Ekonomi sadece ekonomiden mi ibaret?

DÜNYA SOLA DÖNÜYOR – KÜBA ve LATİN AMERİKA yazıları

Elbette, bundan sonra köşemizin odağında Küba’daki son yapısal değişikliklere dair alınan kararlar olacak. Baştan söyleyelim: bu kararların içeriği her ne kadar henüz belli olmasa da, Raúl’ün açıkladığı genel doğrultunun, bizde kaygı yarattığı açık. Bununla birlikte, “Küba’da da sosyalizm bitiyor” türünden kestirmeci ve peşin hükümlü yaklaşımlardan uzak durarak, bir süre Küba’yı dikkatle takip etmemiz gerektiği de aşikâr.

Raúl söz konusu değişiklikleri 1 Ağustos’ta duyurmuş olsa da, henüz değişikliklerin mahiyetine dair hemen hiçbir ayrıntı bilinmiyor. Devletin bir biçimde küçültüleceği ve bazı sektörlerin bireysel girişimcilere, ve hatta şirketlere açılacağı belli ancak hangi sektörlerde, hangi kriterlerle kimlere ruhsat verilecek, bu işyerlerinin büyüklüğü ne olacak, kaç işçi çalıştırılabilecek, bu işçilerin sosyal güvenliği tam olarak nasıl sağlanacak, hakları neler olacak, denetim nasıl yapılacak... Bu soruların yanıtları ortada yok.

Şunu biliyoruz: Raúl’ün devlette aslında bir iş yapmamalarına rağmen istihdam edildiklerini ve işten çıkarılacaklarını söylediği kişilerin sayısı, 1 milyon olarak telaffuz ediliyor. Bu 1 milyonun istihdamı için Raúl’ün gündeme getirdiği tek alternatif, cuentapropista’lar, yani kendi hesabına çalışanlardan oluşan sektörün büyütülmesi. (Raúl’ün konuşmasında “devlet sektörü”ne atıfta bulunması, kafasında bir başka sektörün daha olduğuna dair emarelerden birisiydi.) 11 milyon nüfuslu ülkede 1 milyonluk istihdam, ekonomik düzeni köklü biçimce dönüştürülmesini gerektirecek büyüklükte bir rakam.

Dediğim gibi, izleyeceğiz.

Bu hafta, aslında sadece aklımdaki bir noktayı açmak istiyorum. Bu köşede defalarca Küba’daki başlıca sorunun ekonomi sorunu olduğunu dile getirmiştim. Niye böyle? Niyesini daha önce anlattım ama, bu defa Küba’da yaygın bir nükteyle anlatmaya çalışayım. Kübalı’ya sormuşlar: “Peki işler nasıl gidiyor?” Demiş ki: “Ne olsun, biz çalışıyor gibi yapıyoruz, hükümet de bize öder gibi yapıyor.”

Ekonomideki sıkıntı nedeniyle maaşlar düşük, maaşların düşüklüğü vurdumduymazlığa ve verimsizliğe (ve başka birçok probleme) sebep oluyor. Bu kısırdöngünün bir yerinden kırılması gerekiyor.

Ancak, bir soruya açık bir yanıt vermek zorundayız: Sorunun ekonomide olması, çözümün de sadece ekonomi alanının içinden çıkabileceği anlamına mı gelir? Bir başka deyişle, ekonomik sorunlar sadece ekonomik önlemlerle mi çözülür?

Soruya “evet” yanıtı vermenin, Küba’yı bir çıkmaza götüreceğini düşünüyorum. Ekonomik üretim süreci, belirleyici olmakla birlikte, çok sayıda siyasal-toplumsal-ideolojik etkenlerle etkileşim içinde bir bütün oluşturur. Ve, hemen eklemek gerekir ki, bu diğer etkenler, kimi durumlarda, ekonomik sorunların çözümünde de, çözümsüzlüğe sürüklenmesinde ya da beklenenden başka bir etki yaratmasında da rol oynayabilir.

Bu meselenin birkaç boyutu var, ancak birisi şu: Küba’yı değerlendirirken, içeriden ya da dışarıdan, ülkenin ekonomisine bakanlar, diğer alanları, özellikle işin siyasal ve ideolojik boyutunu göz ardı ettikleri sürece, yanlış reçetelerle ortaya çıkabiliyorlar. İşin bu boyutuna Javier Mestre, Rebelión’da değindi: Ekonomiye bakıyorlar ve örneğin tarımsal üretimin üçte ikisinin, toprakların beşte biri etmeyen, devlet-dışı üreticiler tarafından kullanılan topraklar olduğunu görüyorlar. Ekonomiye bakıyorlar, en en kârlı şirketlerin yabancı kapitalistler tarafından yönetilen karma şirketler olduğunu görüyorlar. Ekonomiye bakıyorlar, ve reçeteyi yazıyorlar: Devlet küçülmeli, özel girişime alan açılmalı.

Bu kadar kolay mı? Elbette değil.

Bir başka boyut, atılması planlanan ekonomik adımları destekleyecek siyasal-ideolojik başlıkların yeterince ele alınmaması. Özel girişime ve kendi hesabına çalışacak kişilere alan açılması kararını, bunun sebeplerini ve sosyalizm adına bir geri adım olsa da gerekliliğini anlatacak siyasal-ideolojik mücadeleyle desteklemediğiniz sürece, toplumdaki devrimci refleksleri törpülersiniz. Alınan kararları, atılacak adımları parti birer siyasi mücadele başlığı haline getirmediği, sadece herkesin kendi arasında tartıştığı bir başlık olarak bıraktığı sürece, halkın devrimci duyarlılıklarının gerilemesi ihtimali güç kazanır.

Bundan sonrasını izlemeye başlamadan önce, böylece not düşmüş olalım. Ve, muhakkak, Küba’yı, dünya devrimcilerinin gözbebeğini, düşmandan, düşmanca yaklaşımlardan savunma görev ve sorumluluğumuzu unutmadan izleyelim dostlarımızın atacağı adımları.

[email protected]