Sümerbank Merinos ve Cargill

KENTİN SESİ – BURSA yazıları

Neoliberal politikaların egemen olmaya başladığı seksenli yıllar, bir çok açıdan, kapitalist düzenin ideolojik tahkimatını hızlandırdığı yıllar olarak bilinir. O yıllara dek, iktisat kitaplarında öylesine okunan “görünmeyen el”, seksenli yıllarda “piyasa” ile ete kemiğe bürünmeye başlamıştı. Öyle ki, ülkemizdeki toplumsal her olay ya da durum, her derde deva “piyasa”nın az gelişmişliğiyle açıklanır olmuştu. Gûya, bireysel özgürlük (homo economicus) ve piyasa (görünmez el), toplumsal en büyük faydayı sağlarmış! Bizleri bıktıran bu ideolojik saldırı, karşılığını bulmaya başlamıştı. Bu saldırının, ülkemizde gerçekleşen faşist darbenin eşliğinde yapıldığını da düşünürsek, durumun vahametini anlayabiliriz.

O zamanlar, şimdiki kadar besili olmayan liberal tosunlar, Özal'ın yanında pervasızlık eğitiminden geçiyorlar ancak, siyaset alanında bu kadar cüretkâr olamıyorlardı. Bozuk plak misali, sürekli ve ısrarla tekrarladıkları savlar, piyasacı uygulamalara eşlik etmeye başlamıştı.

SSCB'nin çözülmesiyle bu sürecin hızlandığını ve ideolojik alanda pervasızlığın giderek arttığını da eklemek gerek.

Özelleştirmeler, böyle bir dönemin, neoliberal politikaların (piyasacılık) ürünü.

Neoliberal politikaların işbirlikçi karakterini anlatmama gerek yoksa eğer, özelleştirmelere karşı ikirciksiz davranmanın ne kadar önemli olduğu herhalde tartışılmaz bir durumdur. Oysa Özal'ın haince KİT'lerin altını oymaya başladığı dönemde, “özelleştirme mi yoksa özerkleştirme mi” tartışması yapıyordu, aklı selim kimileri!.. Neoliberal ideoloji, solun da aklını almaya çalışıyordu.

Kimileri, özelleştirmelerin işbirlikçiliğin eseri olduğunu, kamucu düşüncenin altını oyduğunu ve toplumda var olan eşitsizliği daha da artırdığını sonraları anladı.

Ülkemiz, böyle bir dönemin ürünü olan AKP'de cisimleşen işbirlikçi, piyasacı ve dinci gerici bir hükümet yönetiminde, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor. İkirciksiz bir AKP karşıtlığıyla, otuz yılda ülkemizin toplumsal, ekonomik, sosyal ve kültürel tüm zenginliklerini peşkeş çekenlerden hesap sormanın zamanı geldi de geçiyor. Ülkemiz, bedeli çok ağır bir dönemden geçiyor.

Israr etmek gerekiyor. Unutmamak, unutturmamak için. Unutan bir toplumsal hafıza, mücadele için gerekli enerjiyi biriktiremez.

Israr etmek gerekiyor. Çalanları, peşkeş çekenleri, işbirlikçileri unutmamak için. Onlar karşımıza başka bir “kimlik”le çıkmakta mahirdirler. Her dönemin adamı “Sakallı Vasfi”ler, o kadar çok ki... Patronundan gazetecisine... Politikacısından akademisyenine...

Israr etmek gerekiyor. Neoliberal, faşist ideolojinin alanını daraltmak için. Gündemi belirlemek için.

***

Buraya kadar yazdıklarımızın Bursa'daki somut örneklerinden ikisini, ısrarla gündeme getirmek istiyorum. Unutmamak için... Unutturulmaması için...

***

Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası ve Cargill...

Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası, bir yazımda belirttiğim gibi, “Cumhuriyet döneminin temel direklerinden... Sanayi tarihi ve birikimimizin en önemli değerlerinden biri... Ülkemizin yanı sıra, Bursa'nın sosyal ve ekonomik gelişimine katkısı tartışılamaz bir kuruluş(tu). Merinos, yoksul insanımızın mahrum kaldığı öncelikli ihtiyaçlarını ucuz ve kaliteli şekilde sağlamanın yanı sıra, antiemperyalist meydan okumanın örneklerinden biriydi. Merinos ürünleri İngiliz dokumalarının yerini almıştı.”

Merinos, 2004 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından kapatıldı ve aynı yılda fabrika arazisi ve üzerindeki gayrimenkuller Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne ücretsiz olarak tahsis edildi.

Merinos, 31 Temmuz 2006'da çıkan yangınla kül oldu. Güngör Uras köşe yazısında şöyle demişti: "Merinos'tan kurtulmak isteyenler, yıkamadılar. Yaktılar."

Ardından, kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde Merinos Kongre Kültür Merkezi ve Merinos Parkı Projesi olarak tasarlanarak yapımına başlandı.

***

Cargill, ülkemizdeki Şeker Fabrikalarının tasfiyesini hedefleyen uluslararası bir tekel. 2008 yılında, Bursa Bölge İdare Mahkemesi Cargill fabrikasının yasa dışı faaliyet yürütüyor olduğuna karar verdiği halde kapatılmamış, Tayyip Erdoğan Cargill hakkındaki yargı kararlarını "kabullenemediğini" ve "greyder gibi yol açacağını" beyan etmişti. Yaptı da...

Bunun yanısıra, dönemin ABD Büyükelçisi Ross Wilson ve ABD İstanbul Başkonsolosu Sharon Wiener, Bursa'ya yaptıkları gezilerde Cargill konusunda desteklerini(!) eksik etmemiş Wilson'un Bursa'da yaptığı tüm temaslar kapalı kapılar arkasında, halktan gizli yapılmıştı.

Cargill'in çıkarları, Türkiye'nin pancar şekeri üretimini daraltıp, yerine Nişasta Bazlı Şeker üretimine alan açması yönündedir. Bunun en kolay yolu, bir yandan yasal mevzuatın ve kotaların bu biçimde düzenlenmesi, diğer yandan özelleştirme kapsamında olan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.(TŞFAŞ)'nin tasfiye amacıyla özelleştirilmesinden geçmektedir. Bu özelleştirme, pancar tarlalarında çalışan yaklaşık 250 bin tarım işçisini ve TŞFAŞ'de istihdam edilen 12 bin 500 işçiyi ilgilendirmektedir.

2008 yılında, TKP Bursa İl Örgütü olarak, “Cargill değil, bu memleket bizim” başlıklı bildirimizi yayınlatmak istediğimizde, Bursa Hakimiyet gazetesinden gelen yanıt, "ilanın patron Celal Sönmez'in avukatına gösterildiği ve yayınlanmayacağı" idi.

Gazetenin o dönemdeki Genel Yayın Yönetmeni olan Nuri Kolaylı, bu durum öncesi Cargill ile ilgili kendisini ziyaretimizde, "ben de yurtseverim ülkem işgal edilirse mücadele ederim" demişti! Sayın Kolaylı'nın şimdiki işgal algısı ne durumda bilmiyorum ama Bursa basınındaki sansür düşünülenin ötesinde.

***
Bir yanda antiemperyalist meydan okumanın örneği Merinos, diğer yanda emperyalist bir yağma örneği Cargill... Bir yanda Merinos emekçileri ve Merinos'tan giyinen emekçiler... Diğer yanda Cargill işbirlikçileri ve Cargill'den geçinenler... Şimdi Bursa'da hangisi faaliyette?

Merinos'u yakanlar ve Cargill için “grayder” olanlar kimler?

Merinos yakılarak yıkılırken ses çıkarmayıp da, Cargill'in var olması için ses çıkaranlar(!) kimler?

Merinos'un makinalarını yok pahasına alanlar kimler?

Cargill'in Orhangazi ve Gemlik'teki okullarda öğretmen odalarını yenileme çalışmalarını onursuzca kabul eden Kaymakam ve Milli Eğitim Müdürleri kimler?

Cargill, nasıl ve kimlerin desteğiyle, bir toplumsal duyarlılık(!) çalışması yapıyor?

250 bin tarım işçisini ve 12 bin 500 işçiyi Şeker Fabrikalarının özelleştirmeleriyle kaderine bırakacak olanlar kimler?

***

Emekçiler nezdinde, onların geleceklerine kastedenler ve işbirlikçileri deşifre edilmeden ve hesap sorulmadan bu mücadeleyi veremeyiz.

Zaman, hesap sorma ve mücadele zamanı!

[email protected]