Velilere çağrı

Adına 4+4+4 denilen eğitim sistemini dayatmayla geçirmişlerdi bir yıl önce. Sistem ilk defa bu yıl uygulandı ve bir eğitim öğretim yılı böylece kapandı. Eğitime ilişkin bilimsel verilerin karşısında olan ve baştan çökmeye mahkum olan bu sistemin uygulanması sonucunda ortaya çıkan yaralar, şimdi kimi Bakanlık yetkililerince de dile getiriliyor.

Başta İstanbul olmak üzere il milli eğitim müdürlüklerinden MEB’e iletilen raporlar, özellikle 5,5 yaşından itibaren zorla ilkokullara kaydedilen çocukların yaşadıkları önemli sorunlara işaret ediyor. Bazı çocukların bir yıl sonunda henüz okumayı sökemediği, 40 dakikalık ders sürelerine uyum sağlayamadığı ve çocuklarda dinleme bozukluğu, dikkatsizlik gibi olumsuzlukların ortaya çıktığı ifade ediliyor. Kalabalık sınıflar, okullarda bulunan her boşluğun sınıfa dönüştürülmesi, sınıfların, sıraların çocukların özelliklerine uygun olmaması, küçük yaşta öğrencilerin fiziksel ihtiyaçlarını dahi giderememesi... Listeyi uzatmak mümkün. Bunlar, bizzat Başbakan tarafından dile getirilmiş “dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz” ifadelerinin ardından uygulamaya sokulan 4+4+4 adlı eğitim sisteminin sadece 60-72 aylık çocukları ilgilendiren kısmı. Bakanlık’a giden raporlara yansımayan başka birçok sorun daha var.

Adına seçmeli denilen ama pratikte birçok okulda zorunlu olarak öğrencilere dayatılan din temelli dersler, imam hatiplere dönüştürülen okullar nedeniyle mağdur edilen çocuklar ve veliler bu raporlara pek yansımadı örneğin. Bunlara bir de 4+4+4 sisteminden alınan cesaretle okullarda kılık kıyafet serbestliği adı altında hayata geçirilen uygulamayı, okullarda mescit gibi ibadet yerleri açılması noktasındaki girişimleri de düşündüğümüzde bugün uygulanan eğitim sisteminin eğitimde bilimselliğin ve laikliğin okulların tamamen dışına itilmesinde oldukça yol alındığınu söylemek mümkün.

Bir taraftan sorunlar MEB’e bizzat kendi bürokratları tarafından da iletilirken, diğer taraftan 4+4+4’ün mimarlarından biri olan ve sonrasında Bakanlık görevine getirilen Nabi Avcı, halen “Önümüzdeki yıl 2013-2014 eğitim öğretim yılı ve sonrası bu düzenleme olumlu sonuçlarını daha fazla vermeye başlayacak” diyebiliyor. Ya da Bakanlık sitesinden yapılan basın açıklamasında “gerek nicel gerekse nitel göstergeler açısından büyük başarılar sağlanmıştır” denebiliyor. Yine açıklamada Bakanlık, sistemin TBMM’de geçirilmesinden bu yana yasaya karşı tepkilerini çeşitli şekillerde dile getiren bilim insanlarına, sendikalara ve yurttaşlara adeta meydan okuyarak şu ifadeleri kullanıyor: “(...) 4+4+4 eğitim sistemi ile 60-66 aylık öğrencilerin okula devamlılığının sağlanmasına yönelik uygulama, bundan sonraki eğitim öğretim dönemlerinde de aynı kararlılıkla sürdürülecek olup, Bakanlığımızın gündeminde söz konusu sistemden uzaklaşma veya geriye dönüş anlamına gelebilecek bir çalışma veya düzenleme bulunmamaktadır.”

Haziran Direnişi ile halk ayağa kalkar ve AKP iktidarı adım adım çöküşe doğru giderken, toplumsal muhalefetin örgütlü bir şekilde karşı koyması gereken en güncel başlıklardan biri de bu gerici ve piyasacı eğitim sistemi. Bakanlık önümüzdeki yıl için birçok okulun dönüşümüne karar vermiş durumda. Öğrenciler okullarından koparılacaklar, hem onlar hem de velileri mağdur edilecekler. Geçtiğimiz yıl açılan bini aşkın imam hatip ortaokuluna bu yıl yenilerini de ekleyecekler. Sözde seçmeli din temelli dersleri zorunlu olarak 11-12 yaşlarındaki çocuklara dayatacaklar, çocuklarımıza yönelik ayrımcı uygulamaların daha da yaygınlaşmasının önünü açacaklar. Çocuklarımız yine eğitim bilimsel verilere aykırı olmasına rağmen, 72 ayın altındayken zorla ilkokula kaydedilecekler.

Haziran Direnişi’ne katılan milyonlarca insanın tepkilerinin yükselmesinde en önemli etkenlerden biri de AKP iktidarının aydınlanmaya dönük saldırganlığı ve laikliğin tüm yaşam alanlarından silinmesi yönündeki çabaları oldu. Aydınlanma değerlerine sahip çıkmak, laikliği savunmak için, 4+4+4’e boyun eğmeyerek, bu eğitim sisteminin karşısına, şimdi daha güçlü bir şekilde dikilme zamanı.