Vergi Konseyi

Dün (12.11.2019) Resmi Gazete'de Vergi Konseyi yönetmeliği yayımlandı.

Vergi Konseyi, vergi politikalarının oluşturulması ve uygulaması ile ilgili olarak araştırmalar yapmak ve Maliye Bakanlığına görüş bildirmek üzere 2004 yılında kuruldu; 2005 yılında çalışma yöntemlerini düzenleyen bir yönetmelik çıkarıldı.

Konseyin yasal statüsü, Eylül 2018’de yürürlüğe giren 1 sayılı CBK’nın 238’nci maddesiyle korundu. Yönetmeliğin yeni yönetim sistemine uyarlanması gerekiyordu. Dün yayımlanan yönetmelikle güncellendi.

Konseyin, yönetime ilişkin görevi ve yetkisi yok. Gerek KHK’da gerekse CBK’da Danışma organı olduğu belirtiliyor.

Ülkede onca sorun onca tehdit duruyorken, araştırmalar yapmak ve Maliye Bakanlığına görüş bildirmekle sınırlı görev yapan bir Kurulun çalışma yönteminde yapılan değişikliklerin yazı konusu edilmesi yadırganabilir. Biz yine de kısaca göz atalım. Önemli olup olmadığına sonra karar veririz.

AKP bu tür örgütsel yapıları, yasaları hazırlarken; uygulamaya yön verirken, en geniş katılımı sağladıklarına toplumu ikna etmek amacıyla kullanıyor. Sermaye kesimi de özlemlerini dilediklerince dile getirebilecekleri bir platforma kavuştukları için bu işten memnun oluyorlar. Sırf bu gerçekler bile önemsememiz için yeterlidir sanırım.

Vergi Konseyi, Kamu-Özel-Sivil Toplum birlikteliğinin ilk örneklerindendir.

Kemal Derviş’in ilk işlerinden biri yatırım ortamının iyileştirilmesi için bir reform programı hazırlamak olmuştu. Aralık 2001’de yasalarda tanımlanmayan “Bakanlar Kurulu Prensip Kararı” adı verilen ve Resmi Gazete'de yayımlanmayan bir belgeyle reform programı yaşama geçirildi. Aralık 2002’de ise aynı yöntemle Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu kuruldu.

Kurul üyeleri yatırımcı, icracı ve ekonomiyle ilişkili bakanlıkların üst düzey yetkilileri ile TİM, TÜSİAD, YASED, TOBB gibi sermayenin tepe kuruluşlarının yetkililerinden oluşuyordu. Bunlar, devletin örgüt yapısı içinde çalışma ekipleri kuracaklar ve yatırım ortamının iyileştirilmesi için neler yapılması gerektiği konularında görüş, öneri geliştirecek, yasa tasarıları hazırlayacaklardı.

2004 yılında kurulan Vergi Konseyi tam da böyle bir şey. Üyeleri, kamu bürokrasisi ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturuluyor. Görüşler üretiyor, mevzuat taslakları hazırlıyor. 

Üyeleri arasında TÜSİAD, MÜSİAD, TİSK, TOBB, Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB), Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB), Tüm İhracatçılar Birliği (TİM), YASED, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), TESK yer alıyor. 

Konseyde sivil toplum kuruluşlarından iki sendika da üye bulunduruyor. Bunlardan biri TÜRK-İŞ, öteki MEMUR-SEN.

Konsey üyelerinin sayısı ve bileşimi değiştirildi

Konseyin, Doğal, Temsilci ve Seçilmiş olarak adlandırılan üç grup üyesi var. Toplamı 50 kişiden oluşuyordu. Yeni yönetmelikte sayı sınırlaması kaldırıldı. İstenirse yüzlerce üyeli bir yapıya dönüştürülebilir.

Doğal üyeler Maliye bürokrasisinden oluşuyor. Temsilci üyeler sivil toplum ve kamu kesimi olarak iki gruba ayrılıyor. 2005 tarihli yönetmelikte her grup için 18 üye denilmişti. Yeni yönetmelikte sayı sınırlaması kaldırıldı. Hazine ve Maliye Bakanı “dernek, vakıf ve diğer sivil toplum kuruluşlarından” dilediği sayıda kişiyi atayabilir.

Eski yönetmelikte Danıştay, SPK, Merkez Bankası, BDDK’nın birer üye ile temsil edilmesi öngörülmüştü. Yeni yönetmeliğe göre üye olamıyorlar.

Kurulun “seçilmiş” denilen üyelerinin herhangi bir kurulca seçildiğini düşünmeyin. Bakanın seçtiği üyeye seçilmiş deniliyor.

Konsey üyesi olmak kolaylaştırıldı

2005 tarihli Yönetmelikte donanımlı kişilerin seçilmesini sağlamak amacıyla somut özellikler aranıyordu; “ekonomi, maliye ve vergi hukuku veya politikası dallarında öğretim üyeliği yapmış veya yapmakta olmak… kamu kurum ve kuruluşlarında ekonomi, maliye ve vergi konularıyla ilgili olarak en az daire başkanı düzeyinde görev yapmış olmak… vergi yargısı alanında üye, tetkik hakimi veya savcı sıfatıyla en az 10 yıl görev yapmış olmak… en az 10 yıllık deneyime sahip yeminli mali müşavir veya avukat sıfatına sahip olmak… mali işlerden sorumlu görevlerde birinci derecede imza yetkisini haiz olarak en az 10 yıl çalışmış olmak…” gerekiyordu.

Yeni yönetmelikte; “vergi, ekonomi, finans, hukuk veya maliye alanlarında birikim ve deneyim sahibi” olmak yeterli sayılıyor.

Mevzuatla ilgili taslaklar hazırlamak görevi nasıl yerine getirilecek?

Yürürlükten kaldırılan Yönetmeliğin 6’ncı maddesinde şöyle bir kural yer alıyordu; “a- Türk vergi sisteminin, vergi idaresinin ve vergi denetim işlevinin geliştirilmesi ile ilgili görüş ve önerilerde bulunmak ve gerektiğinde bu öneriler doğrultusunda mevzuatla ilgili çeşitli taslaklar hazırlamak…

Bu kural, yeni yönetmelikte aynen korunuyor. Vergi konusunda araştırmalar yapmakla görevli bir kurulun mevzuatla ilgili taslaklar hazırlamasında yadırganacak bir şey yok. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde bakanlıklar yasa teklifi veremiyorlar. Bu iş milletvekillerine bırakıldığı için adres yanlış. Bakanlar da bir milletvekilini aracı kılmak zorunda. Sistemin azizliği deyip geçelim.

Huzur ücreti kargaşası

Huzur hakkı, Maliye Bakanlığı örgüt yapısı ve görevlerinin düzenlendiği 178 sayılı KHK’nın 33/A maddesinde özetle; “kamu görevlisi üyelere 2000; kamu görevlisi olmayanlara ise 3000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ve ayda dört toplantıyı geçmemek üzere ve her türlü vergiden bağışık tutularak ödenir” biçiminde düzenlenmişti. Bu kurala yasalara aykırı olarak yönetmelikte de yer verilmişti. Ancak farklı tutarlar öngörülmediği için sorun yaşanmamıştı.

Huzur hakkı gösterge sayısına, yeni yönetmelikte de aynen yer verildiği görülüyor. Ancak 1 Sayılı CBK’nın 238’nci maddesiyle 375 sayılı KHK’nın ek 29’ncu maddesinde yapılan değişikliği unutmuşlar. Bu yüzden de yönetmelik ile KHK’lar arasında çelişkiye yol açmışlar.

Teknik ama açıklayalım:

Yeni yönetmeliğin 11’inci maddesinde; “1 sayılı CBK’nın 238’nci maddesine gönderme yapılıyor ve memur olanlara 2000, olmayanlara 3000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpılması sonucunda bulunacak tutar” yazılı.

Oysa 1 Sayılı CBK’nın 238’nci maddesinde; “375 sayılı KHK’nın ek 29’ncu maddesi uyarınca…” deniliyor. 703 sayılı Uyum KHK’sı ile değişik Ek 29’da ise; komisyon, heyet, komite ve benzeri organlarda görev alanlara 1000-3000 arasında gösterge üzerinden hesaplanarak ödeneceği yazılı. Aynı maddeyle Cumhurbaşkanına, üç katına değin artırabilme yetkisi tanındığını da bu arada söylemiş olalım.

****

Atılan her adımda devlet biraz daha kuralsızlaştırılıyor. Sermayenin her kesimi şimdilik de olsa yağmalayabilecek bir şeyler bulabildiği için memnun; sesini çıkarmıyor. Düzen muhalefeti ise doğası gereği, benzer politikaları yeni kadrolarla sürdürebilmenin yolunu arıyor.