Milyarderlerin ‘devrim’ dediği

Onur Seçkin'in “Milyarderlerin ‘devrim’ dediği” başlıklı yazısı 15 Şubat 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Forbes adında bir dergi var. Dergiyi duymadıysanız da bu derginin her yıl yayınladığı dünyadaki milyarderler listesini mutlaka duymuşsunuzdur. Bu derginin Türkiye ayağı Forbes Türkiye, 2012’nin Mayıs ayında “Yeni Mektep: Eğitimdeki liberalleşme, okul patronları kadar girişimciler için de kârlı bir sektör yaratacak” kapağı ile çıktı. Dergiye bu kapağı attıran ise Kamu-Özel Ortaklığı (KÖO) modeli ve teşvik yasası yoluyla eğitimde planlanan dönüşüm.

Dergide “Eğitimde Dönüşüm” başlığıyla ele alınan dosya yazısının girişinde şu ifadeler dikkat çekiyor, “MEB yeni bir işletme modeline geçiyor. Sektöre açıkça liberalleşmeyi getirecek model, mevcut eğitim patronlarına büyüme imkânı tanırken, farklı sektörlerden girişimcilere de eğitim işletmeciliğinin kapılarını açıyor.” Yani KÖO modelinin patronlar açısından değeri bu kadar açık. Bu modelle eğitim, devlet eliyle özel girişimciler için oldukça kârlı bir sektör haline getiriliyor. Bu dönüşüm dergide “devrim niteliğinde” şeklinde değerlendiriliyor.

Eğitimde KÖO modeli, “Liseler şehir dışına taşınıyor”, “Eğitim kampüsleri geliyor” gibi başlıklı haberlerle medyada sıkça yer bulmaya başladı. Modelin nasıl işleyeceğini bir örnekle açıklamaya çalışalım. Ocak ayında İstanbul İl Genel Meclisi’nde, Beylikdüzü’nde 100 dönümlük bir arazi için AKP grubunun oy çoğunluğuyla bir karar alındı. Oylanan, bu arazinin üzerinde KOÖ modeli kapsamında eğitim kampüs yapılması için 49 yıllığına özel şahıslara bedelsiz olarak verilmesiydi ve işlem tamamlandı. Şimdi özel girişimciler bu arazi üzerine, içinde birçok farklı okulun bulunduğu bir eğitim kampüsü inşa edecek ve devlet, özel hukuk kapsamında yaptığı bir sözleşmeyle 49 yıllığına bu kampüsteki okulları girişimcilerden kiralayacak. Bu arada, girişimci kampüsteki okul bahçesinden, spor sahasına, kantinden kütüphaneye bütün alan ve hizmetleri 49 yıl boyunca işletme hakkına sahip olacak.

MEB oldukça hızlı yol alıyor. MEB Müsteşarı’nın açıklamalarına göre, bu yılın ilk yarısında sekiz ilde kampüsler için ihaleler tamamlanacakmış. Hedeflenen, içinde farklı okulların, spor salonlarının, havuzların bulunduğu eğitim kampüslerinden 81 ile kurmakmış. Kampüsler şehirlerin dış çeperlerine doğru geniş araziler üzerinde kurulacak. Haberlerde şehir merkezlerindeki liselerin şehir dışında bulunan bu kampüslerde toplanacağı belirtiliyor. Bir taraftan bu kampüslerin donanımı, diğer taraftan şehir merkezlerinde boşalan liselere, ilk ve ortaokul öğrencilerinin dağıtılarak sınıf yoğunluklarının düşürüleceği öne çıkartılarak KÖO modeline güzellemeler yapılıyor.

Oysaki KÖO modeli çok açık bir şekilde, devletin kendi kaynaklarını özel sektöre aktararak girişimciye finans ve müşteri garantisi sunan bir model. Yani düşünülen kamu yararı değil patronların kârı. MEB müşteşarı kurulacak kampüslerde 10 ile 15 bin nüfus yaşayacağını söylüyor. Yani 49 yıl boyunca bir işletmeye dönüşmüş kampüste özel girişimciye, binlerce müşteriyi ve uzun yıllara yayılan bir kârı garanti ediyorsunuz.

Devlet artık kendi olanaklarıyla okul yapmayı bir kenara bırakıp, artık okulları kamunun kaynaklarını özel sektöre aktararak yaptırmaya başlarken, bu arada liseli öğrencileri de şehir merkezlerinden uzaklaştırıyor. Öğrenciler ya servislerle bu kampüslere taşınacak ya da pansiyonlarda kalacaklar. İlk elden akla gelenler, aileler için ulaşım ya da barınma giderlerinin artması, öğrenciler için yollarda harcanan zaman. Şehir merkezinde boşaltılacak okullardan en azından belli bir bölümünün yüksek rant değerine göz dikilerek okul olarak bırakılmayacağı ve satılacağı da açık. Bunların yanında kampüslerde bütün hizmet ve alanların ticarileştirilmesiyle artık adeta şirketleştirilecek okullarda, öğrencilerin spor salonundan kütüphaneye bu hizmetlerden ücret ödeyerek yararlanmasının önü açılıyor.

Milyarderlerin dergisi, eğitimde KÖO modelini “devrim” diye pazarlıyorsa emekçinin çocuğunun eğitim hakkına, eğitim emekçilerine yönelik yeni bir saldırının yaklaştığını görmemiz gerekir.