Artık durları olmaz bunların

Yani Türkiye’yi parça parça edecek yeni bağlantılar kurmamak için ortada bir neden kalmadı: İslamcı Ankara, toplumun yarısından fazlasının eylemli bir biçimde kendisine karşı çıkacağını anladığından beri, her tür maceraya ve korkunç bir gericiliğe silahların desteğiyle kucak açmaya mecbur olduğunu, böyle yapmazsa tozunun bile kalmayacağını biliyor. Dünyanın her yerinde ruh ikizi sayılabilecek iktidar gaspçılarıyla işbirliğini geliştiriyor. Kiev mi eksik kalacaktı? 

Her şey ortada: Sürekli demokrasi, insan hakları falan diyen ama hileyle ele geçirilmiş bir referandumda bile halkın haklarını korumayı düşünmeyen “majestelerinin sadık sosyal ve Kürt demokrat muhalefetiyle” bir sonuç alınmayacağını en iyi Ankara’nın İslamcıları biliyor. İktidarın, çoktan öldürdüğü, ama cesedini bir türlü kaldıramadığı cumhuriyetin kurucu babalarına akıl almaz küfürlerle saldırısı, sürekli bir nabız ölçme güdüsüne bağlanmalıdır. 

Açık konuşalım: Her türden liberal kuklaların, laik değerleri elinden çıkarmak istemeyen bu topluma zorla aşılamak istediği muhalefetçiliğin hiçbir somut karşılığı yok. Ama iktidardaki İslamcıların gözü kara, çünkü geleceği bu muhalefet gaspçılarından veya kariyeristlerinden daha iyi görüyorlar: Bir kaybettiler mi, artık geri dönüş olmayacağını, ömürlerini mahkemelerde ve cezaevlerinde, işledikleri suçların hesabının vererek bitireceklerini anladılar. Parçalara ayrılmış düşman devletçikler halinde birkaç Türkiye ve en az üç “Kürdistan”la bölgenin çok daha rahat yönetileceğini ise emperyalist merkezler zaten biliyor. Kan ekmek zorundalar. 

Köşeye sıkışmış kedi gibiler aslında: Toplumun ve her türlü muhalefet kırıntısının üzerine gitmeyi tek yol biliyorlar. Yani sola sızmayı hiç elden bırakmayan liberal soytarılar üzerlerine alınmasın bu  baskıları, adamlar her kıpırtının üzerine gitmek zorunda, gözlerini iyice kararttılar. Sonlarını görüyorlar ekranlarda çünkü... 

Ne mi oluyor? Misal: Pek ilgilenen yok ama, Ankara, açıkça Ukrayna gibi yeniden ne zaman patlayacağı bilinmeyen bir saatli bombayla açık silahlı işbirliği geliştiriyor. Bunu özellikle Karadeniz’de de yapmaya çalışıyor. Ajanslardan sızan sinyaller böyle. Elbette Moskova’nın bu gelişmelere ne yanıt vereceğini henüz kimse bilemiyor. Ama Putin ve çevresindeki hırsız oligarkların susmayacağı kesin. 

Ukrayna oligarklarının, tarihin en alçak hırsızlarının oluşturduğu bu ekonomik elitin, Ankara’ya tank motorlarının ötesinde önerilerle geldiği anlaşılıyor. Türkiye ile Ukrayna’nın çok yakın işbirliği NATO’nun işine gelir de, Moskova bu konuda sessiz sedasız bekler mi?

Özellikle Avusturya’nın silah teslimatını buza yatırdığından, Berlin’in de bu alanda pek hevesli görünmediğinden beri Ankara’nın gözü dışarıdaydı. Mart ayından bu yana yoğunlaştırılan Ukrayna oligarklarıyla ilişkiler, Kiev’in Türkiye’yi silahlandırma hesapları yaptığını ortaya çıkardı. Karadeniz’in iyice ısınacağı anlaşılıyor. Kiev ile Ankara arasında emperyalist odaklara bağımlılık ilişkisi açısından bir fark yok. Neden birbirlerine silah alıp vermesinler? 

Ukrayna Deniz Kuvvetleri Komutanı İgor Verenşenko başkanlığında bir heyetin nisan ayı sonunda Gölcük’te ve başka yerlerde incelemelerde bulunmasının bir anlamı olmalı. Tankların yanı sıra Türk savaş gemileri için de Ukrayna malı motorlar mı üretilecek yoksa? Odesa’da nisan ayı başında “Eurasia Partnership Maritime Interdiction Operations” başlığı altında iki ülke denizcileri bir araya gelmişler. Hava kuvvetlerinde de işbirliği olanakları konuşulmuş, ortak tatbikat bile yapılmış. Mart ayında Ukrayna Başbakanı Vladimir Groysman da Türkiye’deydi, malum. 

İşlenmeyen acı gerçek şu: Geçici bir “Memorandum of Understanding” imzalanmış. Türk Altay tanklarına 6TD-3 motorları satmak istiyormuş Ukrayna. Türkiye’nin Avusturya ile ortak bir motor geliştirme hesaplarına Viyana set çekmeye başlayınca Ankara yedek sunucu aramaya başlamış.  

Bunlar, Batı’nın alternatif haber sitelerine, sosyal ağlara sızan haberler arasında. Büyük bir tehlikenin adım adım kurgulandığına işaret ederek veriliyorlar tabii. İki çöküş halindeki ülkenin yoğun silahlanma içeren böyle bir işbirliği, bölgeye ek bir yangın bölgesi kurma hesaplarına karşılık gelir. Türk parlamentosunun ve medyasının -hele hele demokrat- muhalif gülleri hâlâ 2019 hesapları yapıyor. 

Özellikle silahlanma alanında bu iki taraflı ticari işbirliği hevesi sonuçsuz kalamaz. Ukrayna ile Türkiye arasındaki 2016 itibariyle 3,7 milyar dolar olan ticaret hacminin önümüzdeki beş yılda 20 milyar dolara çıkarılması için çalışıyormuş taraflar. Bunun, zaten imzalanmış olan serbest ticaret anlaşması çerçevesinde gelişeceği belirtiliyor. 

İslamcı Ankara, silah teknolojisindeki gedikleri böyle kapatabileceğini düşünüyor olmalı. Teknolojik uyumsuzlukları ve yeni diplomatik komplikasyonları düşünecek hali mi var adamların? Koltuktan düştükleri anda en iyimser hesapla sürgüne kapağı atabilecekler. Kaçırdıkları ve çaldıkları milyarları “sürgünde” yiyebileceklerine inananlar var aralarında. Her durumda, bu Anadolu’yu yangın yerine çevirmeye mecburlar. 

Sorun, böyle bağlantıların bölgenin altına yepyeni bir saatli bomba yerleştirmek olduğunu anlayacak bir muhalefetin olmaması. Var mı? Var aslında. Ama henüz gelişmeleri belirleyebilecek bir gücü ve bu rezil parlamento oyunuyla da bir bağı yok. İşçi sınıfı örgütlenirse bu sahne değişir. 

Ankara’daki muhalefet ise, doğrusu, Ukraynalı oligarkların tarih içindeki rollerinden daha az kirli değil. 

Uydu teknolojileri, savaş gemileri, navigasyon sistemleri, radarlar, motor teknolojileri, füzeler balistik füze sistemleri ve katı yakıtlı füzeler. uzun menzilli füzeler ve hatta Cruise-Missiles... Ukrayna ile Türkiye arasındaki masada bunlar var. 

Ana akım medya, artık ne demekse, bu haberleri ve muhtemel sonuçlarını ne Türkiye’de ne de “demokratik Avrupa ülkelerinde” büyük görecektir. Her birinin islamofaşist çetelerin ortaklarıyla birlikte yaratacağı büyük felakette bir çıkarı var. Demokrasi diye sokuşturulan ideolojilerin ve çetelerin neden olmasın?  

Hey gidu Karadenuz!