Özgecan

Gericilik insanlık dışı cinayetten nemalanmak için bin takla atılıyor.

Geçtiğimiz Pazar günü Davutoğlu’nun Antalya AKP Kadın Kolları toplantısında yaptığı konuşma ve RTE’nin mahdumlarının Mersin’e gidip aileyi ziyaretleri buna en iyi örnektir.

İdam talepleri ise, cinayeti karartmak için sıkılan palavradır.

Asıl niyet Fatma Şahin, Mersin’den kovulan bakan Ayşenur İslam ve Diyanet İşleri Başkanı durumundaki zatın ve ağabeylerinin söylediklerinde gizledir.

Bu yüzden fazla değil bir ay sonra bu vahşet unutturulacaktır.

TUİK verilerine göre son 13 yılda tecavüzden yargılanıp ceza alanlar: 241 polis, 91 Asker, 17 özel tim, 15 Korucu, 45 gardiyan.

Tamamı ‘dini bütün Müslüman.’

Bunlar bilenenler, peki biz bu olayları anımsıyor muyuz, bu soysuzlar cezalarını çekiyorlar mı yoksa aramızda mı dolaşıyorlar?

Bilmiyoruz, unutturuldular, tıpkı yüzlerce kadın cinayetlerinin katilleri gibi.

Yakında sosyal medya alanında süren kampanyalar durur, hamaset dolu nutuklar susar sonra bir sabah uyandığınızda canilerin arkasında duran aklı çürükleri ekranlarda boy gösterirken görürsünüz.

Cinayet sevici soytarılıklar, bu konuda tuhaflıklar kusan hacılar-hocalar-mollalar ödüllendirilir.

Çokça örnekleme ile zamanınızı almayayım, 2 Temmuz 93’te Sivas’ta canlarımızı ateşe atan canilere avukatlık yapanlar bu ülkenin parlamentosuna milletvekili olarak getirildiler.

Biliyoruz bu ülke onlarca katliamın yaşandığı bir ülkedir ve karartılmış cinayetler zenginidir!

Bombalanan, kurşunlanan, yakılan insanlarımız var.

Kaçının katili ele geçmiş, kaçı hak ettiği cezayı almıştır?

Hep adalet peşinde koşuldu, kapı kapı hukuk arandı, ‘hesap sorulsun’ dendi, sonuçları ortada, hiçbir cinayetin sanığı hak ettiği cezayı almamıştır.

‘Vicdanlarımızda mahkûm edilmiştir’ gibi süslü bir laf ile yıllardır avutuluyoruz.

Adaletin ayakaltındaki çamur olduğu bir ülkede bırakın suçluların ele geçirilmelerini adil biçimde yargılanmalarını beklemek beyhudedir.

Özgecan için, “katiller en ağır biçimde cezalandırılacaktır” diyen Adalet bakanına güven sıfırdır.

Toplumun büyükçe çoğunluğu, bu katilleri cezaevlerindeki mahkûmların ‘halledeceğini’ düşünüyor.

Suçlunun cezasını suçluların vermesinden medet ummak!

Böyle olunca, derin bir ‘ohhh’ çekip rahatlayacak milyonlarca insan var.

Acılar içinde, çaresizliklere tutunarak yaşıyoruz.

Ellerimize kan bulaşıyor, görmüyoruz.

Aklı esir alınanların tapınmaları esareti çoğaltıyor, hızlıca tükeniyoruz.

Özgecan’nın cenaze töreninde, erdemli kadınların imamın dayatmalara karşı diklenerek tabutu omuzlayıp, “istemiyoruz, yeni bir erkek eli değmesin” diye haykırmaları ise utancımı çoğaltıyor.

Biliyorum bu utancı, koca bir öfke yığını halinde çoğaltıp, din bezirgânlarının ve haramilerin kurduğu saltanatın üstüne atma isteği olanlar kazanacak, yoksa kaybedeceğiz.

[email protected]