Bu düzen öldürüyor: 2013'ten beri en az 319 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi

12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü nedeniyle yayınlanan rapora göre Türkiye'de 2013'ten bu yana en az 319 çocuk çeşitli iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.

Haber Merkezi

12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü nedeniyle yayınlanan rapora göre Türkiye'de 2013'ten bu yana en az 319 çocuk çeşitli iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin hazırladığı çocuk sömürüsü raporu kamuoyuyla paylaşıldı. 

2015 yılı itibariyle dünyada yarısından fazlası tarımda olmak üzere 168 milyon çocuğun çalıştırıldığının vurgulandığı raporun satır başları şöyle:

  • Türkiye’de ise resmi olmayan rakamlara göre 2 milyonun üzerinde çocuk işçi vardır. Bu konuda bir önlem alınmadığı gibi çocuklara giderek daha çok güvencesiz ve kötü çalışma koşulları dayatılmakta, çocuk işçiliği giderek daha çok tehlikeli ve çok tehlikeli işlere kaymakta, çocuk iş cinayetleri artmaktadır.
  • Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çocuk işçilikle mücadele etmek ve çocuk işçiliği durdurmak için 2013-2017 yılları için Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlamış ve 2018 yılını “Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı” ilan edilmiştir. Hükümet yetkililerinin ve işveren temsilcilerinin çocuk işçiliğin durdurulması için temennilerini paylaştığı deklarasyonun ardından izlenen tablo ise Türkiye’de çocuk işçilik sorunun çözülmek üzere değil tam tersine sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere biçimlendirildiğini kanıtlar niteliktedir.
  • 6 yıldır çocuk işçiliğine dair verileri açık bir biçimde yayınlamayan ve hatta gizleyen hükümetin çocuk işçilikle mücadele edebilmesi mümkün müdür?
  • “Çocuk işçiliği ile mücadele” ettiği iddiasında olan hükümetin ikinci görevi çocuk işçiliğini denetlemek iken Türkiye’de bu denetimden açıkça kaçılmaktadır. Çocuk işçiler, zaten ağır aksak ilerleyen iş yeri denetimlerin “görünmeyen” özneleri olmakta, dahası çocuk emeği gün geçtikçe daha çok denetim alanlarının dışında olan alanlara, iş yerlerine kaydırılmaktadır.
  • Türkiye’de çocuk işçiliğin getirildiği durumun somut bir çıktısı için çocuk iş cinayetlerine odaklanarak ve 2013 yılının başından 2018 yılının ilk 5 ayına kadar toplam 319 çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini açıklıyoruz. Çocuk işçilikle mücadele yılı ilan edilen yılın ilk 5 ayında şimdiye kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış olan çocuk iş cinayetlerinin her yıl mayıs ayından itibaren yükselişe geçtiği ve ağustos ayında en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı görülmektedir. Ailesinin yanında çalışan, stajyerlik yapan, okul masraflarını sağlamak ya da aile geçimine katkıda bulunmak üzere gündelik ya da geçici işlerde çalışmak zorunda olan çocuk işçi sayısında büyük bir artışın yaşandığı bu dönemler iş cinayetlerinde büyük bir artış yaşanmaktadır.
  • Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı üç il sırasıyla Adana, Şanlıurfa ve Gazianteptir. En fazla çocuk iş cinayeti yaşanan illerin mülteci nüfusun da yoğun olduğu iller olması dikkat çekicidir. En fazla çocuk iş cinayeti yaşanan Adana’da 5,5 yılda 24 çocuk çalışmak zorunda olduğu için ölmüş, onu 19 ölümle Şanlıurfa, 18 ölümle Gaziantep 15 ölümle İstanbul, 14 ölümle Konya izlemiştir.
  • Yaşamını yitiren 319 çocuk işçinin 29’u mülteci/göçmen çocuklardır. Mülteci çocukların ölüm oranının bu denli yüksek olması hem çalışma koşulları bakımından çok daha tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını hem de çalışan mülteci çocuklara yönelik şiddetin ne denli büyük olduğunu göstermektedir.
  • İş cinayetinde yaşamını yitiren 319 çocuğun 100’ü 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması yasal olan 15 yaşın üstünde çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.
  • Bunun yasak çalışmanın yanı sıra Türkiye’de yasal kılıf altında “meşrulaştırılan” çıraklık ve stajyerlik de “mesleki eğitim” adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çıraklık ve stajyerlik yapan çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.
  • Bu konuda yapılan yasal düzenlemelerin tümü, çıraklık ve stajyerliğin artmasına vesile olmuş, çocuk işçilerin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırmıştır. Hükümetin “istihdam seferberliği” kapsamında sözde 1 milyonun üzerinde olan yeni istihdamın, iş yerinde işçi statüsünde kabul edilmezken istatistiklere eklenen stajyer, çırak ve kursiyerler olduğunu görüyoruz.