Öğretmen intiharı mı, cinayeti mi?

Gamze Filiz Aslan, ataması yapılmayan bir öğretmendi, geçtiğimiz hafta Sinop’ta ailesinin evinde bulunan bir av tüfeğini ateşledi ve kendisini öldürdü. Tüfeği ateşleyen kendisi olunca, yaşanan bu acı olay intihar olarak kayıtlara geçti. Ancak duruma biraz daha yakından bakınca, göz göre göre gelen bu ölümü “intihar” olarak adlandırmak o kadar kolay değil.

Gamze öğretmen, yakın zamana kadar bir dershane öğretmeniydi. Adına “dershane yasası” denen, esasında kapsamlı bir özelleştirme, kadrolaşma ve öğretmenlerin haklarını gasp yasası olan yasanın TBMM Genel Kurulu’nda AKP’lilerin elleri indir-kaldır şeklindeki rutini ile kabul edildiği günlerde kendisini öldürdü. AKP ile Cemaat arasında dershane kavgası sürerken, yani “filler tepişir çimenler ezilir”ken, dershane öğretmenleri, çoğu zaman haftada altı gün ve günde 8-10 saat, büyük bölümü çok düşük ücretlerle, hatta bir kısmı sadece yol parası ve yemek parasına yoğun sömürünün altında çalışmaya devam ediyordu. Tabii bir de her an işten çıkarılmayla karşı karşıya kalma düşüncesiyle.

Gamze öğretmen, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden 12 yıl önce mezun olmuştu. 2013 yılında KPSS’ye girmişti. En son geçen Şubat ayında 1183 kimya öğretmenin başvurduğu atamalarda 99’u, 2013 yılının Kasım ayında ise başvuran 735 kimya öğretmeninden sadece 14’ü atanmıştı. Gamze öğretmen muhtemelen bu atamalara başvurmuştu. Aldığı puanla atanabilmek için daha düşük puanlarla yerleştirmenin yapıldığı Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bulunan illeri tercih etmiş ama yine de ataması yapılmamıştı. Gamze öğretmen bir süre İstanbul’da özel bir dershanede kimya öğretmeni olarak çalışmış, işten çıkarılmıştı. Sonrasında da Sinop’a memleketine dönmüştü. Ve son olarak ailesinin evinde bulduğu av tüfeğini ateşleyerek kendisini öldürdü.

Gamze öğretmen ilk değil. Yıllar içinde atamalarının yapılmamasından dolayı çeşitli sorunlar yaşayan 40’ı aşkın öğretmen yaşamına son verdi. Gamze öğretmenin ölümünden daha bir hafta önce, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, ataması yapılmayan 80 ilden 1.127 öğretmen arasında yaptığı bir anket çalışmasının sonuçlarını açıklamıştı. Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 38,33’ü “Atamanız yapılmadığı için intihar etmeyi hiç düşündünüz mü” sorusuna “evet” cevabını verirken, yüzde 26,44’ü de soruya cevap vermek istememiş.

Bakan Nabi Avcı’nın açıkladığı resmi rakamlara göre bile, MEB’in 125 bin öğretmen ihtiyacı var. Diğer taraftan şu anda ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı ise 300 bini aşmış durumda. Eğitim fakültelerinden mezun olmuş ya da fen edebiyat fakültelerinden mezun olup öğretmenlik yapmak için formasyon hakkı almış bu öğretmenler, aldıkları en az 4 yıllık eğitimin ardından öğretmen olarak atanmıyorlar. Kimisi yeni mezun olmuş kimisi belki 10 yıldır atama bekleyen 30’lu yaşlarında insanlardan bahsediyoruz. Kimisi artık öğretmen olma umudunu kaybetmiş başka işlerle yaşamını kazanmaya çalışıyor, kimi devlet okullarında ders başına aldığı küçük ücretlerle öğretmenlik yapıyor, kimi dershanelerde kaldırılamaz bir iş yükü ve psikolojik ağırlık altında çalışıyor birçoğu da KPSS’ye hazırlanarak bir sonraki atama döneminde atanmak için şansını zorluyor. Yaşamlarında yetişkinlik evresine geçmesi engellenen bu öğretmenlerin kendi başına yaşam kurabilecekleri bir gelirleri olmadığı için bir bölümü halen aileleriyle yaşıyor, kimisi evlenmek istiyor evlenemiyor, hayatta hiçbir şeyini planlayamıyor, her türlü beklentisini ertelemek zorunda kalıyor. Her atama döneminde zaten sonucu baştan belli bir yarışa giriliyor, en fazla 40 bin atama yapılıyor.

Her şey gözümüzün önünde oluyor, öğretmenlerimiz ölüyor. Ne için? Yıllardır hüküm süren AKP düzeninin sunduğu karanlıkta, yoksullukta, geleceksizlikte ve umutsuzlukta sıkıştıkları için. Bütün bunlar ortadayken, Gamze öğretmenin ölümü için intihar demek kolay mı? Ancak çare ölümü seçmekte değil, çare artık bu uğursuz AKP düzeninden izini bırakmadan kurtulmakta, güzel geleceğimizi birlikte umutla kurmakta.