Müsamere…

- İşin suyu çıktı denir ya işte tam da o durum. Artık hiçbir anlamıyla bu ülkede hukuk adalet kavramlarından söz etmenin bir karşılığı yok.

- Seçimler yapılalı 15 gün oldu ağabey, İstanbul’u vermemek için yapılanlar tüm insanlığın gözleri önünde yaşanıyor. Oy vermemiş sıradan yurttaşların bir bölümü bile “bunun adı hak gaspıdır” diyorlar. Dünyanın birçok ülkesinden sesler yükseliyor, umursayan yok.

- Daha önce söylemiştim, İstanbul kara kutudur, teslim ederse 25 yıldır yaşanan ne varsa ortalığa saçılır ve bu büyük bir çözülmenin nedeni olur. Parti darmadağın olur, yetmez menfaat ortaklıklarının ana kaynağı lağım kurutulursa binlerce hazır yiyici asalak, ihaleleri kapan keneleşmiş şirketler, adına medya grupları denen tetikçilik biter. Bu büyük bir çetenin kolunun kanadının kırılması demek.

- Duyuyoruz bir yandan belgeler boşaltılıyor, veriler siliniyor, bankamatik hesapları kapatılıyor deniyor.

- Yalnızca deniyor bu savlar, görsellerle paylaşılıyor ama harekete geçen bir savcı, emniyet filan var mı?

- Yok.

- Olmaz, olmayacaktır kendi beynine kurşun sıkar mı sistem?

- Ben en çok Egemen Bağış denen zatın pisliğinin ortaya saçılmasına güldüm. “13 yıldır kullandığı araç belediyenin kirasını ödediği araç, şoförünün maaşını belediye veriyor” diye haber yapıldı. Beyimizin sesi çıkmadı.

- Bu söylendi, yazıldı, dava konusu eden biri oldu mu, hayır. Gerçi etse ne olacak, hangi mahkeme bunu dava olarak kabul edip dosyayı önüne koyup beyimizi huzura çağıracak ki?

- İyi ama iddia ağır, adam bu ülkede bakanlık yapmış.

- Daha ağırlarını yaşadık. Kasalar, kutular, para sayma makineleri, tuvaletlerde, yatak odalarında paracıklar gördük, ne oldu?

- Darbeymiş o, paracıklarını faizleri ile geri aldılar.

- Diyorum ki o günlerden bu günlere uzanan bir senaryo yazılmalı, maliyeti ağır bir yapım olur ama inan kapalı gişe oynar, oyunu yapılsa da aynı şey olur. Bu ülke düşürüldüğü duruma hem güler hem ağlar, hem belki aklı açılır başka şeyler yapar, mesela örgütlenir, fena mı?

- Evet, ülkenin nereden nereye savrulduğunun tüm belgeleri ortada. Cemaatler, tarikatlar, adaletsizlik, hukukun katli, çevre-doğa-kadın-çocuk-hayvan cinayetleri hepsi belgeli. Hele ülkenin özelleştirme adıyla, mal varlıklarının nasıl iç edildiği bahsi resmi evrak olarak arşivlerde duruyor olmalı.

- Bu film ya da oyun olmaktan öte, arkası yarın gibi hiç bitmek bilmeyen bir dizi olur ağabey.

- Nasıl biter işin sonu bilinmez.

- Bitmez henüz yaşanıyor, yaşanacak. Seçimler yoluyla hiç bitmez. Bunun için akıl gerek. Talancıdan, yalancıdan, din simsarlığından hesap soracak bir akıl.

- Muhalefetin adalet arayışı da hazin ağabey, insanlar canlarını siper ederek oy torbalarının üstünde nöbet tutuyorlar. Hırsızın ortalarda çeteler halinde dolaştığını bile bile yapıyorlar bunu ve yalnızca adalet istiyorlar. Vekiller, yurttaşlar dünyanın gündeminde. Bu erdemli davranışı bile karalıyor faşist akıllar, menfaat peşinde seyirten sürüler kin kusuyorlar. Ne olacak bu böyle, nereye kadar?

- İzliyoruz, kahramanları bütün bir ülke olan müsamere sürüyor, hepimiz içindeyiz, herkes kendine düşen rolü oynuyor ve galiba daha yeni başladı, nerede biteceğini ise şimdiden kestirmek olası değil. Ancak tek gerçek var ki bu böyle gelmiş böyle gitmez.

[email protected]