SOHR içindeki kavga muhaliflerin güvenilirliğini gösteriyor

<em>Suriye İnsan Hakları Gözlemevi</em> isimli örgüt içindeki kavga hakkında yeni bilgiler ortaya çıktı. İşin aslının Suriye muhalefeti içindeki kavganın bir yansımasının yaşandığı görülürken, açığa çıkan bilgiler örgütün nasıl seviyesiz bir kara propaganda aygıtı olduğunu da bir kez daha ortaya koyuyor.

Suriye'de hayatını kaybeden ve yaralananların sayısı konusunda Batılı ana akım medyanın tek kaynak olarak gösterdiği Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) isimli örgüt içerisindeki kavga ile ilgili yeni bilgi ve iddialar ortaya çıktı. Lübnan menşeli El Ekber gazetesi, ölü ve yaralı sayısına dair haberlerinde hiçbir kaynak göstermemesi ve çelişkili bilgiler vermesi nedeniyle son aylarda güvenilirliği iyice sorgulanmaya başlanan örgüt içerisindeki kavganın tarafları ile görüştü. Gazete bu görüşmelere dayanarak verdiği bilgilerin ardından örgüt içindeki kavganın ana konusunun Suriye'ye olası bir dış müdahale olduğuna, ayrışmanın da buradan çıktığına işaret etti. Gazete, ayrışmanın taraflarının Suriye muhalefeti içindeki iki kesimi temsil ettiğini, taraflardan birinin Suriye Ulusal Konseyi (SNC), diğerinin ise Suriye'de Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Komitesi (NCB) olduğunu belirtti.

Tarafların El Ekber gazetesine yaptıkları açıklamalar ise, AFP'den Reuters'e, CNN'den BBC ve El Cezire'ye kadar uluslararası basının ve dahası Birleşmiş Milletler'in tek kaynak olarak gösterdiği örgütün güvenilirliğinin ne düzeyde olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Muhalifler birbirine girdi
4 Ocak 2012 tarihinde Suriye, İngiltere ve Fransa'da yaşadıklarını belirten yaklaşık 70 kişinin imzası ile bir açıklama yayınlanmış ve SOHR içinde bir iç mücadele yaşandığı duyurulmuştu. Açıklamada, asıl adı Usame Süleyman olduğu ancak Rami Abdülrahman müstear ismi ile SOHR'un sitesinde yazılarının yayınlandığı iddia edilen kişi ağır ifadelerle suçlanmış ve yalan haber yapmakla eleştirilmişti.

Bu açıklamadan iki hafta sonra, 17 Ocak'ta, aynı kesim tarafından ikinci bir açıklama yapılmış ve bu kesimin Rami Abdülrahman ile yollarını tamamen ayırdıkları ilan edilmişti. 17 Ocak tarihli açıklamada, güvenilirliği ciddi bir biçimde sorgulanan örgütün nasıl işlediğine dair bilgilerin yanı sıra, örgüt hakkındaki şüpheleri arttıran ifadelere de yer verilmişti. Açıklamayı yapan kesim, Rami Abdülrahman'ın örgüte 2010 yılında katıldığı ve asıl ismi Usame Süleyman olan bu kişinin aslında çanak anten montajcısı olduğunu, iyi İngilizce de bilmediğini iddia etmiş ve tüm SOHR üyelerinin yazdıkları makale ve raporlarda Rami Abdülrahman müstear ismini kullandıklarını belirtmişlerdi. Açıklamada ayrıca, Süleyman'dan, Suriye lideri Beşar Esad'ın sürgündeki amcası Rıfat el Esad ile bağlantılı olduğu yönünde iddialar üzerine yazılarına son vermesinin istenildiği, bunun üzerine Süleyman'ın siteyi ele geçirdiği iddia edilmişti. Yapılan bu açıklama, örgütün daha şiddetli biçimde sorgulanmasına neden olmuştu.

El Ekber gazetesinin 26 Ocak tarihli haberinde, örgütte ayrışma yaşayan iki kesimin başlarını Usame Süleyman ile Musab Azzavi'nin çektiği, syriahr.com adresini kullanan Süleyman'ın grubunun Suriye'de Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Komitesi'ni, Azzavi'nin grubunun ise Suriye Ulusal Konseyi'ni temsil ettiği yazıldı.

Rami Abdülrahman kimliğini Kasım ayında deşifre etmiş
Haberde, Rami Abdülrahman'ın Kasım ayında uydu üzerinden yayın yapan Londra merkezli El Hiwar televizyonuna çıkarak Britanya pasaportunu ve Suriye kimliğini göstererek gerçek isminin Usame Süleyman olduğunu ilk kez deşifre ettiği ifade edildi. Süleyman'ın yayın sırasında, Esad'ın sürgündeki amcası Rıfat el Esad ile bağı olduğu yönündeki iddiaları da reddettiği belirtildi.

El Hiwar'a verdiği röportajda Süleyman'ın 1990'lı yılların ilk yarısında Suriye ordusuna katıldığını, ordudan ayrıldıktan sonra ise Suriye İnsan Hakları Gözlevevi isimli örgütü kurduğunu söylediği aktarıldı.

Azzavi hakkında çelişkili bilgiler
El Ekber'in haberinde, Süleyman'ın başını çektiği grubun karşısındaki grupta yer alan Azzavi'nin 17 Ocak tarihli açıklamanın İngilizce versiyonunda isminin karşısına hekim ve insan hakları aktivisti, Arapça versiyonunda ise Uluslararası Af Örgütü üyesi olduğunu yazdığı belirtildi.

El Ekber ile telefon görüşmesinde Azzavi'nin kendisini, isimlerini belirtmediği iki üniversitede ders veren 'danışman patolojist' olarak tanıttığı, ancak Genel Tıp Konseyi'nin Musab Azzavi isimli bir kişiye İngiltere'de çalışma izni verdiklerini ancak danışman hekim olmak için özel kayıtta isminin yer alması gerekmesine rağmen bunun olmadığını bildirdiği belirtildi.

Azzavi'nin syriahr.com adresinin domaininin 2011 yılında Süleyman siteyi ele geçirene kadar boş olduğunu söylediği ancak internet üzerinden yapılan araştırmada sitenin 2007 yılına ait kaydına rastlandığı bilgisine de El Ekber'de yer verildi.

Haberde Azzavi'nin kimliği ile ilgili çelişki yaratan bir bilgi daha paylaşıldı. Süleyman'a karşı yapılan açıklamaya imza attığı belirtilen isimlerden Hüsam el Din Muhammed isimli kişinin Ek Ekber gazetesi muhabiri ile telefon görüşmesinde Azzavi'yi önce Londra merkezli El Küds El Arab gazetesinin genel yayın yönetmeni olduğunu, daha sonra ise genel yayın yönetmeni sekreteri olduğunu söylediği ifade edildi.

Azzavi'nin Kasım ayında CNN televizyonuna çıkarak Suriye'ye dış müdahale çağrısı yapmış olduğu haberde belirtildi.

Muhalifler arasındaki ayrışmanın nedeni dış müdahale
Suriye muhalefetin bileşenlerinden olan ve birleşme anlaşması yapan NCB ile SNC'nin Aralık ayında Kahire'de yaptıkları toplantıda aralarındaki anlaşmayı sona erdirdikleri, ayrışma konusunun ise dış müdahale olduğu haberde belirtildi. SOHR'daki kavganın ise bu ayrışmadan sadece birkaç hafta sonra su yüzüne çıktığına dikkat çekildi.

Suriye Ulusal Konseyi'nin her türlü dış müdahaleye onay verdiği ve Özgür Suriye Ordusu ile işbirliği içinde olduğu, NCB'nin ise NATO müdahalesine ve silahlı mücadeleye karşı olduğu El Ekber'in haberinde ifade edildi.

Süleyman'dan El Ekber'e açıklamalar
Usame Süleyman, NATO müdahalesine karşı çıktığı, ölen Suriyeli askerleri de duyurduğu için kendisine karşı savaş başlatıldığını, bunları yapmadığı takdirde savaşa son verileceğinin kendisine iletildiğini El Ekber'e anlattı. Süleyman, NCB temsilcisi ile görüşmesinin ardından kendisine karşı savaşın başlatıldığını iddia etti.

İki grubun verdiği bilgiler de örgütün düzeyini gösteriyor
İki grup da El Ekber'e çalışma sistematiklerini de anlattı. Ancak anlatılanlar iki kesimin de herhangi bir çalışma sistematiğine sahip olmadığını ve aslında iki ekibin de Suriye'ye bir dış müdahaleyi meşrulaştıracak biçimde oldukça şaibeli bir yayıncılık yaptığını bir kez daha kanıtlıyor.

İki grup da örgütteki herkesin gönüllü çalıştığını belirtiyor, Körfez ülkelerinden ya da Batılı ülkelerden maddi yardım almadıklarını iddia ediyor ancak yüzlerce kişinin gönüllü çalışması hem akla mantıklı gelmiyor hem de ismi deşifre olan kişilerin meslekleri ile ilgili sayısız rivayet ortaya çıkması büyük bir yalanın acemice örtülmeye çalışıldığı izlenimi veriyor.

Süleyman'ın ekibinden ve SOHR'ın sözcüsü olduğu belirtilen Hivin Kako, çanak anten montajcısı olduğu belirtilen Süleyman'ın elbise dükkanına sahip olduğunu ve site masraflarını onun karşıladığını iddia ederek Süleyman hakkındaki kuşkuları arttıran bir bilgi daha veriyor. Kako kendisini de yarı zamanlı ofis çalışanı ve öğrenci olarak tanıtıyor.

Süleyman, Şam'da 6, tüm Suriye'de ise yaklaşık 200 gönüllünün olduğunu ve bu kişilerden haber aldıklarını, Azzavi ise yaklaşık 240 kişi olduklarını ve bunlardan 232'sinin Suriye'de olduğunu iddia ediyor.

Süleyman'ın ekibi 24 Ocak itibariyle 4 bin 382 sivilin 1.617 askerin öldüğünü iddia ederken, Azzavi'nin ekibi 14 Ocak itibariyle 5 bin 746 sivilin 529 askerin öldüğünü iddia ediyor.

Kaynak olarak SOHR'u gösteren Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ise 12 Aralık tarihi itibariyle ölen sivil sayısının 5 binin üzerinde olduğunu açıklamıştı. SOHR'un güvenilirliği konusundaki tartışmaların şiddetlenmesinin ardından BM bir açıklama yaparak artık Suriye'deki ölümler ile ilgili açıklama yapmayacağını ilan etmişti. Bu durum BM'nin güvenilirliğini bir kez daha yerle bir ederken, SOHR'u kaynak olarak göstermeye devam eden Batılı ana akım medyanın ve onların haberlerini Türkçe'ye çevirmekten ibaret bir yayıncılık yapan Türkiye ana akım medyasının güvenilirlik düzeyini bir kez daha gösterdi.

Kaynak olarak SOHR'u gösteren Uluslararası Af Örgütü'nün de güvenirliği ayrıca tartışma konusu. Af Örgütü'nün yıllardır Usame Süleyman ile ilişkili olduğu da El Ekber'in haberinde paylaşılan bir diğer bilgi.

El Ekber'in haberindeki bilgiler neye işaret ediyor?
ABD başta olmak üzere NATO güçlerinin Suriye'ye karşı Katar ve Suudi Arabistan başta olmak üzere gerici Arap krallıklarını kullanmak istediği, son aylarda bu ülkelere inisiyatif verildiği biliniyor.

Bu durumda, NATO müdahalesine karşı olduğunu belirten Süleyman'ın ekibinin ve dolasıyla Suriye'de Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin de bir 'Arap müdahalesine' karşı çıkmayacağını söyleyebiliriz. Dahası çalışma sistematiği birbirine çok benzeyen, uzun bir süredir işbirliği içinde çalışmış olan iki ekibin de Suriye'ye dış müdahaleye zemin hazırlanmasında ortak sorumlulukları olduğu ve bundan sonra da olmaya devam edeceği görülüyor.

Örgüt içindeki kavganın, örgütün güvenilirliği ile ilgili tartışmaların arttığı bir zamanda gün yüzüne çıkması dikkat çekerken, kavgada ortaya dökülenler Suriye'ye karşı kara propagandanın ne kadar düzeysiz kişiler tarafından yapıldığını da bir kez daha ortaya koyuyor.

(soL - Dış Haberler)