Yıkın yok edin…

- Zor tutuyorum kendimi öfkeden tüm bedenim titriyor. Gözümün önünde bir kültürel miras yıkılıyor. Koca kentten, 80 milyonluk ülkeden ses çıkmıyor. Alkışları boğuyor bir kara akıl, sevinçleri eziyor, oyun repliklerini çiğniyor, operanın, balenin, notaların üstünde tepiniyor.

Milyarlarca anıya küfrediyor.

- Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde de aynı şeyi yapmıştı.

- O zamanlarda da günlerce direndik. Söylenmedik söz bırakmadık. Bir takım yandaşlığın utanmazlığına kurban edildi Muhsin Ertuğrul Sahnesi. İlk gün iş makineleri geldiğinde oradaydım. Bedri Baykam ile birlikte Muhsin Ertuğrul’un odasından izledik katliamı. O gün de böyle olmuştum. Bedri hem kendini hem beni durdurmasaydı üstlerine yürüyecektik yıkım ekibinin.

Bu tür durumlarda Don Kişot gibi hissediyor insan kendini, yel değirmenlerine karşı sis perdesinin içinden bağırıyorsun.

Üstün başın öfke.

Evleri başlarına yıkılan insanlık düşüyor gözbebeklerinin orta yerine ve yanıyor yüreğin.

- Yıktılar, yerine betondan işlevsiz bir salon kondurdular, altına da plastikten konferans şeysi.

- İntikam duygusunun böylesini insanlık Hitler Almanyası'nda yaşadı.

Kendinden önce ne varsa yıkan, yakan, yok eden. Ülkenin tarihini, kültürel varlıklarını hiçe sayan; yazarlarına, sanatçılarına, aydınlarına, akademisyenlerine kin duyan, kitapları yasaklayan meydanlarda yakan, gazetecileri tutuklayan, kendisi gibi düşünmeyen kim varsa yok etmek isteyen, halkları, insanlığı ayrıştırıp düşman ilan eden ve bunu salyalar saçarak kusan, savaş tacirliğinden beslenen iğrenç bir dönem.

- Bir daha geri gelmez, insanlık bu aşağılık dönemden ders alır deniyordu.

- Onun adı insanlık. Tapınan, erdemini, vicdanını, onurunu, şerefini, haysiyetini ayaklar altına aldırmayan insanlık.

Din ile siyaseti ayrıştıran, çağdaşlıktan, uygarlıktan, sanattan ve hayattan beslenen, ülkenin talanına, söylenen yalana karşı diklenen, şiir gibi yaşamak için çabalayan insanlık.

- Sorun bizlerde ağabey anlatamıyoruz.

- Daha ne anlatacağız, meydanın orta yerinde ateşe mi verelim bedenlerimizi!

Dağlar, ovalar, nehirler, dereler, ormanlar, yaylalar, tüm kültürel doku bitiriliyor görmüyorlar mı?

- Büyükçe bir çoğunluğu bakarkör durumundalar ve sağır.

- TBMM başkanının kadın ve sanat ve Atatürk düşmanlığı ortalığa saçıldı, o cepheden tek ses yok.

Sesi çıkanları bastırmak içinse “çatlasanız da patlasanız da” diye nutuk dinledik, yine ses eden olmadı.

- Olmaz, olmayacak. Hep o konuşacak onlar susacak. Başka türlü tapınmayı büyütemezler.

- Yalana ortak oluyorlar.

- Ne yalanı sefahat sürüyorlar. Biri konuşuyor tümü kazanıyor. İşsizler, açlar, kimsesizler, her tür mağdurlar hatta cezaevlerindeki 703 bebek onların umurunda değil.

- Bu nasıl vicdan ağabey, nutkum tutuluyor.

- Vicdan dediğin insan olana özgüdür, yüreğin ağladığında yaşarsın.

[email protected]