Ahmet Davutoğlu 'emin adımlarla' yürüyor ama nereye?

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye konusunda izledikleri politikaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Suriye’ye açık müdahale çağrısı yapan Davutoğlu, çetelere verdiği desteğe ve Türkiye’yi savaşa sürüklemesine karşın “Türkiye’yi savaşa sokmadan emin adımlarla ilerliyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, silahlı çetelere sınırları teslim etmelerine ve her türlü desteği vermelerine karşın Suriye’deki olaylarda sorumlulukları olmadığını söylerken, Türkiye’yi açık bir savaşa sokmalarına karşın, “Türkiye’yi savaşa sokmadan emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milliyet gazetesinden Fikret Bila’ya Suriye konusunda açıklamalarda bulundu.

Reyhanlı patlamasına ilişkin iki senaryo
Cilvegözü Sınır Kapısı’nda yaşanan patlamaya ilişkin konuşan Davutoğlu, “Türkiye’yi, Suriye’ye çekmeyi hedefleyenler olabilir. Rejimin bir provokasyonu olabilir. Bütün ihtimaller göz önüne alınıyor. Türkiye sınırları içinde olmuş bir olay değil. Orada esas dikkat çekici olan unsur şu oradan insani yardım da yürütülüyor. Tamamen barışçıl şeyler. Saldırıdan birçok kesimin çıkarı olabilir. Şu anda kesin şudur diyemem” dedi.

"ABD, Türkiye’nin rol aldığını görüyor"
“ABD, küresel güç olarak önündeki dosyalara bakınca o dosyalarda Türkiye’nin rol oynadığını görüyor” diyen Davutoğlu, ABD’nin saldırganlıklarına ve yıkımlarına sahne olan ülkeleri bir başarı tablosu olarak sunarak şöyle konuştu:

Son dönem sorun olan yerlere bakın. Filistin, Kırgızistan, Gürcistan, Bosna Hersek ve Sırbistan, Arap Baharı, Mısır, Tunus, Libya, İran. Irak, Suriye. Bütün bu konularda Türkiye olmadan konuşulabilir mi? Türkiye Ortadoğu’da, Balkanlar’da oyuncu diyelim. Peki Somali halkı kimi dinler? Pakistan-Afganistan ilişkilerinde hangi dosya bizsiz konuşulabiliyor?

ABD, bütün bu dosyaları önüne aldığında her birinde bir aktörün rol oynadığını görüyor. Bazen profili yüksek bazen düşük ama nihayetinde bu dosyaların hangisini açarsanız açın Türkiye var.

İmralı süreci önemli…
“Türkiye’nin gücünü dışarıda görünür kılan şey, demokrasisinin güçlenmesi ve iç barışın sağlanması” sözleriyle İmralı sürecini değerlendiren Davutoğlu, sürecin bu yüzden çok önemli olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin komşusu olmak imkan ve güvenmiş…
Türkiye’nin şu an tek komşusuyla bile iyi ilişkileri olmamasına karşın, “Türkiye’ye komşu olmak imkandır, güvencedir” diyen Davutoğlu, “Irak ve Suriye’deki Kürtlerin sorunları ile ilgilenirken kendi içimizdeki sorunlarla ilgilenmemek olmaz. Türkiye dışında bölgede en kalkınmış, en gelişmiş bölgenin Kürt bölgesi olması nereden geliyor? Türkiye’nin komşusu olmasından. Bu Irak, İran için de geçerli. En zor günlerinde İran’a dostluk göstermeseydik İran’ın karşı karşıya kalacağı tablo bu mu olurdu?” diye konuştu.

Davutoğlu’ndan yine sınır açıklaması
Sürekli olarak “bölgenin haritası anlamsız, sınırlar kalksın” diyen Davutoğlu, bu sözlerini tekrarlayarak şöyle konuştu:

“Bölgedeki eski yapılanma sağlam bir zemine oturmadığı için yeniden yapılanma zorunlu. Bölgenin tarihi zemini buna isyan ediyor. Bugün tarih, siyasi coğrafyaya isyan ediyor. Halkların tekrar kaynaşmaya ihtiyacı var. Aramıza duvarlar örülsün istemiyor. Birileri böyle duvarlar için provokasyon yapabilir. Birileri soğuk savaş yapılarını korumak için babadan aldığı iktidarı dar bir elitle elde tutmak için kendi halkına zulmedebilir ama bunlar kalıcı olamaz. Şaşırtıcı olan demokrasiyi savunan bazı yazarların, çevrelerin, ana muhalefetin bu eski yapıları koruyan bir konumda olmaları. Elbette bir devlet olarak tüm siyasi sınırlara saygı gösteriyoruz. Bölgedeki tüm ülkelerle eşit düzeyde ilişki kuruyoruz ama artık bu bölgede ekonomik ve kültürel karşılıklı bağımlılık ile bu sınırları anlamsızlaştırmanın vakti geldi.”

Davutoğlu müdahale istiyor
ABD ile Suriye’ye bakışları arasında esasta görüş ayrılığı olmadığını belirten Davutoğlu, yöntemde farklılık olduğunu belirterek,

Yöntemdeki görüş ayrılığı şu, biz her gün binlerce Suriyelinin ölümünü görüyoruz, bize sığınan 180 bini bulan mültecilerle beraber yaşıyoruz. Sürenin uzaması daha emniyetli bir yöntemin gelişeceği anlamına mı geliyor? Muhalefetin güçlü bir şekilde yapılandırılması için uluslararası desteğin olması şart değil mi? Muhatap yok deyip destek vermeyeceksiniz hem de muhatap oluşmasına imkan tanımayacaksınız.

Bu muhalefet, Suriye alanında gelişmesine izin verilmediği için nasıl gelişecek? Her gün üzerine bomba yağan insanlardan devlet kurmasını bekleyin, sonra, muhatap alırız deyin. Bu niye diğer ülkelerde yapılmadı? Irak’ta mesela. Niye Mali’yle ilgili son 3 ayda iki BM kararı çıktı da burada çıkmadı? Bunu iyi niyetle izah edemiyorum, İran’da bir araya geliyorsunuz ama Suriye’de bu olamıyor.

‘Savaşsız devam ediyoruz’
Suriye’de birçok katliam gerçekleştiren çetelere destek veren, Nusra Cephesi ve ÖSO’lu saldırganları açıkça destekleyerek sınırlarını bu gruplara açan ve Türkiye’yi açıkça savaşın içine sokan bir iktidarın Dışişleri Bakanı olmasına karşın, Suriye’de yaşananlarda Türkiye’nin bir sorumluluğu olmadığını ileri süren Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz, önümüzdeki dönemde de dikensiz gül bahçesinde olmayacağız. Ama bir ülkenin yönetiminin başarısı o dikenler arasından gül yetiştirmektir. Bırakın gülü çınar yetiştirmektir. Bunlar kolay mı sanıyorsunuz? Acaba bir haftada kaç olay önleniyor, biz kaç geceyi uykusuz geçiriyoruz? Herkesin bu risklerin, tehditlerin farkında olması lazım. Bölge türbülansa girdi, ama Türkiye’yi savaşa sokmadan emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Buna rağmen itham ediliyoruz.

(soL - Haber Merkezi)