Sen, ben ve hayır

Şimdi şöyle bir baktım da son on beş yılımıza… Sana ve bana…

Sanırım sen sandığa hep inandın. Ben inandım mı? Hayır.

Sen demokrasi diye bir şeye hep kandın. Ben kandım mı? Hayır.

Sen Saddam asılırken “E, o da diktatördü arkadaş!” diye keyiflendin. Ben keyiflendim mi? Hayır.

Sen “Avrupa’nın parçası olmak hiç yoktan iyidir!” diye sevindin? Ben sevindim mi? Hayır.

Sen Abant’a gittin. Ben hiç tenezzül ettim mi? Hayır.

Sen “Özgürlükler kısıtlanmamalı, insanların kıyafetine karışılmamalı!” dedin. Ben kılık kıyafeti özgürlüklere bağladım mı? Hayır.

Sen “Evet ya! Cumhuriyet birçok insanı da mağdur etti!” diye konuştun. Ben buna ikna oldum mu? Hayır.

Sen Zaman’ın gazete olduğuna inandın, gittin çarşaf çarşaf mülakatta bulundun. Yetmedi, okudun. Ben bunu yuttum mu? Hayır.

Sen “Taraf’ın arkasında kim var ki acaba?” diye soranlara “Her şeyin arkasında konspirasyon arayan hödük” muamelesi yaptın. Ben yaptım mı? Hayır.

Sen Taraf’ı ısrarla ve ısrarla gazete olarak gördün. Ben öyle gördüm mü? Hayır.

Sen tamam, Hrant’ın ardından yandın! Ama yüreği yananların kalabalığını görünce de cenazenin önüne kurulan “uzlaşı”ya gözünü kapatıverdin. Ben kapatabildim mi? Hayır.

Sen “Kontragerilla temizleniyor. En azından deşifre oluyor!” dedin. Ben bunu yedim mi? Hayır.

Sen “Hah ya! Asker vesayeti bitiyor. İlk kez sivil bir iktidar demokrasinin önünü açıyor!” diye sevindin. Ben buna katıldım mı? Hayır.

Sen Genç Siviller’le sivilcelendin. Ben hepsini sıktım mı? Ne yazık ki hayır!

Sen Cumhuriyet’in mitinglerle, protokollerle ve ünlü isimlerle korunacağına inandın. Ben inandım mı? Hayır.

Sen Obama’yı sempatik buldun, “Ya Amerika’nın başına zenci bir adam geçmiş, sen bundan da heyecanlanmıyorsun! Arkadaş bu ne biçim solculuk! Umut kardeşim. Umut!” dedin ve hatta adamı ayakta alkışladın. Ben tüm bunları sempatik buldum mu? Hayır.

Sen çözüm süreci ile halaya durdun. Ben o halay için hemen sıraya girdim mi? Hayır.

Sen akil adamlar koridorlarda grand tuvalet arzı endam ederken heyecanlandın. Ben buna fit oldum mu? Hayır.

Sen Mısır’a bahar geldiydi ya! Tahrir’de Hillary’nin dolaşmasına pek ses etmedin. Ben ses etmemezlik yapabildim mi? Hayır.

Sen Kaddafi’nin son fotoğrafına bakıp “E, o da diktatördü arkadaş!” diye yine keyiflendin. Ben keyiflendim mi? Hayır.

Sen Halep’te devrimciler gördün. Ben renk körü müydüm? Hayır.

Sen Kılıçdaroğlu’yla umutlandın. Ben umutlandın mı? Hayır.

Sen Sarıgül’den de umutlandın. Ben umutlandım mı? Hayır.

Sen Mansur’la da olur dedin. Ben dedim mi? Hayır.

Sen “Tatava yapma, bas geç!” dedin. Ben bastım mı? Hayır.

Sen örgütlü bir halkı sadece bir slogan olarak sevdin. Ben sloganlarla yetindim mi? Hayır.

Sen Gezi’de illa ki örgütsüzlüğü sevdin. Ben sevdim mi? Hayır.

Sen “İki kere sokağa çıkmakla bu iş halloluverse!” dedin. Ben diyebildim mi? Hayır.

Sen ince eledin sık dokudun. Ben ise kaba sabaydım, değil mi? Hayır.

Sen sosyolojik olanı tercih ettin. Ben ettim mi? Hayır.

Sen “Öfff bu sosyalist partilerde, örgütcüklerde hep şef, abi yönetimi var hocam!” diye geveledin. Sonra sen Başgan’ını bulduğunda bıyık altından sana güldüm mü? Hayır.

Sen Syriza ile coştun! Sonra ilk dönemeçte tökezlediğinde “Ya bak gördün mü?” diye boş boş konuştum mu? Hayır.

Sen “Adamlar ölüm kalım savaşı veriyor. Silahlar ister Amerika’dan gelmiş ister İngiltere’den! Önemi var mı hocam?” diye sordun. Ben bu vicdan muhasebesine ortak oldum mu? Hayır.

Sen Putin için bile “Acaba gönderir mi ki ya!” diye umutlandın. Ben umutlandım mı? Hayır.

Sen “İyi şeyler söylüyorsunuz ama bunlar ütopik şeyler!” dedin. Ben distopik oldum mu? Hayır.

Sen huylansan da özellikle uçağa her bindiğinde “Güçlenen Türkiye!” ile gurur duydun. Ne bileyim, bir tuhaf oldun işte! Ben oldum mu? Hayır.

Sen Türkiye kapitalizmini hiç kale almadın. Ben bu tuzağa düştüm mü? Hayır.

Sen evet, tüm bu süre boyunca çok üzüldün. Hep iyi olsun istedin. Ama elinden geleni görmemekte o kadar ustalaştın ki!

Bir de yetmedi! Bana da bulaştırmaya kalkıştın bunu ve sağolasın ki hatta bir ara bulaştırdın da. Çünkü… Nasıl diyeyim?

Tüm bu süre boyunca ben de elimden geleni yaptım mı? Hayır.