Haramiler Sofrası

Geçen hafta 'Hani neredeyse, Çankaya kapısı 'ziyaret kapısı' haline dönüşecek' demiştik .

Anlaşılan o ki, 'ziyaret' kapıları ikilenecek!

Oyuncu Güven Kıraç Televizyon ekranlarından "29 Ocak günü sayın Kültür Bakanı bizleri makamında ağırlayacak. Tiyatrocular ve televizyonlara iş yapan arkadaşlar bu çağrım sizedir, buyurun beraber gidelim" diye, açıklamada bulundu.

Ben yine şaşakaldım!

'AKP, popüler bir ağız bulmuş, onun aracılığı ile bir çağrı yaptırıyor', diye düşündüm.

Sonra, küçük bir araştırma yapmam gerektiğini anladım.

"Acaba Tiyatro ve Sinema alanında örgütlenmiş Sendika, Dernek, Vakıf ve Birlikler'in bu çağrıdan haberleri var mıydı?"

Hayır yoktu.

Ne SİNE-SEN, ÇASOD, SODER, YÖN-DER, KÜLTÜR SANAT-SEN' in, ne TOBAV, TOMEB' in böyle bir çağrıdan haberleri yoktu.

ÖZERK SANAT KONSEYİ bünyesinde 76 örgüt temsilcisi barındıran bir yapılaşmadır ama, onun da haberi yoktu.

Peki, sanat alanlarının örgütlerinden habersiz, çözüm üretmek olası mıdır?

Elbette değildir.

İşte, AKP' nin yapmak istediği tam da budur.

Alanda örgütlenmiş yapılaşmaların içinde, yarılma oluşturmak için bu örgütlerin dışında kalan kişi ve gruplarla, ' sıkı iş birliği oluşturarak, makyaj yenilemesi' yapmak.

Oysa çözüm, örgütlerin taleplerin de yatmaktadır.

Bu gün, alandaki örgütlerin istekleri, aslında ortaklaşmış ve tek ses haline dönüşmüştür.

AKP bu sese başından beri, kulak tıkamıştır.

Bu gün, Dünya'nın çok az ülkesinde görülen hak gaspları yaşıyoruz.

Bin kez bağırdık.

Demeçler verdik, bildiriler yayımladık, Anayasa için taslak kanun metinleri ve düzenlemeleri önerdik, toplantılar, konferanslar gerçekleştirdik, mitingler, yürüyüşler yaptık.

Tüm önermelerimiz, istemlerimiz görmezlikten gelindi.

İçimizden insan devşirip, kurumlarının başlarına "Kazmacıbaşı" ve "Sansürcü" yaptılar.

Toplantılara katılan arkadaşlarımızın bir çoğu, "dikkatli olmaya davet" edildiler.

Ankara da D.T de, İstanbul da Şehir Tiyatroları'nda, meslektaşlarımız hakkında soruşturmalar açıldı.

Bir dönem önce yaşananlara, 'ses çıkaranlar' ın sesleri kısıldı.

Ses kısmayı AKP li ilçe Belediyeleri'nin fonları ile, tüm alana yaymaya çalışıyorlar.

Şimdi de 2010 arpalığını bir kalkan olarak kullanarak, yeni yarılmaların hesaplarını yapmaktadırlar.

İstanbul'un orta yerinde, bir haramiler sofrası kuruldu.

Kentsel dönüşüm ve 2010, bir grup kara akıllının güdümündedir.

Bir yandan da, gerici medyadaki kalemşorları aracılığı ile, meslektaşlarımıza çirkin saldırılar düzenliyorlar.

AKM ve Harbiye Muhsin Ertuğrul eylemlikleri'nde, Orhan Kurtuldu ve beni, "bozguncu başları" diye sunan Samanyolu TV'den sonra, Aykut Işıklar diye bir aymaz Nedim Saban'a karşı, ırkçı bir tertip içine girmiştir.

Yıllardır gezindiği, magazin çöplüğünde, 'tuvalet kağıdı' durumuna gelmiş bir zavallıdan başkaca ne beklenebilir?

Nedim Saban, bir tiyatro yaratıcısıdır ve tüm koşullara karşın üretmek için özel çabalar harcayan dostlarımızdan biridir.

Bu kokuşmuş kapitalizmin pis oyunlarına karşı direnerek, 'ayakta durmaya çabalamak' ne zaman suç oldu?

Utanmazca dile getirdiği ayrımcılık ise, çağın kafatasçılığına yeni bir örnektir.

Bir kez daha yineleyelim.

Sözcüklerimizi ortaklaştırdığımız, hiç bir arkadaşımız yalnız değildir.

Hele, küfürler savuran ırkçılara ve gericilere karşı, hiç susmadık.

Buradan tüm sanat alanları için, yeni bir çağrı yapmak istiyorum.

Gelin, 2009 27 Mart Dünya Tiyatro günün de, AKM' nin önüne sahnemizi kurup, sözlerimizi yeniden ortaklaştıralım.

Dans ile, Sokak Oyunları ile, Şarkılar, Şiirler ile yeniden sesimizi duyuralım.

Dünyalı meslektaşlarımıza, sanat alanlarındaki tüm örgütlerimizin sözcülerine 'söz hakkı' verelim.

AKP'nin, sanat alanlarında yaptıklarını tüm Dünya insanlığı ile paylaşalım.

Yokluğa, yoksulluğa, yolsuzluğa, işsizliğe, eşitsizliğe, hukuksuzluğa karşı seslerimizi yükseltelim.

Ezilen emekçi halkın ve yurtseverlerin seslerine seslerimizi katalım.

Gelin, yaşatılan karanlığın içinden çıkmanın, yeni bir adımını atalım.

[email protected].