Suriye'de olup bitenleri bunlar anlatıyor!

Suriye'deki olayların başlangıcından bu yana Batı basınının ülkedeki "insan hakları ihlalleri" konusunda temel kaynak olarak kullandığı, Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi adlı örgüt birbirine düştü. Tartışmalar, Suriye hakkında üretilen raporların niteliği hakkında da fikir veriyor.

NATO saldırısının ardından Libya'da iktidarın el değiştirmesinin emperyalist merkezlerce "Arap Baharı"nın zirve noktası ilan edildiği süreçle eşgüdümlü olarak, Suriye'ye yönelik bir emperyalist müdahalenin hazırlıklarının yapıldığı tüm dünyanın malumu...

Suriye'de ayaklanmaların başladığı 15 Mart 2011 tarihinden bu yana geçen 10 ayda, bir yandan ülkenin istikrarını bozacak, öte yandan da dünya kamuoyunu Suriye'ye yönelik emperyalist müdahaleye ikna edecek bir zemin yaratma işinin ulaştığı "yetkinlik" düzeyi de...

Bu konuda, "Londra merkezli" Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) rolü tartışmasız en ön planda. Ama Batı ana akım medyasının Suriye'deki ölü ve yaralı sayıları konusunda yegane güvenilir kaynak olarak ilan ettiği SOHR'da, son günlerde oldukça ilginç gelişmeler yaşanıyor.

Bu haberde, SOHR'da yaşanan son gelişmeler aktarılırken, emperyalist merkezlerin inşa ettiği "insan hakları örgütleri"nden birinin de içyüzü ortaya çıkarılacak:

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi üyeleri birbirine girdi
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye rejimi karşıtı propaganda üretim merkezi niteliğiyle oldukça kullanışlı bir araç olma durumunu uzun süredir devam ettiriyor. Asılsız raporlar, sahte video görüntüleri ile Batılı medyada tek haber kaynağı olarak kabul ediliyor. SOHR, bu haliyle Suriye'ye yönelik bir emperyalist müdahalenin araçlarından biri durumunda.

4 Ocak 2012 tarihinde, Suriye, İngiltere ve Fransa'da yaşayan ve daha önce ya hiç duyulmamış ya da az bilinen çeşitli örgütlere üye isimlerden oluşan 70 kişinin imzası olan, SOHR'da bir iç mücadele yaşandığını ve bu iç mücadelede Suriye yönetimine muhalif çeşitli öbeklerin de tutum belirlediğini gösteren bir açıklama yayımlandı. Açıklamada, SOHR adına çalışan ve Rami Abdül-Rahman mahlası ile Suriye'deki ayaklanmalara ilişkin raporlar yayınlayan Usame Ali Süleyman, "asgari düzeydeki insan hakları etiğinden ve medya ilkelerinden yoksun olmak"la suçlanıyordu. Usame Ali Süleyman hakkındaki suçlamalar şu şekilde idi:

- Raporlarında bildirdiği ölü ve yaralı sayılarını hiçbir belgeye dayandırmıyor.

- Farklı mezheplerin bir arada yaşadığı yerlerde yaşanan olaylarda Suriye ordu güçlerinin suçunu sadece mezhepsel mücadeleymiş gibi yansıtıyor ve böylelikle, bu hassas aşamada mezhepsel gerilimleri kışkırtarak ayaklanmanın ulusal niteliğine zarar veriyor.

- Suriye'deki ayaklanma konusunda güvenilir tek kaynak olduğunu göstermek için, ayaklanmanın başından bu yana Suriye yönetiminin suçlarını belgelemek üzere çalışan Suriye içindeki konsey, komite ve diğer örgütlenmelerin sunduğu verilere kendi raporlarında yer vermeyerek, tüm bu komite, konsey ve örgütlenmelerin güvenilirliği konusunda kuşku yaratıyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nde hizip!
17 Ocak 2012 tarihinde ise, dünya medyasında hakkında çıkan son derece kısıtlı birkaç haberde, Rami Abdül-Rahman olarak bilinen, gerçek ismi ilk kez 4 Ocak günü yapılan açıklama ile deşifre edilen Usame Ali Süleyman'ın çevresi ile SOHR'un geri kalanı arasındaki iplerin tamamen koptuğunu ve örgütte "hizip" çıktığını gösteren, bu kez de SOHR mütevelli heyeti üyeleri olduğu iddia edilen isimlerin ilk kez sahne önüne çıkarıldığı bir açık mektup yayınlandı.

"SOHR'un Rami Abdül-Rahman konulu açık mektubu" başlıklı açıklamada, SOHR ile ilgili yaşanan karışıklık nedeniyle özür dilenirken, "Rami Abdül-Rahman"ın, sadece bir takma isim olduğu ve SOHR yayın yapmaya başlayalıberi, başta SOHR kurucuları olmak üzere tüm SOHR üyelerinin yazdıkları makale ve raporlarda bu ismin anonim olarak kullanıldığı belirtildi. Bunların arasında, İngiltere'nin Coventry kentinde yaşayan ve asıl işi uydu çanak antenleri montajı olan, SOHR'a gönüllü olarak 2010 yılının sonunda katılan bir kişinin de olduğu, Usame Ali Süleyman isimli bu üyenin örgütün web sitesi syriahr.net'de Arapça yazılar yazdığı belirtildi. 2011 Ağustos'unda, SOHR mütevelli heyetinin Usame Ali Süleyman'dan yazılarını kesmesini istediği, bunun nedeninin de bu kişinin Beşar Esad'ın sürgündeki amcası Rıfat el Esad ile bağlantı kurduğu yönündeki iddialar olduğu belirtildi. Açık mektupta Usame Ali Süleyman hakkındaki bir diğer ilginç iddia ise, PKK ile bağlantılı olabileceği yönündeydi.

"Cahil" ama...
Açık mektupta, Usame Ali Süleyman'ın, kendisinden yazılarını durdurması istendikten kısa bir süre sonra kendisini SOHR'un başkanı ilan ettiği, örgütün web sitesi syriahr.net'deki tüm kullanıcı hesaplarını iptal ederek, şifreyi de değiştirdiği açıklandı. Senaryonun aksayan yönü ise, İngiltere'nin kırsalı denebilecek Coventry'de yaşayan, asıl işi uydu çanak anteni montajı olan, açıklamanın satır arasında geçtiği kadarıyla da "İngilizce bilgisi yeterli olmayan ve Suriye'de geçirdiği eğitim hayatı çok mütevazi ölçekte olan", yani kısacası ima ettikleri üzere "cahil" bir üyeyle, teknik anlamda bile başa çıkamamaları.

Yaklaşık 10 aydır gizli faaliyet yürüten SOHR'un yöneticilerinin gerçek isimleri ile ortaya çıkma kararının, sadece örgütte yaşanan son gelişmeler nedeniyle ve Usame Ali Süleyman ile çevresindekilerin yaydıkları, "örgütün yönetiminde oldukları" yönündeki iddiaları yalanlamak amacıyla alındığı iddiası komik olduğu kadar, asıl nedenler de başka olmalı...

SOHR yer üstüne çıkıyor!
Rami Abdül-Rahman mahlasını kullanan Usame Ali Süleyman ve çevresi şu anda yoluna syriahr.net'den yönlendirilen syriahr.com ile devam eder ve "Suriye İnsan Hakları Gözlemevi" adıyla hareket ederken, SOHR'un geri kalanı, yeni açtıkları syriahr.org sitesinde "Londra Merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi" adını kullanıyor.

Usame Ali Süleyman karşıtı 17 Ocak 2012 tarihli açık mektupta, 15 Mart 2011 tarihinde Suriye'de ayaklanmanın patlak vermesinin ertesinde, SOHR'un tüm üyelerinin kimliklerini gizleyip sadece "Rami Abdül-Rahman" mahlasıyla yazmaya başladıkları, fakat bu aşamadan itibaren basınla gerçek isimleri aracılığıyla iletişim kuracakları bildirildi.

Bir "insan hakları" örgütünün tüm etkinliğini internet sitesi üzerinden yaydığı sanal raporlara bağlamış olması ve bu internet sitesi için iktidar mücadelesi verilmesi başlı başına bir garabetken...

Yaklaşık 10 aydır gizli faaliyet yürüten SOHR'un yöneticilerinin gerçek isimleri ile ortaya çıkma kararının, sadece örgütte yaşanan son gelişmeler nedeniyle ve Usame Ali Süleyman ile çevresindekilerin yaydıkları, "örgütün yönetiminde oldukları" yönündeki iddiaları yalanlamak amacıyla alındığı iddiası komik olduğu kadar, asıl nedenler de başka olmalı...

Kimliklerin saklanmasının ardındaki gerçek ne?
İnternet üzerinden yayın yapan çok geniş bir alternatif haber ağı, "Suriye İnsan Hakları Gözlemevi" adlı bu propaganda aracının, güvenilirlikten son derece uzak olduğunun ve ortaya koyduğu iddiaların da kanıtlara dayanmadığının zaten son bir yıldır farkındaydı.

Şimdiye dek alternatif medyada, SOHR'un raporlarının asılsız olduğu ve dünya basınını belirleyen Batılı ana akım medyanın tek haber kaynağı olarak ilan ettiği SOHR'un emperyalizmin manipülatif bir aracı olduğu ortaya çıkarılmış, ama nedense, bu örgütün üyelerinin ortada gözükmeyişi ve Rami Abdül-Rahman dışında bir isme rastlanmayışı pek sorgulanmamıştı. Oysa, güvenilirliğe en çok gölge düşüren de bu tuhaf durum olsa gerekti. Zaten üzerine basılarak "Londra merkezli" olduğu belirtilen örgütün, Suriye istihbaratını öne sürerek dile getirdiği "güvenlik kaygıları"nın anlayışla karşılanabilir bir yanı yoktu. Asıl ihtiyaç, kimliği saklanan SOHR üyelerinin emperyalist merkezlerle somut ilişkilerinin gözden uzak tutulması olsa gerek.

Açık mektup aracılığıyla medyaya ilan edilen isimler dışında, SOHR'da, istihbarat örgütü elemanları gibi çalışan bir toplamın kimliklerinin hâlâ saklandığı ve asla ortaya çıkarılmayacağı açık.

SOHR'un ABD ve İngiltere ile bağları
Yaşananlara rağmen Batılı medyada hâlâ "SOHR Başkanı" sıfatıyla ve Rami Abdül-Rahman adıyla, Usame Ali Süleyman'dan demeç alınıyor.

Şimdiye dek ismi ve cismi bilinmeyen SOHR üyelerinden yalnızca Rami Abdül-Rahman ile Coventry'deki iki yatak odalı mütevazi evinde yapılan bir Reuters röportajı dışında, yine aynı kişinin İngiltere Dışişleri Bakanı William Hauge ile bir görüşmenin ardından Reuters tarafından Bakanlık binasının çıkışında görüntülendiği ve fotoğrafın medyaya dağıtıldığı biliniyor.

SOHR'un İngiltere ile sıkı ilişkide olduğu Batılı basında da inkar edilmiyor. 4 Ocak 2012'de yayınlanan ve Rami Abdül-Rahman'ı eleştiren açıklamanın altındaki 70 imzadan dikkat çeken birinin, Dr. İbrahim Al-Mari'nin, Londra'dan yayın yapan El Barada TV'nin yöneticisi olması da, gelişmeleri yorumlamak açısından yeterince açıklayıcı oluyor. El Barada TV, Suriye'deki muhalifleri özellikle 2005 yılından beri desteklediği, Suriye ile ilişkilerin düzeltildiği dönemde bile muhalifleri örgütlemeye ve onlara mali destek sağlamaya devam ettiği bilinen ABD tarafından kuruldu. Geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan bir Wikileaks belgesinde, ABD büyükelçilik yetkililerinin 2009 yılında Suriyeli istihbarat görevlilerinin para transferlerinden kuşkulandığını, bu çalışmanın durdurulması gerektiğini bildirmelerine rağmen, El Barada TV için süreç içinde toplam 6 milyon dolar veren ABD sayesinde televizyonun yayınını durdurmadığı ortaya çıktı.

Açık mektup aracılığıyla medyaya ilan edilen isimler dışında, SOHR'da, istihbarat örgütü elemanları gibi çalışan bir toplamın kimliklerinin hâlâ saklandığı ve asla ortaya çıkarılmayacağı açık.

"SOHR fazla atmaya başladı"...
Saygın alternatif haber kaynaklarından Voltaire Network, SOHR'u "Suriye Müslüman Kardeşler örgütünün Londra bürosu" olarak tanımlarken, Kaliforniya Devlet Üniversitesi'nde siyaset bilimi çalışmalarını yürüten Lübnan asıllı Esad Ebu Halil de Arab Angry News Agency adlı kişisel blogunda, bir İngiliz gazetecinin SOHR'u deşifre edecek bir haber üzerine çalışmalarını sürdürdüğünü duyuruyor ve SOHR'un bir "kanadı"nın yayınladığı 17 Ocak 2012 tarihli açık mektubun, bu bilgi üzerine, "panik"le yazılmış olabileceği yorumu yapılıyordu.

Fakat bu son gelişmeleri, örgüt içinde çıkan, daha doğrusu "çıkarılan" hizbin ve üyelerin isimlerinin deşifre edilmesi aşamasının, önemli bir ihtiyaca denk geldiği biçiminde yorumlamak gerekiyor.

ABD merkezli bir istihbarat toplama merkezi olan ve CIA için de rapor hazırlayan Stratfor adlı think-tank kuruluşu, 14 Kasım 2011 tarihinde SOHR hakkında da yorumlar içeren bir rapor yayınladı. Suriye içindeki gelişmelerin SOHR'da yansıtılış biçimi ile sonradan ortaya çıkan gerçeklerin birbiriyle uyuşmadığı konusunda kimi örnekler verilerek, özetle, "SOHR, güvenilirliğini kaybediyor" uyarısı yapıldı. Alternatif haber kaynaklarının SOHR'un ne olup ne olmadığı konusunda yaptığı haberlerin ardından çıkarılan rapor, SOHR'a "imajınızı düzeltin" uyarısı içeriyordu.

Stratfor raporunun ardından SOHR'da yaşanan son olaylar, ilk elde, örgütün emperyalist merkezlerce yeniden düzenlendiğini, daha "prestijli" bir manipülasyon aracı haline getirilmeye çalışıldığını düşündürüyor.

Stratfor'un raporu, eskisini itibarsızlaştırma yoluyla "güvenilir" ve yeni bir SOHR inşa etme çabasının ilk adımı olarak değerlendirildiğinde, emperyalist merkezlerin eprimiş bir kıyafeti tersyüz edip tekrar giyecekleri anlaşılsa da, ABD ve örgütün merkezinin bulunduğu İngiltere'nin SOHR'daki hangi hizbin yanında olduğu, hangisinin Suriye'nin olası "yeni" iktidarının parçası olarak yapılandırmaya çalışıldığı, daha güçsüz bir olasılık olarak ise, şimdiye dek çok işe yaramış SOHR'un belirsizliğe terkedilmesi yoluyla Suriye'ye saldırı sürecinin bir miktar soğumaya mı bırakıldığı sorularına yanıt aranması gerekiyor.

(soL-Dış Haberler)