Hacıyatmazın son salınması

Seçim veya referandum, her neyse, gerçekleşmesi basit varsayımlara bağlı. Birincisi, oy verme güvenliği olacak. Kimse şu veya bu şekilde oy kullanmaya zorlanmayacak, oy kullandığı için suçlanmayacak, şiddete maruz kalmayacak. İkincisi, oy kullanmayı güvence altına alan tarafsız kurumlar olacak. Bağımsız mahkemeler, “yüksek” Yüksek Seçim Kurulu ve bağımsız basın sözünü ettiğimiz. Ve üçüncüsü, oy kullanma bittikten sonra taraflar ortaya çıkan sonuca rıza gösterecek.

Soralım o zaman: Oy güvenliği var mı? Yok. “Hayır” derseniz başınıza bir şey gelmeyeceğinden emin misiniz? Hayır. “Hayır” sonucu çıkarsa ülkeyi bu seçime zorlayanlar ihtiraslarından vazgeçip bir yana çekilecekler mi? Asla. O halde?

7 Haziran’dan sonra gördük; seçim, oy, parlamento sadece bir formaliteden ibaret. Aleyhlerine oluşan hiçbir sonucu kabul etmiyor iktidardakiler. Gerekirse ülkeyi iç savaş ateşinin içine atmaya hazır olduğunu beyan ediyor. Kaldı ki yüzlerce insan öldü 7 Haziran’la 1 Kasım arasında. Ne hesap veren var, ne hesap soran. Hal bu olunca seçimini katliamlarla yaptı ülke ve sorumlusunu yeniden iktidara getirdi.

Yani kaldırdılar seçimi, yerine reisin seçimini koydular. Başbakanı atayan o, bakanları atayan, azleden o. Yetmedi sarayında paralel hükümet kurdu. Kimi işaret ediyorsa o seçilmiş sayılıyor. Nihat Hatipoğlu’nu YÖK üyeliğine bile atadılar daha ne söyleyelim. Seçim olsa farklı mı olacak sanıyorsunuz? Bakın yargıya. Her yanı seçim ama hep AKP’nin kazandığı bir seçim bu. Bitirdiler nereye seçim soktularsa!

Şimdi yeniden bir oylamanın eşiğindeyiz. Reis padişah mı, yoksa kral mı olacak karar vereceğiz hep birlikte. Evet desek padişah, hayır desek bildiğin kral! Ohal sopası ülkenin tepesinde sallanıyor Demokles’in kılıcı gibi. İktidar olanın kaybetmesinin yasaklandığı bir seçimin arifesindeyiz yine.

***

AKP’nin seçim tarihini özetleyeyim. 15 yıl önce büyük bir ekonomik krizden sonra iktidar oldular. Halk ülkeyi krizden çıkaracak diye AKP’yi seçti, öyle dediler. Ülkeyi krizden çıkarmak için gelmelerinden 6 yıl sonra ülkeyi derin bir krizin içe ittiler ama halk gidip yine onları seçti.

Ülkeyi AB’ye sokma vaadiyle oy aldılar. Şimdi ülkeyi AB’den uzaklaştırdıkları için oyları artıyor.

İsrail’e kafa tutmuş pozunu aldıklarında oyları arttı. İsrail’e teslim olup kucağına oturunca da arttı.

Kürtlerle barışmaya karar verdikleri için Güneydoğu’da, bütün ülkede ve yavru vatan Kıbrıs’ta oyları arttı. Şimdi Kürtlerle savaşmaya karar verdikleri için oylarının arttığı iddia ediliyor ki, gerçek olsa kimse şaşırmaz.

Suriye sınırında Rus savaş uçağını vurdular, oyları arttı. Affedilmeleri için Putin’in ayaklarına kapandılar yine oyları arttı.

El Bab’a girdiler oyları arttı. El Bab’da mahsur kaldılar oyları arttı. Arkalarına bile bakmadan kaçsalar yine oyları artar.

Şam Emevi Camiinde namaz kılacağız dediler oyları arttı. Kılamayacakları anlaşıldı oyları arttı.

Esed’i devireceğiz dediler oylar fırladı. Esad’lı çözüme razıyız dediler yine…

Irak’a girdiler oylar yukarı doğru. Irak hükümeti arkadaşları Irak’tan kovdu, hareket hep aynı yönde.

Amerika’ya hotzot yaptılar arttı, aman dileyip başkanla bir telefon konuşması için takla attılar yine!

Sonuncu kriz Avrupa ülkeleriyle. Almanya, Avusturya, Hollanda ve Fransa daha düne kadar sınırsız destek verdikleri AKP iktidarının ülkede diktatörlük kurmaya niyetli olduğunu anladı. AKP’nin burnunu sürtüp duruyorlar şimdi. Bakanlarını Amsterdam önlerinden püskürttüler, reislerine ağır hakaretler ettiler. Bizim okuryazar tayfasının yazdıklarına bakılacak olursa AB burnunu sürttüğü için AKP’nin oyları artıyor. Emin olun can ciğer kuzu sarması olduklarında da artıyordu oy.

***

Oy dediğin denizanası gibidir, her şekli alır, her kaba sığar. Ota da boka da konar, kime gönül koyacağı hiç belli olmaz. Tutmaya çalışırsınız, parmaklarınızın arasından kayıp gider. Vıcık vıcıktır. Çağırırsınız gelmez, yaltaklanırsınız aldırmaz. Baksanıza CHP’nin haline. Ne yapsalar yaranamıyorlar. Bir ideolojiniz yoksa, sağlam duramıyorsanız olup biten karşısında, iktidarın anaforunda debelenip duruyorsanız oldum olası, oy niye sizin peşinize takılsın? Takılmaz, gider davulcunun kucağına atar kendini!

***

Ülke sermayesinin ve gericiliğin hacıyatmazıydı AKP. Sallansa da düşmeyeceğine inanılıyordu. Bu inanç Gezi’den sonra sarsıldı. Gözlerine o zaman oturmuş korku ayan beyan ortada. Ve hacıyatmaz kontrolden çıkmak üzere. Sağa sola devriliyor, yalpalıyor, düşüyor, dizlerinin üstünde sürünüp tekrar doğruluyor hâlâ, evet. Bu arada önüne çıkan ne varsa kırıp döküyor. Ohal çıkardılar tepkileri bastırmak için. Şimdi başkanlık diye tuhaf bir şeyin içine sürüklemeye çalışıyorlar ülkeyi. Ama görünen o ki hacı yattı yatacak…

Hokus fokus tamam da numaranın nasıl yapıldığı da kabak gibi ortada. Siyasal İslamcı küçük bir çekirdek, o çekirdek üzerinden ülkedeki gerici yobaz damarı kaşıma, kışkırtma ve İslamcısı, yobazı, yağmacısı toplanıp hep birlikte ülkenin kaynaklarının sınırsızca yağmalanması. Büyük bir düşkünler ordusu yarattılar, maaşa bağladılar. Onun üzerinde oturuyordu hacıyatmaz. Yağma tamamlandı, kaynak tükendi. Bu yöntemle ülkeyi yönetmek bundan böyle imkânsız.

Siyasal İslam harakiri yaptı, düştüğü yerde kıvranıp duruyor. Gerici yobaz damarı kışkırtarak gelebileceği yer ortada. Ülkenin yarısını zehirlediler ama işte o kadar. Yağmanın sonuna geldik. Son numaraları ülkede satmadıkları, satamadıkları ne varsa varlık fonu torbasına doldurup yüklenmek. Rehin vermişler gelen haberlere göre. Bütün mesele bir ay daha ayakta kalmak, Nisan’a çıktılar çıktılar. Çıkamadılar, yandı gülüm keten helva.

***

Portakal suyu sıkarak, bayrak sallayarak oyları artar mı bilmem. Ama zamanlarının azaldığı kuşku götürmez. Öyle bir şeydir ki tarih, biletinizi kesmişse oya kalmaz işiniz. Zembereği aleyhinize işler, oylarınızı da alıp gidersiniz…

Seçim yapacaklarmış…

Kaldırdınız seçimi. Tarihe kaldı işiniz!