Libya’da El Kaide tiyatrosu

ABD ve NATO kuvvetlerinin Libya’da Kaddafi’ye karşı El Kaide’yi desteklediği çok kuvvetli bir biçimde dile getiriliyor. globalresearch.ca sitesindeki Gerald A. Perreira imzalı makaleyi kısaltarak soL okurlarına sunuyoruz.

Saçmalıklar Tiyatrosu’nda her şey mümkün. Fakat, Libya’da hayata geçirilen son senaryo saçmalığı başka bir boyuta taşıdı. Britanya devlet televizyonu BBC ve diğer ana akım medya mahreçleri tarafından “demokrasi yanlısı hareket” olarak lanse edilen, başıbozuk ve silahlı, El Kaide ile bağlantılı kabile üyeleri, şimdilerde açıkça Fransız, İngiliz ve Amerikan hükümetleri tarafından eğitiliyor. Bu Haçlı Koalisyonu, Arap Birliği’nin de desteğiyle, isyancıların yanında savaşıyor, içinde Muammer Kaddafi’nin yerleşkesinin de dahil olduğu Trablus ve ötesindeki hedeflere sürekli bomba atıyor, onu arsızca öldürmeye ve Libya’yı yeniden kolonize etmeye uğraşıyor.

Peki bu sözde “Libya demokrasi yanlısı hareket”in içerideki destekçileri kaç kişiler? Cevap, Libya’daki toplam nüfusun yüzde 2’sinden az. Bu durumda, Batının ve Arap dünyasının, El Kaide ve İslami Doğu ile mücadelede Kaddafi’ye ve Libya ordusuna yardım edeceği umulabilir. Fakat hayır. Sürpriz olarak, belki hiç de sürpriz olmayan bir biçimde, tersine, soytarı Sarkozy, ABD ve Britanya Kaddafi’ye, ailesine ve Libya halkına karşı bütün güçleriyle savaşıyorlar.

Batılı güçler ve El Kaide aynı safta
Eski bir MI5 ajanı David Shayler’in tanıklığına göre, 90’lı yılların ortalarında, Britanya istihbarat servisi tarafından Muammer Kaddafi’yi öldürmesi için Libya’ya bir El Kaide hücresi konuşlandırıldı. Britanya, bu hücreye suikast için bir hayli para verdi. Suikast denemesi de gerçekleştirildi: Kaddafi Sitre’de kalabalığın içinde yürürken önüne doğru bir el bombası yuvarlandı. O, kendisini bombanın üzerine atan bir koruması sayesinde ölümden kurtuldu.

Shayler, 90’lı yıllarda Libya masasında çalışırken, Britanya gizli servisinin, Usame Bin Ladin’in Libya’daki en önemli destekçilerinden Libya İslami Savaş Grubu (LİSG) ile işbirliği içinde olduğunu ifşa etmişti. LİSG, 2007 yılında resmi olarak El Kaide’ye katıldı. 2009’da, bir İslami internet sitesinde, Ayman el Zavahiri örgüte “aileye hoşgeldiniz” dedi.

Geçtiğimiz iki yıl boyunca, Libyalı otoriteler birçok LİSG tutuklusunu, sosyal hayata entegre olabilmeleri için ailelerinin ve toplumun sorumluluğunda serbest bırakmıştı. Ülkedeki, Genel Halk Kongresi’nin himayesinde kurulan forumlarda kendi görüşlerini ifade edebilmeleri taahhüt edildi. Serbest bırakılan birçok mahkum Afganistan ve Irak’ta savaşmış ve ABD ile yapılan bir anlaşmanın sonucunda Libya’ya teslim edilmişti.

2008 yılında serbest bırakılan LİSG komutanlarından Abdülhekim el Hasadi, şu anda isyanın liderlerinden bir tanesi. On yıl kadar önce, el Hasadi Afganistan’da savaştı, 2002 yılında Pakistan’da yakalandı, ABD’ye teslim edildi ve sonra Libya’ya geri gönderildi. El Hasadi, yakın zamanda Il Sole 24 Ore isimli İtalyan gazetesine verdiği röportajda, “Irak’ta ABD’ye karşı savaşan mücahitler, Muammer Kaddafi’ye karşı verilen mücadelenin ön saflarında yer alıyor” diyerek durumu kabul etti.

Libya, Usame Bin Ladin hakkında yakalama kararı çıkartan ilk ülkeydi. Libyalı yetkililer dünyayı yıllar boyunca bu sapkın İslamcıların yaydığı tehdit karşısında uyardılar. David Shayler’e göre, Batılı istihbarat servisleri bu çağrılar karşısında sağırı oynadılar çünkü 90’lı yılların ortalarına kadar, Kaddafi’yi öldürüp Libya devrimini geri döndürmek için ülke içindeki El Kaide grupları ile işbirliği halindeydiler.

(soL - Dış Haberler)