SSCB, tarih ve sivil halkı bombalamak

Sosyalizm düşmanlığının, karşıtlığının ya da onun şimdilik gereksiz olduğu “fikr-i sabit”inin ne anlama gelebileceğini burada birkaç gün önce Özgür Şen yazdı; konuya aynı şekilde girmenin o mükemmel analizden sonra pek gereği yok. Gerçekten de solsuzluk, bütün renkleriyle, halktan intikam almayı politika sayanlar ve onların arkasındaki sermaye için ek bir nimettir. Hadi “etkisizleştirilmiş sol” diyelim. Solsuzluk, halk düşmanlığını kolaylaştırır. Ama biz Şen’in saptamalarına ulanabilecek bir hatırlatma yapabiliriz. Ortada sosyalizm diyenlerle sosyalizme karşı çıkanlar veya “Şimdi zamanı değil!” diyenler arasında kurulmuş tarihsel bir cephe var. O cephenin ortasında da emekçi halklar bulunuyor.

Ne demek mi istiyoruz?

Şöyle, reel sosyalizm tarihinden bir örnekle daha iyi anlatabiliriz: Bazılarının zaten düşman olduğu, bazı solcuların ise pek kolay savunmaktan vazgeçtiği bir SSCB kurucu önderinin tarih içinde verdiği hümanizm dersi. Onların insancıllığı üzerine ve kısaca şöyle: Sovyetler Birliği’ni dünya kapitalizmince boğma operasyonunda, İkinci Dünya Savaşı’nda, sırf Sovyetler Birliği yurttaşı oldukları ve yurtlarını faşist barbarlara karşı savundukları için öldürülen insan sayısı 27 milyon. Bu rakamı Hruşçov ile birlikte sosyalizmden şu veya bu müzik eşliğinde adım adım yüzgeri etmiş SSCB üst yönetim kadrosu 60’larda ve 70’lerde bile açıklayamadı. O kıt akıllarıyla ve Hruşçov’un köylü kurnazlığıyla, gerçek rakamları gizleyerek, sözde bir sorun çözüyorlardı. Tabii sosyalizm çöktükten sonra gerçekler açığa çıktı. O cesetlere 60 milyona yakın fiziksel ve ruhsal sakatı da ilave edebiliriz. Tarih böyle bir katliam, böyle bir imha ve yıkım görmemişti. SSCB buna direndi, yeniden ayakları üzerinde yükselebildi ve emperyalist saldırganlığı uzunca bir süre frenleyebildi. Neyse, bunu herkes biliyor, sosyalizmin tescilli düşmanları bile biliyor.

Söylemek istediğimiz başka bir şey ve daha önce bu gazete bünyesinde dile getirdik. Başka dillerde ve bu dilde başka söyleyen var mı, bilemiyoruz; hadi bizim eksikliğimiz olsun: Alman, İngiliz ve Amerikan savaş uçakları birbirlerinin şehirlerini, yani o şehirlerde yaşayan sivil halkları biçerken, savaş tarihinde böylesi operasyonların SSCB hava kuvvetleri tarafından yapılmadığını biliyoruz. “Rusların” uçağı mı yoktu? Çok değil savaştan 12-13 yıl sonra o teknoloji ilk kez uzaya uydu ve hemen ardından da insan gönderecekti. Kim teknolojik ve üretimsel bir açıktan söz edebilir? İkinci Dünya Savaşı’nda SSCB bombardıman uçakları da Nazi Almanyası’nı havadan yerle bir edebilirdi. Etmediler. Dresden, Berlin, Hamburg, Köln, Frankfurt ve daha birçok yerleşim merkezini fosfor bombalarıyla, insanlarıyla birlikte yakıp yıkmadılar. Japon faşizmini, savaş bittikten sonra bile atom bombasıyla cezalandıran ABD’ye hiç benzemediler. Böyle bir savaş suçu, insanlığa karşı suç işlemediler.

Neden?

Sosyalizm eğer bir güç olarak ortadaysa, emekçi halklar, çok yanlış bir yolda da olsalar, bire kadar ve sayılmaksızın bombalarla “itlaf edilemez”. Buna sosyalizm izin vermez. O nedenle, SSCB’nin kurucu babaları, kimilerinin kolayca utandığı, sosyalist kuruluşun devrimci önderleri böyle emirler vermedi. O kuşak “Hitlerler gelir, Hitlerler gider, Alman halkı kalır” diyordu. Şehirleri cehenneme çevirerek Nazi Almanyası’nı ayakta tutmuş Alman halkından toplu imhalarla intikam almadılar.

Özgür Şen, haklı. Sosyalizm ve sol yoksa, katliamların, cinayetlerin ve halk düşmanlığının önü açılmış demektir. Sosyalizmin sadece düşmanları ve karşıtları değil, onu gereksiz ve zamansız görenler de maalesef bu cinayetleri kolaylaştırmış oluyorlar. Sosyalizm dışında hiçbir şey, savaşların bile belli sınırlar içinde yapılmasını sağlayamaz. Sosyalizm bağımsız bir alternatif ve güç olarak sahnede değilse, tarihin gelmiş geçmiş en kasap rejimi ve onu destekleyen halkını, Nazi Almanyası’nın şehirlerini bile havadan hedef gözetmeden yakıp yıkmayı reddeden bir anlayış ortada bulunmuyorsa, falan veya filan ezilen halk adına en inanılmaz katliamların gerçekleştirilmesi için kapılar açık demektir.

Acımasız bir zamandayız: Sosyalizm dışındaki hiçbir değer, halkların canını yakmayı, imha etmeyi düşünenlerin elini tutamaz. Herhangi bir başka değer adına, bu falan veya filan halk ya da topluluk olabilir, her türlü cinayeti işleyebilirler. Milliyetçilikler, komşu halklardan nefret ve intikam almayı emreder.  

Türk halkı adına cinayetler işleyen milliyetçileri biliyoruz. O cinayetleri topluca emekçi Türk halkına ve Türk aydınlarına mal edebilenlerin elini ne tutacak? Türk faşizmi mi? Türk faşistleri, milliyetçileri zaten artık “sath-ı mail”ine girdiğimiz etnik boğazlaşmanın başlatıcısı değil mi? Bu resti Kürt halkı adına gördüğünü ileri sürenlerin, cinayetler işlemesine, Türkiye halkından intikam almasına kim engel olabilir?

SSCB yapmamıştı. SSCB bir hümanizm dersi vermişti. Sosyalizm varsa, en acımasız koşullarda, yani resmen cehennemde bile, emekçi halklara sevgi ve insanlığın temel değerleri kendini hissettiriyordu. Kan banyosunda bile bir hümanizm sahneye egemen olabiliyordu.

Sosyalizm düşmanlığı varsa, sosyalizm karşıtlığı varsa, sosyalizmin şimdilik gerçekleştirilemez olduğu hastalıklı düşüncesi varsa, orada hümanizm ve halk sevgisi yoktur. Orada halklar, şehirler, şehirlerin emekçi insanları, bombalarla imha edilebilir. Taraflar rahatça bu suçlarına gerekçe bulabilirler.

Bu imhaların, bu insanlık ve halk düşmanlığının tek ilacı sosyalizmdir.

Hem sosyalist olup hem de sosyalizmin güncelliğinden ve acilliğinden kuşku duyan “akillere” hatırlatmış olalım. Onlar unutuyor diye biz yaşadığımız tarihi unutmayız, bunu kimse beklemesin.

Artık hümanizm ve halk sevgisinin kaynağı, halk düşmanlarının intikamlarına karşı emekçi yığınları korumanın tek çaresi, tavizsiz sosyalist ısrardır. Sosyalist ısrar ve kararlılık dışında, sosyalizmin somut bir güç olarak sahnedeki yerine alması dışında, bu “sosyalizme karşı birleşik cephenin”, dolayısıyla halk düşmanlarının katliamlarını etkisizleştirecek başka bir güç yok.

Mesut Hocamız yeni yazısında “bıkıp usanmadan yinelememiz gerekiyor” dedi ya. Haklıdır. Yinelemiş olduk. Halk düşmanlığının önünü ancak sosyalizmle kesebiliriz: “Her zaman sosyalizm!”