TKP'ye: "vatandaşın oyunu etkileyemezsin"!

12 Eylül’de düzenlenecek referandum çalışmaları kapsamında stand açmak için başvuruda bulunan TKP, İstanbul Valiliğinin yasaklamasıyla karşılaştı. Valilik, gerekçe olarak standın “vatandaşın oyunu etkileyecek” olmasını gösterdi. TKP, karar “yandaş Valilik” örneğidir dedi.

Yaklaşan referandum öncesinde Türkiye Komünist Partisi (TKP), İstanbul’da halkı bilgilendirmek ve AKP anayasasına ‘hayır’ oyu vermeye çağırmak için stand açmak üzere İstanbul Valiliğine başvurdu. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, siyasi parti liderleri her gün meydanlarda referendum propagandası yaparken, AKP’li bakan ve vekiller illere dağılarak halktan ‘evet’ oyu isteyen gösteriler ve toplantılar düzenlerken İstanbul Valiliği, TKP standına “vatandaşın oyunu etkileyecek” diyerek yasak koydu. Valilik, bu kararıyla, bir siyasi partinin yaklaşan referandumda "halkın oyunu etkilemesini" yasadışı olduğunu öne sürerek siyasi partilerin varlık gerekçelerini bilmediğini ya da bilmezden geldiğini gösterdi.

Stand başvurusuna verilen yanıt yazısında keyfi tutumuna yasal kılıf uydurmaya çalışan İstanbul Valiliği yasa bilmezliğini de gösterdi. Valilik, Yüksek Seçim Kurulunca 31 Mayıs 2010 Pazartesi gününün halkoylamasının başlangıç tarihi olarak, 31 Mayıs-5 Eylül tarihleri arasının propaganda öncesi dönem olarak ilan edildiğini söyleyerek yasağı şu şekilde gerekçelendirdi:

“Ayrıca, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Kanununun ‘Başka yerlere asma, kamuoyu yoklamaları ve hediye dağıtma yasağı’ başlıklı 61. Maddesinin 3. fıkrasında ‘Seçimin başlangıç tarihinden itibaren yazılı ve görsel basın ve yayın araçları ile kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler, bilgi ve iletişim telefonları yoluyla mini referandum gibi adlarla bir siyasi partinin veya adayın lehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyunu etkileyecek biçimde yayın yapılması…yasaktır.”

Valilik yasa bilmiyor mu?
298 sayılı kanunun 61. maddesi iki şeyi yasaklıyor: Bunlardan biri 60. maddeyle ilgili. 60. maddede partilerin propaganda için afiş ve duvar ilanları ile her boyda parti flamaları, propaganda bayrakları ve benzerlerinin ilçe seçim kurullarınca gösterilecek yerlere asılacağı belirtiliyor. 61. maddede ise "gösterilen yerlerden başka herhangi bir yerde parti bayrağı, afiş ve propaganda flamaları ile ilan asılması, yapıştırılması veya teşhiri yasaktır" deniliyor. Bu iki maddede sadece gösterilen yerlerde bayrak, afiş, flama, ilan asılması üzerinde durulmuş. Üstelik burada toptan bir yasak da söz konusu değil. Zaten bu düzenlemenin stand açılmasıyla ilgisi bulunmuyor.

61. maddedeki diğer yasak ise, ise basın-yayın yasaklarıyla ilgili. Valilik yazısında da alıntılanan 61. maddenin ilgili kısmında "bu seçimin başlangıç tarihinden itibaren yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayın araçları ile kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler, bilgi ve iletişim telefonları yoluyla mini referandum gibi adlarla bir siyasi partinin veya adayın lehinde veya aleyhinde veya vatandaşın oyunu etkileyecek biçimde yayın yapılması (...) yasaktır" deniliyor. Görüldüğü gibi, Valiliğin yasağa gerekçe olarak sunduğu 61. maddenin ilgili kısmının da TKP'nin açmak istediği standla ilgisi bulunmuyor.

Üstelik Valilik açıklamasında, "partiniz tarafından açılmak istenen imza standında imzaya sunulacak metin içeriğinde bulunan ifadeler, yukarıda belirtilen kanun hükmündeki hususlar kapsamına girmesinden dolayı, imza stantlarının açılması uygun görülmemiştir" deniliyor. Halbuki, başvuruda, TKP standında partinin referandum açıklamasının bulunacağı belirtilmiş, ancak imza metni bulunacağına ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmemişti.

TKP: AKP anayasasına ‘hayır diyenleri’ susturamazsınız!
İstanbul Valiliğinin yasağına tepki gösteren TKP “Anayasa referandumuna yaklaşık bir ay kala İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü ‘ilginç’ bir karara imza atmış bulunuyor. Türkiye Komünist Partisi İstanbul İl Örgütü tarafından İstanbul Valiliği’ne referandum çalışmaları için yapılan stand başvurusuna, ‘vatandaşın oyu etkileneceği’ gerekçe gösterilerek izin verilmemiştir. Gerekçe olarak gösterilen seçim yasası maddelerinin konuyla uzaktan yakından ilgisi yokken, İstanbul Valiliğinin vermiş olduğu bu karar ‘yandaş Valilik’in yeni bir örneğini oluşturmuştur” dedi.

“Yandaş Valilik’le karşı karşıyayız”
"Yandaş medya, yandaş hukuk vs.’den sonra şimdi de yandaş Valilik makamıyla karşı karşıya bulunmaktayız” diyen TKP, bu karara karşı mücadele edeceğini belirterek şunları kaydetti:

“Bu komik, gayri-ciddi ve gayri-hukuki kararın gerçek anlamını kamuoyunun ve Türkiye ilericilerinin takdirine bırakıyoruz. Ancak bu hukuk tanımazlığın, hukuksuzluğun, yandaşlığın ve siyasi partilerin siyaset yapmak hakkına konulan yasaklamaların bu ülkenin komünistleri açısından ancak ve ancak bir mücadele başlığı olduğunu da bir kez daha ilan ederiz!

“TKP, bu gayri-ciddi ve gayri-hukuki karara karşı mücadele yürütecektir. Bir siyasi parti olarak TKP, yurttaşlarımızın oyunu etkilemeyi sürdürecek yurttaşlarımızı yandaş medyanın, yandaş mahkemelerin, yandaş cemaatlerin, yandaş bürokrasinin sultasından ve baskısından kurtarmayı görev bilmeye devam edecektir!

“İstanbul Valiliği tarafından verilen bu kararın, mevzuatın basit, hukuksuz ve bilgisiz bir şekilde uygulanmasından öte yanlar taşıdığı çok açıktır. Türkiye Komünist Partisi, kamuoyunun da bildiği üzere, anayasa değişikliği adıyla referanduma götürülen bu paketin bir AKP anayasası olduğunu düşünmekte ve emekçi halkımızı hayır oyu kullanmaya çağırmaktadır. Bu karar, tek başına TKP’nin sesinin kısılmak istenmesi anlamına gelmemektedir. Bu karar ‘Hayır!’ diyen binlerce yurttaşın sesine tahammülsüzlükten başka bir şey değildir!

“AKP, diktatörlüğünün yolunu döşemektedir”
"Bir kez daha görüldüğü üzere, AKP hükümeti adım adım kendi diktatörlüğünün yolunu döşemektedir. İstanbul Valiliği tarafından verilen bu kararla nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz çok açık olarak görülmektedir. Hem de referandum öncesinde.

“Türkiye Komünist Partisi, referandum çalışmasına dönük sesini sokaklarda daha fazla yükseltecektir. Aynı zamanda alınan bu kararla ilgili olarak Partimiz gerekli hukuki başvurularda bulunacaktır. Konuyla ilgili olarak Yüksek Seçim Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı nezdinden girişimler başlatılmıştır.

“Bu komik, gayri-ciddi ve gayri-hukuki kararın derhal kaldırılmasını talep ediyor, görevi kötüye kullanan ilgili bütün bürokratların bu seçim sürecinin tarafsızlığına gölge düşürülmemesi için görevden alınmasını istiyoruz.

(soL-Haber Merkezi)