İttifak kiri ve sol

Anlaşıldı: Sosyalizmle yakından uzaktan ilişkisi olmayan, ama “mış gibi” yapan ucuz hamasi lafazanlıklarla sahneye çıkacaklar, herhangi bir plan ve program olmadan, üç-beş kişi bir araya gelecekler ve koca bir ülkenin kaderini değiştirecekleri rüyasına yatacaklar. El çabukluğuyla ve tabii en kirli ortamlarda bile “asıl hedefi -bu sosyalizm falan oluyor herhalde- bir an bile unutmadan”. On yıllardır aynı terane... 

Aslında Eduard Bernstein’dan beri aynı terane... 

Bize bakalım: AKP yaptığına göre, onlar da yapabilirmiş. Herhalde öyle düşünüyorlar. İttifak olanakları doğmuş bulunuyor, bazılarına kalırsa. Kimi ezik solcular ille milletvekili olacak. Oysa olsalar ne olacak? Olanlar ne yaptı?

Kafalarında hep şu var: Programa, örgüte ve kökten devrimci (sosyalist) bir dönüşüme henüz gerek yok, önce şu barbarlardan bir kurtulmak lazım. Kolay yoldan, risksiz, sosyalizmsiz...

Buyrun Türk-Kürt işi Syriza rüyalarına... 

Komşuda solculuk adına ne kadar aşağılık bir oyun sahnelendiğini görmeye ve bu rezaleti Türkiye’de solculuk adına yere göğe koyamayanların da bir özeleştiri vermeye, yani “kandırıldıklarını” itiraf etmeye niyetleri yok bunların. 

Ama dünyanın egemenleri acımasız. 

NATO da... 

Bazı rakamları yayımlayıveriyorlar ve kimin ne mal olduğu ortaya çıkıveriyor. 

Hafta sonunda “defensenews.com” küçük bir haberinde çok ilginç rakamlar yayımladı. 29 NATO üyesine öncelikle Donald Trump üzerinden ısrarla yüzde 2 talebinin geldiği hatırlatılan haberde, üyelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılalarının (GSYİH) yüzde kaçını silahlanmaya, onların tabiriyle “savunmaya” ayırdıkları da tablo halinde verildi. 

Oraya geleceğiz.

Bir “solculuk” rezaletine.

2010-2017 döneminde GSYİH’sinin yüzde 2’sinden fazlasını silahlanmaya ayıran üç “kararlı” ülke var. İki ülke, malum: ABD ile İngiltere. Ama yalnız kalmamışlar, çünkü bu iki saldırgana Yunanistan sürekli eşlik etmiş. PASOK ve diğerleriyle Syriza hükümetleri arasında hiçbir fark yok. 

Yüzde 1,5 civarında gidip gelen rakamlarıyla Türkiye bu yüzde 2 sınırını aşanlar grubunda yer almıyor. Diğer NATO üyelerinin de ezici çoğunluğu bu sınırın altında. Yoksullar ya, herhalde ondandır. Yunanistan zengin tabii, hep yüzde 2’nin üzerinde bir pay ayırmış silahlanmaya. 2015’te Estonya, 2016’da Polonya ve 2017’de de Romanya, GSYİH’lerinin yüzde 2’sini silahlanmaya ayırmayı “başarmışlar”. 

Ama Yunanistan, özellikle de “Syriza Yunanistanı” hep bu yarışta ve en önlerde. 

İyi mi? 

Gelmek istediğimiz yer “malumu ilam” değil, herkes biliyor zaten, gelmek istediğimiz yer şu: Türk-Kürt Syriza’sı, harıl harıl ortaklıklar konuşuluyor ya, herhalde konuşuluyordur, bu alanda ne yapacak ve biz ek bir Syriza rezaletini bu topraklarda nasıl engelleyebiliriz? 

Engellenebilir mi? 

Bizdeki krizin, tüm boyutlarıyla patladığında komşudakileri çok aratacağını göreceğiz. 

İyi hazırlanmış bir acil sol-sosyalist hükümet programı olmaksızın, tüm dikişleri atmış ve yangın yerine dönmüş bir ülkede feraha çıkmak mümkün değildir. Bırakın onu, ülkeyi bir arada tutmak bile mümkün değildir. 

Fakat AKP’nin en büyük başarısı solun da önemli bir kesimini kendisine benzetebilmesi olmadı mı? Tayyibist şiddetin ve İslamcı kurnazlığının sol içindeki izdüşümü, bu ülkenin tüm geleceğini karartıyor. Bu kolaycılık... Bu ucuzluk... 

Yine de Türk-Kürt ilericiliğinin ne zaman, nerede, ne yapacağı pek belli olmaz; onu biliyoruz. 

Entelektüel havuzumuzda ve aydın-sol damarımızda büyük manevra olanaklarını saklı tutuyoruz. 

Yalçın Hocamız yol arkadaşlarıyla birlikte “Kir Teorisi”ni kitaplaştırmış. Oradan el almış olalım: Biz, kirin sol içindeki ittifakına hep karşı çıktık. Sosyalizmi ana zemin olarak görmeyen her ittifak kirlidir, bir kir ittifakıdır. AKP’yi götürse de, kirdir. 

Ya sosyalizm ya kir.