İngiltere'den yoksulluk manzaraları: Aç çocuklar öğretmenlerine emanet

Kemer sıkma politikalarıyla yoksulluğun derinleştiği İngiltere'de, 'çocuk yoksulluğu' korkunç boyutlara ulaştı. Devletin gözardı ettiği binlerce çocuğun yemek, giysi ve barınma ihtiyaçları, öğretmenlerin bireysel çabasıyla karşılanmaya çalışılıyor.

Dış Haberler

2014 yılında, büyük bir ortaokulun müdürü olan Gemma Morton,  ailesinin arabasını sattıktan sonra bile masrafları karşılayamadığı bir öğrencinin cenazesi için, okul olarak ödeme yaptıklarını söyledi. 3 sene içinde, Morton iki ayrı öğrenci cenazesi için yine maddi yardımda bulundu. "Bir çocuk öldüğünde elinizdekini saklamazsınız" diyen Morton, zaten yoksulluk içinde olan ailelerin çevrelerinde destek alabilecekleri kimsenin olmadığını anlatıyordu.

Guardian'dan Louise Tickle'ın haberine göre, İngiltere'de son birkaç yılda, ülkedeki kemer sıkma politikaları sertleştikçe daha fazla sayıda okul ve öğretmen, yoksul ailelere bireysel yardımda bulunmaya başladı. Yoksulluk öyle keskin ve açıktı ki, "hayır" demeleri imkansızlaşıyordu.

Son rakamlar, 12 ay içinde 100 binden fazla çocuğun yoksulluğa sürüklendiğini gösteriyor. Ülkedeki tüm çocuk nüfusunun üçte biri, tam 4.1 milyon çocuk, ortalama gelirin yüzde 60 daha azına denk düşen bir gelir aralığında yaşamaya çalışıyor.

İngiltere’nin kuzeybatısındaki bir ilkokulda çalışan Gill Williams, yerel süpermarketlerin haftada üç kez ekmek ve taze sebzeler hazırlayıp oyun alanına yerleştirdiğini ve nadiren bir kırıntı kaldığını söylüyor. Williams, yoksulluğun derinleşmediğini ancak yaygınlığının arttığını düşünüyor: "Herkes böyle. Ortalama aile modeli bu ve okulumda destek ihtiyacı olan çocukların sayısı 10 yıl öncekinin 3 katı."

Morton, çocukların aç olduğunu anlamamanın imkansızlığından söz ediyor: “Çocukların yiyecek almak için arkadaşlarından borç aldığını, açlıktan uykuya daldığını, karınlarının ağrıdığını görüyoruz. Kahvaltı yapmadıklarını çünkü annelerinin evde olmadığını söylüyorlar." Çocukların çöp tenekesinde yiyecek aradıkları da görülüyor.

Öyle ki daha yüksek gelir grubundaki okul çevrelerinde bulunur ve çocukları karşılaştırırsanız, aynı yaş grubundaki boyların nasıl da değiştiğini görebiliyorsunuz.

İkinci sınıf öğretmeni Georgia Easton, akşam yemeği parasını "unutmuş" öğrenciler için her zaman cebinde birkaç pound bulundurduğundan bahsediyor. "Bu çok kalp kırıcı" diyen Easton, haftada 10 sterlin, çocuklara çay yanında küçük bir tost alabilmek için harcıyor.

Bir başka öğretmen, çocuklardan haftasonları ailelerinin yiyecek bankalarına gittiğini duyduğunu söylüyor. Aileler için hafta içi biraz daha rahat çünkü ücretsiz okul yemeklerine güvenebiliyorlar.

HAFTA SONU 'NORMAL' HİSSETMELERİ İÇİN KIYAFET ALIYORLAR

Öğrencileri ve ailelerini utandıracağı düşüncesiyle ismini vermek istemeyen bir öğretmen ise, okullarının ayakkabı, çorap ve iç çamaşırı satın aldığını, hafta sonu "normal" hissedebilmeleri için üniforma dışındaki kıyafetleri de onlara armağan ettiğini belirtiyor. Çünkü bazı çocukların sahip olduğu tek kıyafet, okul üniformaları.

Bir okulun öğrenci ve aileleri için son dönemde yaptığı harcama listesinde şunlar yer alıyor: Okul ayakkabısı, kanepede uyuduğu tespit edilen bir çocuk için yatak, süpermarketten yiyecek alışverişi, çıplak yer döşemelerini örtmek için bir halı, bir veli için gebelik testi. Listede bir de, adli bir vaka nedeniyle öğrencinin güvenliğini sağlamaya dönük olarak 1 haftalığına kiralanan karavan ücreti yer alıyor.

Öğretmenler, bölgedeki sosyal hizmetler departmanları tarafından destek ihtiyacı eşiklerinin arttığını ve acil yardım ile kredi fonlarının kesildiğini söylüyor.

Morton, ergenlik çağındaki iki oğluyla evsiz kalan anneye kiralanan bir göz odada onlar için yeni gömlekler, pantolonlar ve ayakkabılar götürdüklerini ancak bunların okul bütçesinden değil personelin cebinden çıktığını belirtiyor. Personelin gönüllü de olsa bu harcamaları yapması sorunsuz bir zemin sunmuyor. Morton, öğrencilere pizza söyleyen bir öğretmeni uyarmak zorunda kalmış çünkü bunun dışarıdan nasıl görüneceğinden emin olamamış; "İyi niyetlerinden en ufak bir şüphem olmasa da" diye ekliyor.

ADET DÖNEMLERİNDE OKULA GELEMİYORLAR

Yoksulluğun çocukların eğitim sürecini etkilemesi ise kaçınılmaz. Morton; "Esas meseleye -eğitim- gelmeden önce çok sayıda problemi aşacaksınız. Bu çocuklar için çok utanç verici olabiliyor" diye anlatıyor.

Örneğin bir öğretmen, adet döneminde okula gelemeyen öğrenciler tanıdığını söylüyor. Çünkü hijyenik ped alabilecek paraları yok.

Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu tarafından yapılan son analiz, destek fonlarına yapılan kesintiler nedeniyle, 2012 yılına dek bir buçuk milyon çocuğun yoksulluk sınırının altında kalacağını öngörüyor.

Easton; "Aileler içeri girip 'yardım edebilir misiniz' dediklerinde kişisel bir şey istemiyorlar. Hepsi çocukları için en iyisini istiyor ve bunu sağlayamıyorlar. Öğretmenler olarak, bunu kabul ettiğimizi düşünüyorum. Bu işi yapıyoruz, çünkü onları önemsiyoruz ve eğer elimizi cebimize koymamız gerekiyorsa, peki o zaman, öyle olsun" diyor.