Zeynep Oral’ın itirafı, piyasa edebiyatı sahtekârlıkları ve utanmazlık

Bir hâkim, “ben dava dosyalarını okumadan karar veriyorum” deseydi ne düşünürdünüz?

Bir öğretmen “ben öğrencilerimin yazılı kâğıtlarını okumadan not veriyorum” deseydi onun hakkında ne düşünürdünüz?

Bir cinayet davasında bilirkişi olarak atanan adli tıp uzmanının hiçbir delile bakmadan bir şüpheli hakkında rapor yazdığını onu suçlu ya da suçsuz ilan ettiğini düşünün. Buna ne tepki verirdiniz?

Türkiye PEN Başkanı, Cumhuriyet yazarı, birçok ödülün jüri üyesi Zeynep Oral, bir panelde  “bazen de hiç okumadan ödül verdiğimiz oluyor” demiş (1).  Bu haber, “Zeynep Oral'dan itiraf” başlığıyla verildi (2).

*

Bu ifade elbette bir yönüyle bir itiraftır. Merak eden okurlar, iki dakikasını ayırıp linkteki yazıyı okursa konuyu daha iyi anlayabilirler (3).  Bunu bütün kanıtlarıyla ortaya koyduğumuzda yemediğimiz küfür, duymadığımız hakaret kalmamıştı.

Piyasa Edebiyatı-Edebiyat Piyasası’nın aygıtları, bunları dile getiren bizleri yazdığımız mecralardan kovdurtmuş, yazılarımızı sansürletmiş, bizleri itibarsızlaştırmak için her fırsatı değerlendirmiş, bize meczup muamelesi yapmıştı. Edebiyat Piyasası-Piyasa Edebiyatı’nda dönen sahtekârlıkları ortaya koyanlara yıllarca kan kusturarak bunları ifşa etmenin bedelini fazlasıyla ödettiler.

Nihayet onlardan biri, Edebiyat Piyasası’nın tepelerinden biri bunu açık açık ifade etmiş oldu.

Bir nevi “bakın kendi adamınız gol diyor” durumu…

Bu anlamda bu bir itiraftır. Ancak bu söylenen “malumun ilâmı”dır sadece.

Zeynep Oral’ın söylediği şey, “herkesin bildiği bir sır”dır. Öte yandan Zeynep Oral’ın bu beyanı aynı zamanda bir yalandır.

*

“Bazen” okunuyor mu?

“Bazen de hiç okumadan ödül verdiğimiz oluyor”  ifadesi, “bazen de kitapları okuyarak ödül verdikleri” anlamına gelir. Oysa okumazlar. Okumadılar. Bu konu son derece ayrıntılı olarak defalarca ele alındı.

Zeynep Oral’ın bu beyanından önce de bu konuda yapılmış birçok itiraf vardır.

Ülkü Tamer şöyle yazmıştı:

Birkaç seçici kurulunda yer aldım. Gönderilen bütün yapıtları okuyan tek kişi tanıdım: Orhan Hançerlioğlu (4).

Haldun Taner Öykü Ödülü jürisinden ayrılan Ahmet Oktay “Kendi adıma gelen dosyaları doğru dürüst okuyamıyordum. Yapıtlara gerekli ilgiyi gösteremiyordum.” demişti.

Haldun Taner Öykü Ödülü jürisinden ayrılan Tuğrul Eryılmaz “dosyaları asla tam anlamıyla” okuyamadığını ve “jürinin akıntısına kapılarak” oy kullandığını söylemişti. Aynı jürinin üyelerinden Tahsin Yücel, görevini bırakan üyelerin gerekçelerini doğru bulduğunu ve bu gerekçelerin kendisi için de geçerli olduğunu belirtmişti (5).

Hilmi Yavuz, Orhan Kemal Roman Ödülü jürisindeyken, ödül sekreterinin, seçiciler kurulunun haberi bile yokken, bir yazara ödül verildiğini açıklaması üzerine, öteki bazı üyelerle birlikte istifa etmişti (6).

2009 Reha Mağden Öykü Ödülü’nde 5 jüri üyesinden 3’ünün, ödül verildiği açıklanan eserden haberleri bile olmamıştı. Çünkü kendilerine hiçbir dosya gönderilmemişti (7, 8).

*

Zeynep Oral’a şunları sormak gerekiyor:

“Bazen de hiç okumadan verdiğiniz o ödüller” hangi ödüllerdi?

Şimdiye kadar kaç kitaba böyle okumadan ödül verdiniz?

Okumadığınız kitaplara ödül verirken hangi ölçütleri kullandınız?

Hiç hak etmemiş hangi yazarları parlattınız; hangi yazarların emeğini yok saydınız?

Siz yolsuzluğa, hırsızlığa, liyakatsizliğe karşı mısınız?

“Kitapları okumadan ödül verme hakkını” hangi eşsiz yeteneğinizden, hangi büyük eserinizden dolayı kendinizde görüyorsunuz?

*

Zeynep Oral “okumadan ödül verme” davranışının gerekçesini “zaman zaman yaşanan anti-demokratik gelişmelere karşı tavır”olarak belirtmiş.

Bu sakat mantık üzerine sayfalarca yazı yazılabilir.

Ancak Zeynep Oral’ın siyasal tavrı dendiğinde benim aklıma Suriye’deki cihatçı iç savaş aygıtı, El Nusra işbirlikçisi “Beyaz Kasklılar” adlı“sivil toplum örgütünü”(!) övmesi gelir. Soros’un, ABD Kalkınma Ajansı’nın, Avrupa hükümetlerinin desteklediği Beyaz Kasklılar’ın başkanı konuşurken gözyaşlarını tutamamıştı (9-11). Zeynep Oral’ın, karşısında “gözyaşlarını tutamadığı” örgütün nasıl bir “sivil toplum örgütü” olduğunu anlamak için Mustafa K. Erdemol’un ilgili yazısına sadece bir göz atmanız yeterlidir (12).

*

Sahtekârlığı alkışlayan sahtekârlar

Piyasa Edebiyatı-Edebiyat Piyasası’ndaki ödül sahtekârlıklarını yazdığımda, edilen yüzlerce küfür, yapılan onlarca hakaretin yanında sıklıkla şöyle tepkiler de gelmektedir:

“Ödüllerde sahtekârlık yapıldığını düşünüyorsan ödüle katılma kardeşim!”

Bir iş başvurusunda torpil yapılıyorsa ve bunu dile getirdiğinizde size “torpil olduğunu düşünüyorsan o işe başvurma” denseydi ne düşünürdünüz?

Bir ihale yolsuzluğunu ortaya koyduğunuzda “ihalede yolsuzluk olduğunu düşünüyorsan o ihaleye katılma kardeşim” deselerdi ne düşünürdünüz?

Edebiyat ödüllerinde artık sağır sultanın bile duyduğu torpiller ve sahtekârlıklar, “ödülü o kitap aldı, bu almadı”nın çok daha ötesinde devasa bir çürümenin küçücük bir göstergesidir.

Okumadan bir kitaba ödül vermek, yolsuzluktur.

Okumadan bir kitaba ödül vermek, birilerine torpil yapmaktır.

Okumadan bir kitaba ödül vermek, sahtekârlıktır.

Sahtekârlığa saygı duymak, en az sahtekârlığı yapanlar kadar sahtekârlıktır.

Herkes her şeyi bilmekte ancak birçok kişi bilmiyormuş gibi davranmaktadır. Bu sahtekârlık, “bu kişilerle iyi geçinirsek bize de ödül verirler” ahlâkıyla hareket eden bir şair-yazar kitlesi oluşturmuştur. Gözlerinin önündeki yolsuzluğu görmemek için bin dereden su getiren, yüzünü başka tarafa çeviren,“bazı sorunlar olabilir tabii ama yine de...” diyerek bunu önemsizleştiren şair-yazar kitlesi...  Bir kitabı basılacak, bir ödül alacak, bir yazısı bir dergide çıkacak, iki satır şiiri yayımlanacak diye “arayı bozmak istemeyen”, gözünün önündeki sahtekârlıkları görmezden gelen, Piyasa Edebiyatı’nın besin piramidine kişisel çıkarlarıyla bağlanmış, piyasanın artıklarıyla geçinen sahtekârlık alkışlayıcıları (13)...

Herkesi aptal, kendilerini çok zeki zanneden bir sahtekârlar sürüsü...

Bu sahtekârlıklar silsilesi, artık kendi sahtekârlar sürüsünü yaratmıştır.

Bu bir çürümedir.

Çürüyenler çürütür.

Zeynep Oral’ın bu beyanı çürümenin çürütücülüğünü bir kez daha ifşa etmiştir.

Edebiyat Piyasası-Piyasa Edebiyatı çürütür. Edebiyat Piyasası-Piyasa Edebiyatı bir ahmaklaştırma düzeneğidir.

Türkiye’de kültür endüstrisi, liyakatsizlik, yolsuzluk ve torpil üzerine kurulmuş bir düzenektir.

*

Zeynep Oral’ın bunu bu kadar rahatça bunu ifade edebilmesi ise, “köpeksiz köyde değneksiz gezme” hâlidir. Bu beyanın böylesine rahatça ifade edilebiliyor olması bizim sorumluluğumuz ve hatta suçumuzdur.

Piyasa Edebiyatı-Edebiyat Piyasası’nda defalarca yazdığımız bu sahtekârlıkları yapanlar ve bu sahtekârları alkışlayanlar er ya da geç yaptıklarından utanacaktır.

Onları utandırmak bizim en büyük görevimizdir.

Utanacaklar.

Er ya da geç... Bir gün mutlaka...

Taylan Kara

[email protected]

Not: Bu yazı yazıldığında Zeynep Oral köşesinde konuyla ilgili bir yazı yayımladı (14). Verilen yanıt, birçok başka “itiraf”ı içermektedir. Bu yazıda “itiraf edilenler” bir başka yazıda ele alınacaktır.

Kaynaklar

Kaynaklar

1. http://www.hurriyet.com.tr/bazen-okumadan-odul-veriyoruz-40612987

2. http://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/edebiyat-odullerini-kitaplari-okuma...

3. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/taylan-kara/yeni-baslayanlar-icin-edebi...

4.Ülkü Tamer, Yaşamak Hatırlamaktır, s: 263-4 Doğan Kitap 2011

5. http://www.siirakademisi.com/forum/showthread.php?t=671

6. Hilmi Yavuz, Bir Jüri Üyesinin Anıları, Zaman, 09.05.2007 

7. http://odatv.com/n.php?n=birgun-gazetesi-neden-ozur-diledi-0906091200

8. http://www.gazeteciler.com/birgunde-odul-skandali-0-2989p.html

9. http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/636525/Heeey_icerdekiler__Sesimi...

10. http://odatv.com/kim-bu-beyaz-kasklilar-0103171200.html

11. http://www.turkmeneligazetesi.com/2016/12/03/danimarkadan-beyaz-kasklila...

12. https://www.birgun.net/haber-detay/oscar-goooooes-to-al-qaida-148732.html

13. http://www.abcgazetesi.com/edebiyatin-iktidarinda-kimler-var-6117h.htm

14. http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/847897/Su_Frankfurt_Kitap_Fuari....