Yasamatik iş başında

Dün (19.1.2016) saat 21.00’den sonra Meclis Genel Kurulunda; “Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nın görüşülmesine başlandı.

Tasarı, 35 Maddeden oluşuyor ve çalışma yaşamına ilişkin kuralların da yer aldığı 5 ayrı yasada değişiklik öngörülüyor.

Ve bunların bir bölümü, esnek çalışma hedefine giden yolda atılan adımları da içeriyor.

Görüşülmeye başlanan öneri, 6 ve 7 Ocak günlerinde biri teklif, öteki tasarı olarak Meclise sunulmuştu.  Bunlar, Plan ve Bütçe Komisyonunda birleştirilerek dün Genel Kurula gönderildi. Oysa değiştirilmesi öngörülen yasalar dikkate alınarak, İçişleri; Kadın Erkek Fırsat Eşitliği; Milli Savunma; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına gönderilmesi ve onların raporlarının da beklenmesi gerekiyordu.

Komisyonlar, milletvekillerinin uzmanlık alanları dikkate alınarak oluşturuluyor. Böylelikle, öngörülen yasal düzenlemeler, konunun uzmanı olan milletvekillerince değerlendiriliyor ve olası yanlışların düzeltilmesinin ortamı oluşuyor.

AKP, bu yasal zorunluluğa bu güne değin neredeyse hiç uymadı. Bu nedenle de çok sayıda yanlış yaptı ve düzeltmek amacıyla yaptıkları değişiklik, çoğu kez bir başka yanlışa yol açtı. Yasalar, yaz- boz tahtasına döndü.

Bir AKP geleneği ile karşı karşıyayız deyip, bu konuyu geçelim. Ama tasarının genel kurulda görüşülmesi de sorunlu: TBMM İç Tüzüğüne göre, komisyon raporları, eğer tersi bir karar alınmamışsa, milletvekillerine dağıtılmasının üzerinden en az 48 saat geçmeden görüşülemiyor. Tersi bir karar alınması için ise haklı bir gerekçesinin olması gerekiyor. Oysa dün gece, AKP oylarıyla süre kuralına uyulmaması kararı alındı ve üstelik temel yasa olarak görüşülmeye başlandı. Haklı ve tutarlı bir gerekçe de söyleyemediler.

Bu yöntem de bir AKP geleneği: sakıncalı gördüğü konuların tartışılmasını önlemek için baskın yöntemlerine başvuruyorlar. Tasarı, en az 48 saat kuralına uymaksızın gündeme alınıyor, böylelikle milletvekillerine inceleme fırsatı tanımadığı gibi, temel yasa olarak görüştürerek, söz hakları da kısıtlanıyor.

Daha açık deyişle AKP, Meclisi “yasamatik” gibi kullanıyor. Herhalde Meclisin yasa çıkarma hızını, performans göstergesi gibi algılıyorlar. Bu söylediklerim öylesine açık görülebiliyor ki; daha dün, Meclisin, Şubat ayı sonuna değin denetim görevini yapmayıp, her gece saat 24’e kadar çalışıp yasa çıkarmasının öngörüldüğü bir önergeyi kabul etiler.

AKP’nin Meclisteki çoğunluğu, hız konusunda yüksek performans göstermesine yetiyor ama önergelerle, oylamalarla filan yine de zaman yitiriliyor. Bu nedenle de TBMM İç Tüzüğünün değiştirilmesi gerektiğini söylemeye başladılar.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, neden hızlı olmaları gerektiğini, Meclisin dünkü birleşiminde şu sözlerle açıkladı: “Toplum konuşanlara değil, iş yapanlara, polemik yapanlara değil, hizmet yapanlara destek oluyor” Adam haklı.

Bir tasarının temel yasa olarak belirlenerek görüşülmesi, birkaç saat içinde çıkarma kararlılığının bir göstergesidir. Çünkü tek tek maddeler değil; maddelerin gruplandırılmasıyla oluşturulan bölümler görüşülür. Ama nedense Tasarının bütünü üzerindeki görüşmeler bitirildikten sonra, saat 24 sularında, komisyon yerine oturmadığı için yarın saat 14.00’e ertelendi.

Böylelikle çalışan emeklilere; polislere; muhtarlara zam getiren; doğum yapan işçi ve memur anneleri yeni haklara kavuşturan müjde paketi bir gün geciktirilmiş oldu.

Aslında çalışan anne ve babalara tanınan “yeni hakları” önceki yasama döneminden tanıyoruz. Yaklaşık bir yıl önce 26 Ocak günü AKP tasarısı olarak Meclise sunulan bir torba içine konulmuş, ancak torba yasalaşmadığı için hükümsüz kalmıştı. Bu yıl bir başka torbanın içine konuldu. Haftaya yasa çıkmış olur, o zaman değerlendiririz.

Tasarının dün gece görüşülmesi sırasında konuşulanları sıralarsak şunları görüyoruz:

Hrant Dink cinayetinin, paralel devlet yapılanmasının karartma çabaları nedeniyle aydınlatılamadığını;

Devletin, Cumhurbaşkanının ihtiyaç duyduğu örtülü ödeneği sağlayacak güçte olduğunu;

Bir yıl içinde kamu personel reformu yasasının çıkarılacağını;

Türkiye’nin, bugünün değil geleceğin teknolojisi olan menzili artırılmış elektrikli yerli otomobil üreteceğini;

Aziz Sancar’ın adının, doğduğu şehirdeki okul, yurt gibi yerlere verileceğini;

Sultanahmet saldırısının ardından 200’ün üzerinde DAEŞ militanının öldürüldüğünü;

Bütün bunların görüşülen tasarı ile ne ilgisi var diyeceksiniz. Bence de yok, ama AKP Meclisinde işler böyle yürüyor. Milletvekilleri sordu: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da yanıtladı.