Haydi yapabiliriz…

Seçim startı verildi ya birileri Yunanistan meydanlarından esen rüzgârın gazıyla bol keseden savurmaya başladı.

Kendilerini Yunan solu ile kıyaslayanlardan, ‘bizim politikalarımızı savunuyor’ diye açıklamalar yapan AKP cehaletine kadar, ipe sapa gelmez bin kelam.

Komşunun sosyalistlerini, komünistlerini gökten zembille gelmişler gibi tanımlayan ‘gazeteci’ ön adlı bir sürü cahil, televizyon ekranlarının yıldızları durumundalar.

Bu sıradanlığa meydan bırakmak benim tuhafıma gidiyor!

Yunanistan üstünden ülke soluna, sosyalistlerine küfür düzeyinde hakaretler yağdıranlara neden hadleri bildirilmez?

Gazetelerinin köşelerinden, radyolarından, televizyonlarından ülke sosyalistlerine-devrimcilerine “bizimkiler beceriksiz aptallar” diye hakaretler yağdırıyorlar.

‘Bizde yapabiliriz’ diye birilerinin ortaya çıkmaması ise memleketimizin durumunu iyi okumuş olmalarının işareti olsa gerek!

Öyle ya, orası 10 milyonluk Yunanistan burası 77 milyonluk bir keşmekeş.

Sen 17 milyonluk İstanbul’unda eylem çağrısı yaptığında 5 bin kişiyi toparlarsan bayram ediyorsun, 10 milyonluk kapı komşunda her eylem yüz binlerle anılıyor.

Onlar sokakları, meydanları; AB’ye, faşizme, sağcı madrabazlara, talancılara, yalancılara dar ediyorlar, gençlik halk el ele, sen yatıp kalkıp Haziran Direnişi ile avunuyorsun.

Her şeyleri iç edilse de, adalet ve hukukun adil işlemesi için top yekûn ısrarcı oluyorlar.

Birinin canı yansa bini sokağa dökülüyor.

Yoksulları onurlu, göçmenleri yurttaş, farklılıkları zenginlik.

Çünkü cahil değiller!

Dünya da olup bitenleri, hangi kıskacın içine sıkıştırıldıklarını biliyorlar.

Günlük okunan gazete oranı, ülkenin kitap tüketme ve kültürel miraslara saygı yüzdesi senin aklını durdurur.

Senin 77 milyonluk ülkendeki tiyatro, opera, bale, senfoni, sergi salonların kadar salonları var.

Yoksulluk ve işsizliğe karşın kütüphaneler ve tüm sanat mekânları dolu.

Sen sanatçına yapılan düşmanlığa ve sanat alanlarına faşist dayatmalara tıss bile diyemezken, orada sanatçılar komünist ve sosyalist partilerde örgütlü.

Şimdi sırada İspanya var.

Yatıp kalkıp orada olup biten sokak hareketlerini konuşmaya başlarsınız.

Hiçbirinizin aklına, demokrasi denen kültürün asıl kaynağının sanatın bağrı olduğu gelmez.

Daha dün Madrid meydanını dolduran yüz binlerin haykırdığı Vamos Podemos’un (Haydi Yapabiliriz) Neruda’nın bir dizesi olduğunu da bilmezsiniz.

Tıpkı alanlarda 1 Mayıs Marşı diye söylediğiniz şarkının bir oyun müziği olduğunu bilmediğiniz gibi.

Ne demeli garipsiniz, ya da Yunus’un dediği gibi ‘bi çare’!

Hayır, bir de içimizden birilerimiz çıkıp, “Bizde pişsin tüm dünyaya düşsün” demiyor mu, alıyor beni bir hüzün.

Hanımlar beyler,

Ben babamın söylediği son sözlerdeyim.

“Daha yolun başındayız debelenmeye devam.”

[email protected]