IMF'ci basının marifetleri

IMF karşıtı eylemin ardından yandaş olan olmayan tüm burjuva medyası polisi haklı gösterme telaşıyla çarpıtma ve yalanlara başvurmaktan çekinmediler.

Dün İstanbul, bir yanda dünya sermayesinin efendilerinin zirvesine, öte yanda ise zirveye karşı protestolara vahşice saldıran devlet güçlerine tanıklık etti. Fakat bu tanıklığı halka aktaran medya, IMF’yi protesto eden eylemcileri suçlama ve polisi haklı gösterme telaşıyla akıl almayacak çarpıtmalara başvurdu.

Tüm medyanın haberleri verme biçiminde birtakım genel kurallar vardı. Birkaç yerde etrafa zarar veren kişilerin görüntüleri sürekli ön plana çıkarılırken, göstericiler için “kızgın, asabi” gibi akılla değil duygularıyla hareket ettiklerini ima eden sıfatlar kullanıldı. Eylemin konusu olan IMF’nin gerçek kimliğinden bahsedilmezken, toplanma, gösteri ve ifade özgürlüklerine hiç değinilmedi.

Yine kural olarak hiçbir burjuva medya kanalı eyleme katılan örgütlerin saldırıyla ilgili açıklamalarına yer vermezken, tümü Muammer Güler’in eylemcileri suçladığı ve polisi akladığı konuşmasını ayrıntılı olarak verdi.

Çoğu gazetenin çarpıtma haberlerinin kaynağı Anadolu Ajansı’ydı. Anadolu Ajansı’nın birçok gazeteye servis ettiği haberde eylemcilerin 1500 kişi olduğu iddia edilirken, “sendika ve sivil toplum örgütlerinin dağılmaya başladığı sırada grubun içinde bulunan yasa dışı örgüt mensuplarından oluşan marjinal grupların kongre merkezi yönüne doğru ilerlemeye çalıştığı” iddia edildi. Eylemciler için verilen 1500 sayısının komikliği bir yana, polis saldırısı sırasında örgütlerin dağılmaya başladıkları bir yalan. Saldırı, henüz yürüyüş dahi başlamadan gerçekleşti. Meydanda hiçbir yasadışı grup da yoktu.

Aynı habere göre, polis saldırmadan önce göstericiler polise önce gaz bombaları ve molotof kokteylleriyle, ardından da taş ve sapanlarla saldırdılar. Elbette bu iddianın da hiçbir gerçek tarafı yok. Polis, dünkü olaylar sırasında Taksim İlkyardım Hastanesi’nin Acil Servisi’ne gaz bombası attı. Bunu neredeyse hiçbir gazete vermezken, CNN Türk hastane avlusunda bir polisin “darp edildiğini” ve “silahının alındığını” iddia etti.

“Yandaş olmayan” medyanın durumu da farklı değildi. Hürriyet gazetesi, polisin “kalabalık içindeki bir grubun polise molotof kokteyli atması üzerine müdahale ettiğini” yazdı.

Zaman gazetesi, ilgili haberinde olayların başlangıcına dair pek bir şey söylemez ve DİSK, KESK ve siyasi partiler gibi temel düzenleyici kurumların adını anmazken, Taksim İlkyardım Hastanesi’ne polisin gaz bombası atmasını “Polis hastaneler var diye atmamaya çalıştı ama eylemciler saldırınca atmak zorunda kaldı” diyerek savundu.

Yeni Şafak gazetesinde çıkan ve İHA mahreciyle verilen haberin başlığına Muammer Güler’den alıntıyla “Protesto gösterisi olacağını bilmiyordum” yazılırken, haberin içinde yine Güler’in ağzından “Protesto gösterisi olacağını biliyordum” yazılması, haberlerin nasıl bir akıl ve dikkatle yapıldığını bir kez daha ortaya koydu.

Cihan haber ajansı, eylemlerle ilgili olarak tamamen “göstericilerin kullandığı şiddeti” öne çıkardı. Cihan’ın protestoya yaşanan polis saldırısıyla ilgili 20 paragraf uzunluğundaki haberinin 14 paragrafında, göstericiler taşla, molotofla ya da başka bir şekilde “saldırıyor.”

Ölümden sonra titrediler, ama kendilerine gelemediler
Eyleme dönük polis saldırısı anından itibaren çarpıtmalara başvuran medya, İshak Kalvo adlı vatandaşın biber gazından dolayı kalp krizi geçirerek ölmesinin ardından bazı ifadeleri değiştirdi. Ancak buna rağmen medya, şiddet yanlılığında sınır tanımadı. Anadolu Ajansı, biber gazından hiç bahsetmeden Kalvo’nun “kalp krizi sonucu” öldüğünü belirtirken, Kalvo’nun kaldırılmak istendiği ambulansın arka kapı kolunun “arbede çıkaran göstericiler” tarafından kırıldığını iddia ederek Kalvo’nun ölümünü eylemcilere yıkmaya çalıştı.

Akşam gazetesi, Kalvo’nun ölümünü “Olaylar sırasında 50 yaşındaki esnaf İshak Kalvo kalp krizi geçirerek öldü” diyerek tek cümleyle geçiştirdi.

Ancak Kalvo’nun ölümüyle ilgili en dehşet verici tepki, Can Dündar’ın “Canlı Gaste” adlı televizyon programına bağlanan Emniyet müdür yardımcısının “Kalvo eceliyle öldü” demesi oldu.

NTV yayını izleyenleri çıldırttı
Dün eylemler sırasında NTV’yi izlemekte olan izleyiciler ise, medyanın yüzsüzlüğünün varabileceği sınırlara dair bir yayın izlediler. NTV haber sunucusu Erhan Ertürk’ün ifadeleri o kadar taraflıydı ki, soL Haber Merkezi’ne NTV yayını hakkında “Ne yapıyor bunlar, yazın bunları” diyen çok sayıda mail geldi.

NTV’nin Taksim meydanındaki muhabiri Selen Tokcan, görüntüler eşliğinde polis müdahalesini anlatmaya çalışırken, gazdan etkilendiği için rahat konuşamayan Tokcan’ın sözünü defalarca kesen Ertürk, “Göstericiler polise saldırıyorlar, izinsiz gösteri yapıyorlar”, “Göstericilerin çelik bilyeleri var, isabet ederse öldürücü olacağı kesin” gibi ifadeler kullandı. Selen Tokcan’ın “Bu derece sert bir müdahale olması beklenmiyordu, bu denli büyük bir katılım olacağı da” demesi üzerine Ertürk bir kez daha araya girerek “Aslında sert bir müdahale sayılmaz, göstericiler polislere çok daha sert saldırıyor, muhabirimizin söylediği kadar masum sayılmaz bu göstericiler” dedi.

Zaman'dan polise muhbirlik
Yayınlarıyla polisin saldırısına ortak olan medya, işbirliğini daha da ileri götürdü. Zaman gazetesi foto muhabiri Bahar Mandan'ın, fotoğraf makinesiyle çektiği eylemcilerin görüntülerini polise göstererek muhbirlik yaptığı gözlendi. Mandan'ın, "Bu daha önce de cam kırdı" gibi eylemcilere dair ithamlarda da bulunması, medyanın her durum ve koşulda polis ve devletle nasıl işbirliği yaptığına dair çarpıcı bir örnek ortaya koydu.
(soL - Haber Merkezi)