AKP’nin kılık ve kıyafet yönetmeliği

Onur Seçkin'in "AKP'nin kılık ve kıyafet yönetmeliği" başlıklı köşe yazısı 30 Kasım 2012 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

AKP için sıradanlaştı. Bir gün kalkıyoruz, çok önemli bir başlıkta hiç kimselere sorulmadan önemli değişiklikler yapılmış. Daha önce bir gecede Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev ve teşkilat yapısını baştan aşağı değiştiren siyasi iktidar, şimdi de okul öncesinden liseye kadar okullarda tek tip kıyafeti kaldıran yönetmelikte yine aynı yöntemi izledi.

Şurası açık. Yayımlanan yönetmelik AKP’nin eğitim alanında gittikçe yaygınlaşan gericilik uygulamalarında AKP adına yeni bir ileri adım. 4+4+4 düzenlemesi ile çocukların ve gittikçe yaygınlaşan şekilde öğretmenlerin türbanla derslere girişine fiili olarak olanak sunan AKP, şimdi bu yönetmelik ile bunu yasallaştırıyor. Yönetmelik ile türban imam hatiplerde tamamen serbest, düz ortaokul ve liselerde ise Kuran derslerinde serbest bırakılıyor. Türbanın idareciler eliyle, veli ve mahalle baskısıyla düz okullarda da sadece bu dersle sınırlı kalmayacağını tahmin etmek zor değil. Zaten Bakan Dinçer de, “İleride neler olur, o konuda birşey söylemem zor” diyerek, ne olacağının sinyallerini veriyor.

Pek “vesayetçi” bulanlar olabilir ama baştan belirtmeliyim. Belli esneklikler içerse de, okullarda tek tip kıyafetin olması yönünde düşünenlerdenim. Bir de bütün öğrencilere okul kıyafetlerinin devlet tarafından ücretsiz sağlanması gerektiğini. Başbakan, “Bırakalım herkes nasıl arzu ediyorsa, gücü neye yeterse onu alsın” diyor. Eşitsizliklerin bu kadar derinleştiği, sürekli teşvik edilen bir tüketim çılgınlığıyla birlikte kılık kıyafetin adeta bir varoluş sembolü haline getirildiği bir ülkede Başbakan’ı dinlersek neyin olacağı açık. Veliler arasındaki sınıfsal farklılıklar çocukların kıyafetleri üzerinden okullarda daha da görünür olacak, kimi arkadaşları gibi giyinemeyen çocukların duygusal dünyalarında yeni yaralar açılacak. Çocuk okulda arkadaşından eksik kaldığını düşünerek yaşadığı duygusal ezilmişliği kendisi bir sorun olarak yaşarken, diğer taraftan bu durum aile içi gerilimlere, çocukta aileden utanma ve anne babayı hor görme gibi eğilimlere dönüşebilecek.

Bu, işin bir boyutu. Diğer taraftan bazı velilerin, tarikatların, kimi işgüzar idareciler ve öğretmenlerin çocukları başlarında türbanla görme hevesi, 10-11 yaşından başlayarak okullarda kız çocukların üzerinde test edilecek. Türban takan çocuğa artık “sen türban taktın ona göre davran” da denecek, “sen artık kısa kollu giyemezsin”, “kısa kollu giyinenlerle de gezme, günaha girersin” de. Çocuklar okullarda ayrışacak, birbirinden koparılacak.

Türbanın 10-11 yaşında çocuğun başında okula girmesine olanak tanıyan akıl, bir taraftan da, “vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler” gibi ifadelere yer veriyor yönetmelikte. Ve ekliyorlar: Türban serbest ama bunlar yasak! Kolsuz tişört ile kolsuz gömlek de! 4-5 yaşındaki ana sınıfı öğrencilerinden 17 yaşındaki lise öğrencilerine kadar olan öğrencileri kapsayan bir yönetmelikte bu ifadeler size de ağır ve ayıp gelmiyor mu, hepimizi utandırmıyor mu?

AKP ile aynı yoldan geçip aynı sudan içenler, bu yönetmeliği özgürlükçü bir adım olarak değerlendiriyorlar. Koca koca adamlar, yetmez ama evet deyip daha fazlasını istiyorlar. Onların derdi belli, daha fazla çocuğu karanlık dünyalarında görmek istiyorlar. Ya bu durumdan rahatsız olan öğretmenler, veliler ve herkes. Bizler ne yapacağız?

Bakan Dinçer, “Başlangıçta yadırganabilir ancak zaman içinde alışılacağını düşünüyorum” diyor birçok şeye alışılmış olmasına da güvenerek. Alışkanlıklar kısa vadede belki düşünme sorumluluğumuzu üzerimizden alır ancak bir süre sonra da düşünceyi tamamen öldürür. AKP’nin frensiz yoluna giderken güvendiği de budur. Bu güveni sarsmanın ve “çocuklarımızdan elinizi çekin” demenin zamanı gelmedi mi?