Gülen okullarına soruşturmanın perde arkası

ABD’de Fethullah Gülen okulları soruşturuluyor. Soruşturma ne zaman açıldı? Soruşturmanın sebebi ne? Cemaat, bu okulların kendilerine bağlı olduğunu açıklıyor mu? FBI neyle ilgileniyor? Cemaatin taktiği ne? ABD'nin elinde ne kanıtlar var? Soruşturma nasıl sonuçlanır?

Fethullah Gülen cemaatinin dünyanın dört bir yanında okulları olduğu bilinir. Ancak cemaatin en büyük okul ağlarından birinin Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu pek bilinmez.

Geçtiğimiz günlerde Gülen cemaatinin ABD’deki okullarının bakanlık ve FBI tarafından soruşturulduğu haberleri ABD basınına yansıdı.

Aslında soruşturma, aylardır yürütülüyordu. FBI ajanları, Gülen cemaatinin okullarda yürüttüğü faaliyete dair birçok bilgi elde etmişlerdi. Ancak konu medyaya yeni yansıdı.

Nedir bu okullar?
Gülen cemaati, ABD’de açtığı okullarda incelikli bir taktik izliyor. Bu okullar özel okul değil, ancak tam olarak devlet okulu da değil. Bunlar, ABD’de “charter okul” olarak tabir edilen okullar.

Bunlar, özellikle eğitim sisteminin geri kaldığı alanlarda ve nüfus gruplarına yönelik olarak, hazineden alınan parayla, fakat özerk bir yönetime sahip olarak işleyen okullar.

Cemaatin ABD’nin 25 eyaletinde, 120’den fazla charter okula sahip olduğu biliniyor.

FBI neyi soruşturuyor?
İşte bu okullar, aylardır Pensilvanya’daki savcılık tarafından koordine edilen ülke çapında ve ciddi bir inceleme altında. Yalnızca FBI değil, Çalışma ve Eğitim Bakanlıkları da Gülen okullarını mercek altına almış durumda.

Soruşturma konusu, cemaatin bu okullarda çalışmak üzere H1B vizeyle aldığı kişilerin, maaşlarının bir kısmını cemaate aktarıyor oldukları iddiası.

H1B vize, ABD’li çalışanların belli uzmanlık alanlarında yabancı işçi çalıştırabilmeleri için bu işçilere verilen geçici bir vize çeşidi. Cemaat, bu vizeyi okullarında çoğunluğu Türkiye’den olmak üzere, cemaate yakın kişileri öğretmen olarak çalıştırmak için kullanıyor.

Cemaat, tüm ABD’de bu vizeden en fazla yararlananlardan biri. 2009 yılında cemaate bağlı okullar, 684 kişiye H1B vize onayı aldılar. Aynı sene Google, yalnızca 440 kişiye H1B vize almıştı.

Cemaat ne diyor?
Fethullah Gülen’in sözcüsü Bekir Aksoy, soruşturmayla ilgili ABD basınının yönelttiği sorulara “Bizim charter okullar ya da soruşturmayla ilgili hiçbir bilgimiz yok” şeklinde cevap veriyor.

Cemaatin savunma tezi, Gülen’in bu okullarla doğrudan hiçbir bağının olmadığı, olsa olsa bu okulların kurucularına “fikri ilham kaynağı” olmuş olabileceği şeklinde. Okulların müdürleri de sorulduğunda bu tezi tekrarlıyorlar.

Oysa bunun düpedüz yalan olduğu, bizzat Fethullah Gülen’in ağzından söylenmişti. Gülen 2007 yılında yaptığı vize başvurusu sırasında “bir disiplinde uzmanlaşmış” olduğunu kanıtlamak için kendini “eğitim uzmanı” olarak sunmuş ve “takipçilerinin 25 eyalette açtığı 120’den fazla okulu” kanıt olarak göstermişti.

3 sene önce ABD’de kalmak için “bizim” denilen okullar, şimdi soruşturma yürütülürken “ilgimiz yok” denilerek görmezden geliniyor.

Çalışma Bakanlığı’nın derdi ne?
Soruşturmaya Çalışma Bakanlığı’nın da dahil olmasının sebebi, H1B vizelerin kullanımıyla ilgili. H1B vizeler, nitelikli Amerikan vatandaşı çalışanların bulunamadığı durumlarda, o alanda uzmanlaşmış kişilerin işe alınmasını sağlamak için kullanılıyor.

Ancak soruşturma boyunca müfettişlerin görüştüğü, çocukları Gülen okullarında okuyan birçok veli, çok sayıda ABD’li öğretmen olmasına rağmen okullara Türkiye’den öğretmenler getirildiğini, üstelik çoğu durumda bu kişilerin İngilizce’sinin oldukça zayıf olduğunu belirtiyor.

Cemaate ait Young Scholars of Central Pennsylvania charter okulunun eski okul-aile birliği başkanı Ruth Hocker, Pennsylvania Unquirer gazetesine yaptığı açıklamada Amerikalı öğretmenlerin yerini, daha yüksek maaşa çalışan Türk öğretmenler almaya başladığında durumu sorgulamaya başladıklarını belirtiyor.

Hocker, “Bize nitelikli Amerikalı öğretmen bulamadıklarını söylüyorlardı” diyor. Yaşadıkları yerde bulunan Pennsylvania Devlet Üniversitesi’nden her sene çok sayıda öğretmen yetiştiğine işaret eden Hocker, durumun saçma olduğunu belirtiyor.

Cemaatin çalışma taktiği ne?
Cemaat de bu durumun sorun yaratabileceğinin farkında. Aslına bakılırsa cemaatin ABD’deki okullarda biçimsel kurallara uymak konusunda son derece titiz olduğu görülüyor. Okullarda büyük oranda devlet müfredatına uyuluyor. Dini ögelere pek rastlanmıyor.

H1B vizeli, yani Türk çalışanların tepki çekmemesi için ise, hem öğretmenlere, hem de okulların yönetim kurullarında yer alan cemaat üyelerine sürekli rotasyon sistemi uygulanıyor. Bir öğretmenin H1B vizesi biter bitmez, bu defa başka bir okul tarafından işe alınıyor. Yönetim kurulu üyeleri de benzer şekilde okullar arasında görev değiştiriyorlar.

Bu hem yeni charter okulu açma başvurusunda bulunurken yöneticilerin “geçmiş deneyimlerini” örneklemeleri açısından iyi oluyor, hem de kişiler çok fazla dikkat çekmiyor.

Eski okul-aile birliği başkanı Hocker, okullarının kurucu CEO’su birden ortadan kaybolunca yeni CEO’nun bir başka cemaat okulu olan Buffalo Academy of Science’tan, dekan ve yönetim kurulu üyelerinin de başka cemaat okullarından geldiğine dikkat çekerek, “İsimleri takip etmeye başlarsanız, tüm diğer charter okullara ve Gülen gruplarına ulaşırsınız” diyor.

FBI'ın elinde ne kanıtlar var?
Soruşturmanın FBI’ın ilgi alanına giren kısmı, büyük oranda eskiden cemaat okullarında çalışan Türk bir öğretmenin ihbarlarına dayanıyor. Buna göre cemaat, ABD’yi beş bölgeye ayırıyor ve her bölgedeki okulları, dernekleri ve kültürel faaliyetleri, bölgenin yöneticisi konumundaki bir kişi yönetiyor.

FBI, ihbarlar üzerine başlattığı soruşturmada, charter okullarında çalışan bazı kişilerin, “Hizmet” adı verilen yapılanmaya dair elektronik postalarını tespit etmiş durumda. “Hizmet”, cemaat için kullanılan bir adlandırma. FBI, H1B vizeyle gelen yabancı öğretmenlerin, maaşlarının bir kısmının Hizmet’e, yani cemaate aktarıldığını düşünüyor. Bu durum, charter okul yasasını suistimal ederek, ülke genelinde bir ağ kurmuş ve kamuya ait kaynakları kendi cemaatinin çıkarları doğrultusunda sömüren bir yapıya işaret ediyor.

İhbarcı bir eski Gülen okulu çalışanı, cemaatle Türk çalışanlar arasında bir tür sözleşme olan ve ne kadar paranın aylık olarak Hizmet’e aktarılacağını belirten bir “tüzük” belgesini de yetkililere vermiş bulunuyor.

Yine ABD basınına yansıdığı kadarıyla ismini vermeyen bir FBI yetkilisi, cemaatin okullardaki öğrencileri cemaat ve Türkiye yanlısı bir doğrultuda etkilemeye çalıştığı bilgisine de sahip olduklarını söyledi.

Maliye Bakanlığı neyi soruşturuyor?
Çalışanların maaşlarının cemaate aktarılması Maliye Bakanlığı’nın da ilgi alanına giriyor. Bunun dışında Maliye Bakanlığı, öğretmenlerin çalışma lisanslarının alınmasında da çeşitli yolsuzluklar olduğunu tespit etmiş durumda.

Örneğin Cincinati’deki cemaate ait Horizon Science Academy’de 2009 Mayıs ayında yapılan bir denetlemede, “incelenen dönemde okulun öğretmenlerinin yüzde 47’sinin (19 öğretmenden 9’unun) gerekli şekilde lisans sahibi olmadıkları” tespit edildi.

Bakanlık, cemaatin lisansı olmayan, hatta okullarda çalışmayan kişiler için dahi sahte belgelerle ulaşım masrafları gibi harcamalar göstererek hazineden para kopardığını düşünüyor.

Soruşturma nasıl sonuçlanacak?
Sadece ABD basınına yansıyan kısmı bile, soruşturmanın cemaatin bu okulları kendi çıkarları doğrultusunda kullandığına dair yetkililerin elinde çok sayıda kanıt olduğunu gösteriyor.

Ancak Gülen cemaatinin ABD’deki varlığının siyasi bir mesele olduğu akılda tutulmalı. 2007’deki vize başvurusu, Fethullah Gülen kendini “eğitim uzmanı” diye takdim edince mahkeme tarafından “Ne alakası var” denilerek reddedilmişti. Ancak kısa sürede devreye Graham Fuller, George Fidas gibi emektâr CIA ajanları girmiş ve mahkemeye mektup yazarak Gülen’e “kefil olmuşlardı”.

Şu sıralarda yürüyen soruşturmanın da benzer siyasi hesaplarla sonuçlanacağı tahmin edilebilir.

(soL - Dış Haberler)