Van depremi ve çocuklar

Gündem Çocuk Derneği, “Van-Erciş Depreminin İkinci Yılında Durum Değerlendirme Raporu” başlıklı bir çalışma yayımladı. Rapor, 23 Ekim ve 9 Kasım 2011’de yaşanan depremlerin üzerinden iki yıl geçmişken bölgede özellikle depremzede çocukların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek mevcut durumu ortaya koyuyor. Raporda her sayfanın başına bir not olarak tutturulan “Depremden çok politikalar mağdur etti” sözleri, doğal felaketten sonra AKP ile gelen siyasi felaketin başta çocuklar olmak üzere depremzede yurttaşların üzerine nasıl bir karanlık olarak çöktüğünü de özetliyor.
Yerim sınırlı, derneğin internet sitesinden raporun tamamını okumanızı tavsiye ederim. Başbakan kadınlardan istediği çocuk sayısını kademeli bir şekilde artırırken, AKP’nin çocuklarımızın bugününü ve geleceğini nasıl çaldığını, Erdoğan başta olmak üzere AKP heyeti Van’dan henüz ayrılmışken kimi notlarla paylaşmak istiyorum.

Raporun “Geçici ve Kalıcı Barınma Koşullarına Dair Durum” başlıklı ilk bölümünde, özellikle halen yaklaşık 250 ailenin yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları konteynır kentlerde yaşantılara ait aktarılanlar, açıkça bu insanların bu ülkenin yurttaşı gibi görülmediğini ortaya koyuyor. Başka imkanları olmadığı için konteynırlarda yaşamaya devam eden bu yurttaşlar konteynerlerden çıkarılmak istenirken, Valilik bunu dayatmak için bir süre önce elektriği ve suyu kesmiş, çocukların ders çalışmak için tek olanakları olan etüt salonu, kütüphane gibi sosyal alanları da kapatmış. Aileler açlık grevi ile sorunlarını gündeme getirmeye çalışıyorlar. Erdoğan geçtiğimiz günlerde Van’a gittiğinde, ortalıkta görünmesinler, eylem yapmasınlar diye de konteyner kentlerin içinde polis kuşatması altında bekletilmişler.

Çocukların raporda yer verilen ifadeleri çok sarsıcı ve yoruma yer bırakmıyor. Deprem felaketinden sonra çocuklar AKP felaketiyle daha çabuk büyümüşler gibi hissettiriyor insana, öfkeyle okunan bu satırlar. Elektrik, su olmadığı için, banyo yapamayan, düzgün beslenemeyen, ısınamayan, sağlıksız koşullarda oyun oynayan, enfeksiyonlarla yaşam mücadelesi veren çocuklar. Eğitimleri mi? Sizce mümkün mü? Abartı değil, mum ışığı ile ders çalışıp, bir okul bulabildiyse, servis olmadığı için her gün saatlerce yürüyerek gitmeye çalışan çocuklar. Bunların yanında, deprem sonrasında yaşadıkları psikosomatik sorunlar, uyku bozuklukları ve altını ıslatma problemleri ve daha nicesi.

Rapordan alıntılıyorum, çocuklar anlatsın eğitim durumlarını da:

“Çantam yok. Çalışacak ortam yok. Çalışamıyorum. Sınavlar yaklaştı. Evleri olanların notları iyi benim kötü. Bu yüzden ağladım.” (Buse, 12 yaşında)
“Her çocuk gibi biz de okumak istiyoruz. Parkımız vardı ama 2 aydır kaldırdılar. Lütfen bize acısınlar. Biz bir yuva istiyoruz.” (Büşra Ç., 11 yaşında)
“Arkadaşlarımın kalemi uçlu benim kurşun. Defter, boş kağıt alamıyoruz. Performans ödevlerini yapamıyoruz. Ders çalışamıyoruz. Arkadaşlarımın dersleri iyi ama benimki kötü.” (Murat, 12 yaşında)

Son söz de 12 yaşındaki Melisa’nın olsun: “Biz çocuklarla toplanıp konuştuğumuzda, hayal kuruyoruz. Zaten bu dünya hayali bir dünya. Evimiz olduğunda oraya gittiğimizde ne yapacağımızı hayal ediyoruz. Ama onlar böyle yaparsa, yetkililer duyarsızlığa böyle devam ederse hiçbir şey elde edemeyeceğiz. O yüzden yetkililerin duyarlı olmasını istiyorum.”

Çocuklarımızın hayalleri gerçek olsun diye bize yeni bir cumhuriyet gerek. Emekçilerin elinde, çocuklarımızı bu karanlıktan çıkarmak için yükselen bir cumhuriyet. Dün Kadıköy’de gerçekleşen miting yeni bir başlangıç olsun. Yeni bir cumhuriyeti en çok çocuklar hak ediyor.