Hayır Unutmadım, Unutmayacağım…

Elli beş yaşındayım.

Henüz algılamalarım açık, belleğimin silinip yok edilmesine izin vermeyeceğim.

Hayır, bu onursuzluğu kabullenmeyeceğim.

Katil'e katil demeyi bir insanlık görevi olarak biliyorum ve öyle de yaşayacağım.

Bütün bir ülke olarak, bu duygu ile hesaplaşmadığımız sürece, katillerimizle birlikte yaşamayı sürdürerek, çocuklarımızın bile geleceğini kararttığımızı anlayana dek inadımı sürdüreceğim.

Eli kanlı katillerin baş tacı edildiği bir ülkede eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik yan yana yaşabilir mi?

Susmak, cinayet çetelerini de aklamak değil midir?

Tanığı olduğumuz tüm cinayetlerin ortaya çıkması için bizde saklı kalan, hiç bir an, hiç bir sözcük olmamalıdır.

12 Mart ve 12 Eylül faşizmi'nin üstünü örttüğü tüm cinayetlerin tanıklarının büyükçe çoğunluğu hayattalar.

Şimdi, tarihe tanıklık etme vaktidir.

Yoksa, onuru ile mücadele etmiş namuslu, yiğit insanların katilleri "Komünist öldürmek bir insanlık göreviydi" deyip, reislerini tanrı mertebesine ulaştırmak için, dişlerini göstermeye devam ediyorlar.

Suskunluğumuzdan aldıkları sinsi cesaretle bunu sürdürerek, yeni düzmece kahramanlık öyküleri kurup, akıl karıştırmak için her tür kirli bilgiyi kullanıyorlar.

Susmamalıyız.

Bildiklerimizi haykırmak için ortaklaşmalıyız.

Siz 16 Mart'ın tanıkları, Bahçelievler katliamı'nın tanıkları, Maraş'ın tanıkları, Çorum ve Yozgat'ın tanıkları, 1 Mayıs 1977' nin tanıkları, Sivas 93'ün tanıkları yeniden ve inatla ortaya çıkmalısınız.

Faşist katillerin işledikleri tüm siyasal cinayetlerin tanıkları, susmamalısınız!

Katile, katil demenin suç sayılmayacağı bir ülke istiyorsak, bunu yapmalıyız.

Bu Ülkenin gerçek sahiplerinin kim olduğunun bir kez daha anlaşılması gerektiği açıktır.

Üstümüzdeki kara örtüyü kaldırmalıyız.

Faşizm ile uzlaşmaya davet eden, "geçmişi unutun, geleceğe bakın" diyen tutumun aslında kimlerin çıkarına olduğu da açıktır.

Bin kez söyledim, bir kez daha yinelemek istiyorum.

Bu ülkenin namuslu insanları, sosyalistleri, işçileri, emekçileri, devrimcileri eğer 12 mart faşizmi ile siyasal hesaplaşmayı becerebilseydik, ne 12 Eylül faşizmini nede ardından gelen kıyımları, cinayetleri, toplumsal katliamları yaşardık.

Hiçbir şey için geç kalınmış değildir.

Kirlenmeden ve çürümeden arınmanın başkaca yolları da vardır, olmalıdır.

Liboşların, döneklerin, işbirlikçi hainlerin de halka hesap vermek zorunda kalacağı yeni bir süreç mutlak başlatılmalıdır.

Gazete sütunlarından, TV ekranlarından emekçi halka ve onların toplumsal duyarlılıklarına saldıran bu sinsi zavallılık, mutlak püskürtülmelidir.

Ben, katilleriyle birlikte yaşayan bir ülkenin yurttaşı olmayı, onuruma yapılmış en büyük saldırı olarak algılıyorum.

Hayır unutmadım, unutmayacağım.

Faşizmin katlettiği hiçbir kardeşimi de asla unutturmayacağım.

[email protected].