamayan ve geriye kalan kısımların, yeraltında korunaklı olduğu umulan kente, IŞİD’in tam olarak verdiği zararın boyutu belirlenebilmiş değil.

HORSABAD
Horsabad kenti, Musul’a birkaç km uzaklıkta bulunuyor.Bu kent de bir dönem Asur medeniyetine başkentlik yapmış. Kent Asur Kralı Sargon tarafından M.Ö.717-716 yılları arasında yapılmış ve kabartmalar, heykeller çok iyi korunmuş. IŞİD’in tarihi kentin tam olarak hangi kısmına zarar verdiği şu an için meçhul

.

YUNUS PEYGAMBER TÜRBESİ
Yunus Peygamber Camii hem İncil hem Kur’an’da adı geçen Hz.Yunus adına yapılmış bir camii. İslam’ın oldukça katı yorumunu benimseyen ve Hz. Yunus gibi peygamberlere saygı duymayı günah kabul eden IŞİD, 24 Temmuz’da camiyi boşaltarak patlayıcılarla yerle bir etti.

İMAM DUR TÜRBESİ
Samarra kenti yakınlarındaki İmam Dur Türbesi, Ortaçağ İslam mimarisi ve dekorasyonunun muhteşem bir örneğiydi. Geçtiğimiz Ekim ayında havaya uçuruldu.

IŞİD'in yıkım listesi ise Suriye'de şu şekilde devam ediyor: 

APAMEA
Kent, Roma devrinin zengin ticaret merkeziydi. Apamea’da bulunan ve daha önce varlığından haberdar olunmayan Roma dönemine ait mozaiklerin satılmak üzere söküldüğü ve IŞİD’in, satılan parçalardan on milyonlarca dolar elde ettiği söyleniyor.

DURO-EUROPOS
Kent Fırat Nehri’nde bir Yunan yerleşimi olan bu kent sonraki yıllarda Roma İmparatorluğu’na bağlı bir karakol olarak kullanılmış. Yağmacıların verdiği zararın boyutunu, kentteki kerpiç duvarların içindeki, oyulmuş halde bulunan arazinin uydu görüntüleri ortaya koyuyor.

MARİ
Yaklaşık olarak, MÖ. 5000 yılında kurulan kent, MÖ. 3000-1600 yılları arasında, Tunç Çağı’nda, gelişmeye başladı. Bir Sümer ve Amori kenti olan bölgede, arkeologlar tapınak, saray ve bölgedeki halkların ilk dönemlerine ışık tutacak, kil tabletlere yazılmış arşivler keşfetti. Mari’nin kaderi de diğer yerlere benziyor. Elde edilen uydu görüntüleri ve yerel halkın verdiği bilgilere göre kent, özellikle kraliyet sarayı, sistemli bir şekilde yağmalanıyor.