Yunt Dağları da Yontulacak

Tahir Öngür

Yunt Dağları Ege'de, Aliağa'nın doğusunda, Bakırçay ve Gediz ırmaklarının arasında yer alan bir dağ sistemi. Yörük köyleri ve özellikle de doğal boyalarla boyanmış iplerle dokunan halı ve kilimleri ile çok ünlü. Bir bölümü kısa bir süre önce üretime geçen rüzgar türbinleriyle yenilenebilir enerji üretim geleceğimizi örnekleyen bir yöre.

Bir hafta önce çalılık ve makiliklerde çıkan yangın korkutmuşltu, sevenlerini. Geçen yılın Ekim ayında da Manisa Milletvekili Şahin Mengü, yapılacak 4 km'lik bir yol için 28.000 ağaç kesilmesine karşı çıkınca bazı muhtarlarca eleştirilmiş, 3.000 kadar ağaç kesileceği ileri sürülmüş ve Yunt Dağı'nı bir kez daha anımsamıştık. O zaman, yolun Bülent Arınç'ın köyünden de geçecek olması tartışılmıştı. Yol, "Manisa ile Aliağa'yı da birbirine bağlayacak, yöredeki köylere çakılmış bir çivi bile yok, bu ilk kamu yatırımı" denilerek savunulmuştu.

Neyse, kısa bir süre önce yolu kullanabilecek ve böylece ülkemizin ekonomisine kimbilir ne önemli katkılarda bulunabilecek bir müşteri çıktı ortaya: Fronteer/Newmont işbirliği projesi.

Yanılmadınız. Her ikisini de tanıyorsunuz. Newmont Amerikalı bir madencilik devi. Bergama işletmesinin bir zamanlar sahibi idi. Sonra elindeki ruhsatları Koza'ya sattı. Herkes gitti sanıyordu. Gitmemiş meğerse. Nisan ayının ilk yarısında yapılan bir anlaşmanın imzacılarından biri de "Newmont Altin Madencilik Limited Sirketi". Halâ ülkemizde çalışma niyetleri varmış anlaşılan. Yuntdağı'ndan başka bir yerde de ruhsatları var mı ya da, halen işletmede olan bazı tesislerde görünmeyen bir payları mı var, kendileri bilir. Aslında, New York Borsası'nda kayıtlı olan ana şirket Newmont Mining Corporation'ın web sayfasında Türkiye'nin adı bile geçmiyor.
Öteki imza ise Kazdağı'ndan, pek çok kişinin Ağı Dağı, Halil Ağa ve öteki sahalardaki çalışmalarından iyi bildiği Fronteer Development Group Inc.'in. Fronteer, hem Kanada Toronto ve hem de ABD'nin New York borsalarında kayıtlı.

Anlaşma Fronteer'in Yuntdağı'nda bulunan umut verici bir altın sahası ile ilgili olarak duyuruldu. Anlaşmaya göre, sahayı Newmont inceleyecek ve 6 yılda 6,5 milyon USD harcarsa Yuntdağ ile ilgili hakların %75'ine sahip olacak. Anlaşma iki aşamalı ve Newmont ilk 36 ayda 1,5 milyon USD harcarsa, Yuntdağ'ın haklarının %51'ini sahiplenecek. Anlaşmanın altıncı yılı dolana kadar 5 milyon USD daha harcarsa Newmont 24% ek hak kazanacak.
Haberde Yuntdağ'ında henüz araştırmaların ilk adımlarının atıldığı, 4.270 hektarlık bir alanı olduğu ve bunun da 7,5 km2'lik bir bölümünün de ASTER uydu anomalileri kapsadığı belirtiliyor. Fronteer'in yaptığı yüzey jeokimyası ve haritalamaları Yuntdağ'ın yüksek sülfürlü bir altın yatağı olabileceğini ortaya koyuyormuş.

Hem Fronteer boşa konuşmaz ve hem de Newmont bu kadar parayı kolay kolay gözden çıkarmaz. Yuntdağ'ın taşı toprağı altın, anlaşılan.

Yuntdağ'ın yörük köylüleri bugüne değin neyin üzerinde yaşamış olduklarını 5-6 yıl içinde öğrenecekler. Öğrendikten sonra da bir kaçı işletmede iş bulacak, evine beyaz eşya ve elektronik eşya alma olanağı bulacak. Bir çoğu da yeri kazılacak olan köylerindeki arazilerini satıp Menemen'e, Çiğli'ye taşınacak kentli olacak.

Yaşamlarındaki tersine dönüş bu kadarla kalmayacak. Menemen'e, Çiğli'ye taşınacak ta olsalar, evlerindeki musluktan akan su Yuntdağ'ın güneyindeki alüvyonda açılmış kuyulardan ya da, Aliağa'nın doğusundaki Güzelhisar Baraj gölünden gelecek. Ama, maden işletmesi bu barajın beslenme alanında yer alacak ve hiç kuşkunuz olmasın, geçen yaz İzmir'lileri tedirgin eden arsenik bu kez tam da zincirlerinden boşanacak. Bollaşacak!

Yerinden kaldırılmayan köylerde yaşayanlar da madendeki patlayıcı atımlarının yaratacağı sarsıntı ve gürültü ile yerlerinden sıçrayacak rüzgarın önüne kattığı tozlar ve bunların içindeki ağır minerallerle yüklü havayı soluyacak.

Eğer, "Fronteer suggest that Yuntdag has the potential to host a high sulfidation gold system." beklentisi doğru çıkarsa, uydu görüntülerinden saptanıp, yüzey örneklerinin jeokimya incelemeleriyle doğrulandığı anlaşılan o 7,5 km2'lik alanın yarısında bile yüksek kükürtlü, sülfürlü bir cevherleşme bulunursa işletmede neler olacağı çok açık. Örneğin 300 m derinliğinde kazı gerekse 900 milyon m3 kazı yapılacak demek olur. Bunun yarıdan çoğu ekonomik olmayan kaya/pasa olsa, en az 500 milyon m3 kaya parçası, içinde çeşitli metallerin kükürtlerle birleşerek oluşturduğu mineraller nem ve oksijenle karşılaşınca asit oluşturan, o asite de içindeki ağır metalleri feda eden yığınlar halinde bir yerlerde depolanacak demektir. Bakalım asit kaya drenajıyla nasıl baş edecekler.
Kalan 400 milyon m3 cevheri de içinde değerli metalleri, anlaşılan altını kazanabilmek için öğütüp, düzgün yığınlarda toplayıp, siyanürlü sularla yıkamaları gerekmeyecek mi? Gerekecek elbette. İşletme süresince en az 35-40.000 ton siyanür tüketecekler ve bunun büyük bölümü bileşikler kurarak yıkanan yığınların içinde tutulacak. Hiç te küçümsenemeyecek bir bölümü de havaya karışacak. Bölgeden ilk kaçanlar arılar olacak. Sonrasını hak koruya!
Bunun için bir dünya da su gerekecek. Yeraltısuyunun yoksul olduğu bir yöre burası. Vatandaşlar hayvanlarına su sağlayabilmek için çukurlar açıp çamurlu sular biriktiriyor. Bakalım Newmont nereden su bulacak. Hemen burunlarının dibindeki Güzelhisar Barajı'ndan alır demeyin. Sonra, Petkim ne yapar, Aliağa ne yapar, Menemen nereden su bulur?

Elbette yukarıdaki sayısal değerler oldukça abartmalı. O kadar kazı nerede ise 300 ton altın için yapılır. Hadi, diyelim ki o 7,5 km2'lik anomali alanının beşte biri dolu çıktı hadi, 300 m değil de 100 m derinlikli kazı yetti. O zaman bile, 150 milyon m3 kazı yapılmayacak mı? Az mı? 300 ton değil de, 75 ton altın çıkarabilseler bunu hiç te azımsamayacakları kuşkusuz.

Geride kalan çukurlar, kaya yığınları, kimyasallarla yüklenmiş yığınlar, tüketilmiş su kaynakları ve mobilize olmuş ağır metallerle baş başa kalacak olan Yuntdağ'lıların da bu kalanları azımsamayacakları açık.

Ha, bütün bunların anlaşması yazılır, imzalanırken orada yaşayanların, ninelerinin mezarı orada olup torunlarını orada büyüteceklerini sanan Yörüklerin hiç haberi oldu mu? Onlara görüş soran oldu mu?

Buna ne ad verilir? Kime sormalı!

Bu arada, İzmir İli'nde Biyolojik Rezerv Alanı (BRA) olarak incelemeye değer bulunup Dünya Biyolojik Rezerv Alanları Ağı'na katılıp korumaya alınması öngörülmüş olan Yuntdağ, herhalde ortasında bir altın işletmesi ile bu ağda yer alacak değil.

"Bir Biyolojik Rezerv Alanımız da eksik olsun" diyenlerden misiniz?

Ya da, "Yuntdağ'lılar bu işten anlamaz sormaya ne gerek var?"mı diyorsunuz.

Alınmayın, öyle diyenler bile oluyor. Newmont Yuntdağ'ın "altını üstüne getirmez ise Türkiye daha zengin mi olacak" diyen yepyeni parti başkanlarımız bile yok mu?

İsteyen kızsın, adını koyalım: "işte emperyalizm budur".