Kullanışlı akıllılar

Kullanışlı aptal. Bu terim milli dağarcığımıza AKP döneminde girdi.

Terimi dağarcığımıza sokanlar batıdaki “ana” kaynaklarına referansla, ilk kez Lenin tarafından kullanıldığını düşünüyorlardı. Rusların soğuk savaş döneminde batıda gönüllü propagandistleri olarak kullandıkları “saf” unsurları bu şekilde adlandırdığı söyleniyordu. Orijinal terim anıldığında İngilizcesi geliyordu: Useful idiots.

Kafamızda canlanması gereken sahne, İngilizce kelimeleri Rus usülü çısırdayan bir KGB bürokratıydı. Yivuuzful idiotsi!

Emperyalist propaganda böyle bir şey işte: gerçek bunun tam tersi.

Lenin'e atfedilen terimi Lenin'in kullandığına dair tek bir örnek bulunamamış.

Tersine bilinen ilk örnek 1941'de Polonyalı ajanların, Sovyetlerde yaşayan nihilistler için bu terimi kullanıyor oluşu. Bu antikomünist unsurları böyle tanımlıyorlarmış: kullanışlı aptallar, şapşal tutkunlar.

Soğuk savaş döneminde de terim emperyalist propaganda ve istihbarat makinesinin başındakiler tarafından kimi “devrimciler” için kullanılmış. Sovyetler Birliği'ne karşı duruşlarını “devrimci komünistlik” olarak adlandıran bu vatandaşlara çok kurnaz bir destek sağlandığı biliniyor.

Öyle ya da böyle “kullananlar” kullandıklarının aptal olduğunu düşünüyor.

Emperyalist kibir “yoldaş”larını bile aptal yerine koymayı kaçınılmaz kılıyor.

Ve bu bizi de yanıltıyor.

Kullanılanların “aptallıklarından” bunu yaptıklarını, kandırıldıklarını değilse bile yanıldıklarını düşünebiliyoruz: Hep aptallıklarından!

Oysa paranın saltanatı altında “kullanışlılık” sadece kullanım değeri değil değişim değeri de olan bir şey.

1950'lerde Avrupa'da CIA'in dağıttığı paralarla sanat galerileri ve edebiyat dergisi bürolarında boy gösteren “aydın” ve yazarlar ne yaptıklarını, nasıl kullanıldıklarını çok iyi biliyorlardı.

“Ürettikleri” bayağılıkların “modern sanat” müzelerinin duvarlarını süslemelerinin ya da “sanat” dergilerine konu edilmelerinin anti komünist saldırının entelektüel ihtiyaçları ile ilgili olduğunu da...

Her şey bir yana, Paris'te boktan bir apartman odasında açlıktan nefesi kokarken, bambaşka bir hayata hızlıca geçiş yapmalarının nedeninin “yeteneklerinin keşfedilmiş olması” olmadığını bilecek kadar akıllıydılar!

Ülkemize ve bugüne dönelim.

Artık bir “kullanışlı aydın” pazarımız olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu pazara mallarını sunanlar, kokluyorlar, izliyorlar, analiz ediyorlar.

“Kullanışlı” mal arayanlar kimler? Ne yapıyorlar? Ne kadar ömürleri var? Rüzgar ne kadar o yandan eser?

Bunlara bakıyorlar.

Çok da akıllılar, hiç kuşkunuz olmasın.

Hırslılar, o kesin.

Ve gerektiğinde çok cesurlar. Cesaretin insanoğlu için birbirine zıt iki kaynağı var. Bir, aptallar çok cesur olabiliyor. İki, ne yaptığını iyi bilen akıllı kişiler, onlar da çok cesur olabiliyor.

Sonuçta her hırslı insanın içinde bir de kumarbaz saklı.

Hırslı, akıllı ve cesur kumarbaz, kumarını artık “kullanışlı akıllılar” pazarında oynuyor.

Bakmayın, ara sıra kaybetmiş görünseler de sonuçta iyi oynuyorlar.

Tarih karşısında yenikler, onu biz biliyoruz.

Cesaretlerinin de korkaklıklarının da karşılığını bir biçimde alıyorlar, bu da onların bildiği.

Not: Bugünkü yazım benim bir plansızlığıma kurban gitti. Bu hafta için okurlardan özür dileyecektim. Şansıma yazmayı düşündüğüm ve fakat üzerinde çalışmam gereken konu dışında bir başka konuyu ilham edenler oldu. Yazabildim. Gecikme için okurlardan özür diliyorum.