ABD'nin hiç mi suçu yok?

Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara raporunun basına sızmasının ardından Türkiye-İsrail ilişkileri bir kez daha gerilirken, geçtiğimiz yıldan bu yana yaşanan olaylarda ABD'nin rolü görmezden geliniyor. Son olarak da, İsrail'in raporu ABD'ye rağmen sızdırdığı söylenerek ABD aklanmaya çalışılıyor.

Birleşmiş Milletler'in Mavi Marmara raporunun New York Times'a sızmasının ardından, meselenin boyutları tartışılmaya devam ediyor. Raporun gecikmesinden, Türkiye'nin yaptırımlarının gerçekten sert olup olmadığına kadar, akıllara takılan bir dizi soruya dün soL'da yer vermiş ve yaşananların yeni bir Davos şovu olabileceğine dikkat çekmiştik.

Sorulardan ikisi, Libya'daki duruma ve Filistin devletinin önümüzdeki ay gerçekleşecek "tanınma" maratonuna dikkat çekiyordu. Bir başka soruda ise, İsrail ile Türkiye'nin rapor konusunda orta yolu bulacak bir mutabakata varmış olabileceği, Temmuz ayında yapılan görüşmeler çerçevesinde değerlendiriliyordu. Bu noktada, raporun sızdırılmasının İsrail tarafından ABD ve Türkiye'ye karşı yapılmış bir emrivaki olup olamayacağı soruları gündeme getiriliyor.

ABD raporun ertelenmesini mi istedi?
Zaman gazetesinin haberine göre, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, perşembe günü Libya toplantısı için Paris'te bulunurken, 'Tel Aviv, cuma günü açıklanması beklenen rapora ilişkin mütalaa hazırlıyor' haberleri geldi. Daha sonra "krizi aşmak" için devreye giren ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, BM raporu için Türkiye'den bir ay daha uzatma istedi. Ankara uzatma için Ban Ki-moon'u adres gösterdi, fakat raporun sızmasıyla birlikte bütün planlar değişti ve ABD Türkiye'ye raporun sızmasının uzatma taleplerini anlamsız kıldığını iletti.

Bunun üzerine, açıklama yapmadan önce Ban Ki-moon ile görüşen Davutoğlu, BM Genel Sekreteri'ne "sitemlerini" ilettikten sonra, kameraların karşısına çıktı ve raporun sızdırılmasından İsrail'i sorumlu tuttu. Konuşmasını yazılı bir metinden okuyan Davutoğlu, soru da kabul etmedi.

ABD 'zor durumda' mı kaldı?
Türk medyası ise, özellikle İsrail'in hamlesinin ABD'yi zor durumda bıraktığına dair bir düşünceyi kamuoyuna yansıtıyor. İddiaya göre, İsrail ABD'nin, ve hatta Türkiye'nin bilgisinin dışında raporu sızdırdı. Oysa, Ahmet Davutoğlu'nun Salı günü yaptığı "yaptırım" açıklamaları ve İsrail'den gelen sinyaller, masada değişik senaryoların durduğuna dair kimi işaretleri gözler önüne seriyordu. Öte yandan, Filistin sorununda, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması konusunda uluslararası planda sıkışma yaşayan İsrail'in, diplomatik alanda kimi manevralara başvuracağını tahmin etmek de zor değildi. Ayrıca, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler raporunu bu kadar önemseyip kimi beklentiler içine girmesi de, bu beklentiyi yaratanların arasında ABD'nin olup olmadığı sorusunu da akıllara getiriyor.

Bu durumda, tepkilerin Tel Aviv'le sınırlandırılması ve bunun için özel bir gayret sarfedilmesi, açıkça Ortadoğu'nun ABD eliyle yeniden şekillendirilmesinde İsrail'in çıkartabileceği "maraza"ların engellenmesi amacıyla ve ABD'nin arkadan ittirmesiyle gerçekleştirildiği kuşkusunu uyandırıyor.

(soL - Haber Merkezi)