Maraş Dedikleri Bin Bir Can…

A. Taner Kışlalı kültür bakanıydı. Ben, aynı bakanlıkta Milli Folklor Araştırma Dairesi'nde "Köy Seyirlik Oyunları Araştırmacısı" olarak çalışıyor, bir yandan da Ankara Halk Tiyatrosu'nda oyunculuk yapıyordum.

Yıl 1978 12. ay, 21. gün.

Maraş'tan ilk kara haber düştüğünde, bakanlığın yemekhanesinde masanın üstüne çıkarak, yaptığım konuşmayı bugün gibi anımsıyorum:

"Maraş'ı kana bulayan faşist katillerden hesap soralım."

O geceyi, Çankaya karakolunda geçirdim.

21 Aralık 1978 günü başlayan ve 27 Aralık günü akşamına kadar süren, tarihimizin en büyük insanlık katliamlarından birinde, yüzlerce can yitirdik.

Resmi rakamlara göre tam 121 can yaşlı, genç, çocuk demeden Alevi ve solcular satırlarla biçilip, ateşe verildiler.

Sol ve sosyalist basın, katliam rakamlarının daha fazla olduğunu iddia ettiler.

Tanıklar ortaya çıktı mahkemeler kabul etmedi. Dosyalar kapandı. Devlet kendi durumunu gizledi.

Annelerin karnındaki bebeklere, kurşunlar sıkıldı.

Sonra, alanlar ve meydanlar dolusu hep bir ağızdan lanetledik faşizmi.

Ama, toplumsal geleceğimizi, birlikte yaşama aklımızı ellerimizden çalmaya niyetli olanların, yanına kar kaldı Maraş.

Ardından onlarca provokasyon üretildi.

Bugünlerde hükümetin, "demokratikleşme" adı altında ortalarda dolaştırdığı önermelerden, daha şimdiden pis kokular yayılıyor.

Açıkça, Alevi canların üstünde yeni oyunlar oynama hazırlığı yapılıyor.

Alanlardan, meydanlardan yükselen ortak sese ise kulaklar tıkanıp, birkaç aklı gerinin söyledikleri yapılmaya çalışılıyor.

Maraş Katliamı'nın üstünden, tam otuz koca yıl geçti.

Katiller halen aramızda yaşıyorlar ve benim canım acıyor.

"Katliamın gizli arşivleri" mutlak açılmalıdır.

Suçlular ve suça azmettiren siyasiler, bağımsız yargının karşına çıkarılmalıdırlar.

Aleviler üstünden yapılan sinsi pazarlıklara, bir an önce son verilmelidir.

Maraş dedikleri, bin bir candır. Unutmadık.

[email protected]