Halkla kavga ediniz

Yok.

İdeoloji, medya manüplasyonu, algı yönetimi gibi alengirli kavramlara hiç gerek yok.

Kendini her fırsatta kandırmaya meyilli 77 Milyonluk, fakirinin allahı, zaliminin zulmü, zengininin parası, emeklisinin kahvesi, eski solcusunun her derde deva anasonlu sinir ilaçları olan bir kaynaşmış kütleyiz. Yeri gelir, sınıfsız ve imtiyazsız olduğumuza dahi inanırız.

Milli Takım İzlanda'yı 1-0 yendi.

Ali İsmail'in 19 numaralı forması ve en ilgisiz insanın bile gözü takıldığında seyretmeye doyamadığı zenginliği dışında futbolla gerçekten ilgisizim. Maçı da seyretmedim.

Ama ada değil ova olsa “tükürüğümüzle boğarız” diyecekleri bir ülkenin Konya'da tek golle yenilmesini “destan”, “mucize”, “yıkıp geçtik” gibi ifadelerle anlatan gazete manşetlerine ne denilebilir ki!

Bilinç altında falan değil çok bilinçli bir şekilde maçın başındaki büyük skandalı örtmek, önemsizleştirmek istemişler belli ki.

İstisnasız hepsi, Fethullahçısından, “alo Fatih”çisine, ne-o-sosyal demokrat Cumhuriyetinden milli olsun çamurdan olsun Aydınlıkına, hepsi aynı şeyi yapmış.

Arka sayfalarda bir yerlere sıkıştırmak yeterli: Ülkenin en kanlı bombalı saldırısında canını yitiren çocuk, genç, yaşlı, erkek ve kadınlar anısına yapılan bir saygı duruşuna ağızlarından köpükler saçarak böğürdükleri tekbirlerle saldıran aşağılık böcek sürüsünü çok da öne çıkarmamak lazım! Buna karar vermişler.

Ya da şöyle demiş olabilirler: Aman bir tatsızlık çıkmasın!

Hani yedekte dursun diye bir ikinci milli marş yazılacak olsa “Korkma!” yerine bu ifadeyle başlayabilir: Aman bir tatsızlık çıkmasın.

Öyle çok yumuşak yüzlü, mutedil bir topluluk da değiliz. Trafikte çok daha büyük bir keşmekeşin hakim olduğu Hindistan'da insanların arabalarından inip birbirlerini vurdukları görülmüyormuş. Bizde sıradan bir gün, kamyonetten inip arkadaki arabayı süren vatandaşı “kalın sopalarla bir temiz dövmek” isterken, arkadaki arabanın torpido gözünden çıkan silahla can veren insanların haberleriyle geliyor.

Ama en can alıcı, en çileden çıkartan, isyan ettiren noktada bir anda bu söz patlıyor: Aman bir tatsızlık çıkmasın.

Adam sokak ortasında el kadar kadını almış evire çevire dövüyor. “Reyiis! Yakışıyo mu? Bak yapma”

Çok yapıcı, çok pratik bir milletiz! Yani bu alçaklık karşısında çileden çıkıp adama “temiz bir” insanlık dersi versek, acısını yine kadından çıkaracak. Eve gidince daha fena dövecek. Şükür, rasyonel değilse bile (“Ne demek lan rasyonel! Sensin o lavuk!”) pek akıl izan sahibi bir milletiz. Böyle incelikleri düşünüyoruz! Üstelik nasılsa birisi çıkıp “yahu nasıl insanlarsınız, seyrediyorsunuz” dese “yürü lan entel!” diye kenara koyuveririz.

Gazeteler de kanlı bombalama sonrasındaki alçaklıkları, terbiyesizlikleri aynı mantıkla örtüyor olmalı. Oysa o manşetleri atanların günleri elinde BİM poşetiyle gezinen sakallıları gördüklerinde “aman bir bomba çıkmasın” diyerek kıçın kıçın uzaklaşmakla geçiyor.

Haziran ayaklanmasından çok değil 9 ay sonra yapılan seçimler öncesinde “öyle sokak eylemleriyle falan provokasyona gelmeyelim. İktidarın istediği de bu zaten, seçimlerden önce karışıklık çıkartıp seçimleri iptal ettirmek. Şimdi bütünüyle seçimlere konsantre olalım. Sandıkta götürüyoruz, ok?” diyen bir halkız. Sanırsın sandık değil telekinezi minibüsü. Öyle iyiice konsantre olacaksın ki oyun boşa gitmesin!

Üzerini örtmek, milli hasletimiz. Boşuna dememiş Levent Kırca: Olacak o kadar! Yedek milli marşımız da “miil-le-tiimin iis-tiik-lal!” yerine böyle bitmeli: Olacak o kadar.

Yok olmayacak. “O kadar da” falan da değil, o kadar olmayacak!

Halk pek kutsal bir kelime olabilir. Sonuçta tüm eşitlikçi, ortaklaşmacı düşünceler içinde bir noktadan sonra kutsiyeti olan budur, halk.

Ama “halka küsülmez”, “halka karşı olunmaz”, “halkla kavga edilmez”... Yok bunlar hoş ve boş sözler.

Halk değiştirilmeden, dünya değişmez. Ve halk, onunla kavga etmeyi göze almadan değiştirilmez.

Görüyoruz: Halkla kavga etmeyi göze almayanların sonunda vardıkları yol ağzı, uluslar boğazlaşmasında hangi tarafı tutacaklarına karar verdikleri bir ikilem oluyor.

Halkla kavga etmediğinizde, uluslar arasındaki kavganın içinde ve taraf olarak buluyorsunuz kendinizi.

Halkla kavga ediniz.