TCDD görücüye çıkacak

Devlet Demiryollarında son yıllarda sevinçli bir telaş dikkati çekiyor. Kolay değil görücüye çıkarılacak.

2013 yılında yürürlüğe giren 6461 sayılı “Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında” Yasayla, TCDD’nin görevleri altyapı ve taşımacılık olarak ayrıştırıldı. Altyapı projelerini, bugüne değin olduğu gibi, İktisadi Devlet Teşekkülü olan TCDD’nin gerçekleştirmesi öngörüldü. Taşımacılık için ise “TCDD Taşımacılık A.Ş” adlı bir şirket kuruldu. Yeterli kâr sağlayacağı bir düzeye getirildiğinde bu şirket özelleştirilecek.

Sektörün kârlı bir yatırım alanına dönüştürülmesi için büyük harcamalar, kamulaştırmalar yapılması gerekiyor. Hatların yenilenmesi, modernleştirilmesi, hızlı tren gibi projelerin gerçekleştirilmesi amacıyla toplamı 55 milyar lirayı aşan projeler yürütülüyor. Yalnızca 2013-2015 yıllarında 16 milyar liranın üzerinde ödenek ayrıldı.

Sermaye dostu bir İktidarın bu düzeydeki harcamaları özel sektöre yıkması beklenemez elbette. Devlet ray döşeyecek, var olanları yenileyecek, tekeller ise yük/yolcu taşıyıp para kazanacak.

Sayıştay’ın 2013 yılı TCDD Raporuna bakıldığında özelleştirmeye hazırlık sürecinin de yapım şirketleri açısından epeyce verimli geçtiği, yandaşlara daha çok kazandırabilmek için elden gelenin esirgenmediği anlaşılıyor.

Rapordan birkaç örnek vermekle yetineceğim.

Raporda, projelerde ihaleden sonra kapsamlı değişiklikler yapılıp yüklenicilerine yüksek bedeller ödenmesine yol açıldığı belirtiliyor. Sözgelişi, Ankara-Sivas hızlı tren projesinin Yerköy-Sivas kesimi için, 1 milyar 300 milyon lira yaklaşık maliyet belirlenmiş, ihaleyi 840 milyon lira teklif veren bir yüklenici kazanmış; iş sürerken proje değiştirilmiş, tünel boyu 10,6 kilometreden 41,9 kilometreye, viyadük boyu ise 2,7 kilometreden 11,2 kilometreye çıkarılmış; maliyet artmış, sözleşme bedeli ile bitirilemeyeceği anlaşılmış ve iş tasfiye edilmiş; kalan işler için 2 milyar 200 milyon lira yaklaşık maliyet belirlenerek yeniden ihaleye çıkılmış. Bursa-Yenişehir hattından da tipik bir örnek vereyim: 393 milyon liraya ihale edilen 75 kilometrelik hattın 50 km kısmında güzergâh değiştirilmiş, daha 10 kilometresi bitmeden sözleşme bedelinin %96’sına ulaşılmış.

Bu anlatılanlar, yüklenicilerin uyanıklığını gösterdiği gibi en iyimser bir yorumla İdarenin zayıflığını gösterir. Yükleniciler önce yüksek fiyat verdikleri ve dolayısıyla işin kârlı olan kısmını yaparlar. Gerçekçi bir proje yapılmamışsa işin bir bölümü bitirildiğinde ihale bedeline ulaşılır ve sözleşmenin feshedilmesi gerekir. Yükleniciler de düşük kârlı işlerden kurtulmuş olurlar. İş yeniden ihaleye çıkarılır ama bu kez daha yüksek yaklaşık maliyet belirlenmek zorunluluğu vardır.

TCDD’nı bir an önce özelleştirmeye hazırlamak için öylesine telaşla davranıyorlar ki, Kamulaştırma Yasasının savaş ve olağanüstü durumlar için öngörülen 27. maddesini uygulayıp acele kamulaştırma kararları alıyorlar ve zemin etüdleri bile yapmadan yaklaşık maliyet belirleyip 45 gün içinde projeye başlıyorlar. İşin tutarı iş yapıldıktan sonra ortaya çıkıyor.

Acele kamulaştırmalar ise tam bir kargaşa içinde yürütülüyor. TCDD, 2004 yılından bu yana 70 milyon metrekarenin üzerinde kamulaştırma yapmış, 640 milyon lira ödemiş. Kamulaştırma Yasasının 15. maddesine göre toprağın bedelini bilirkişiler belirliyor. Mahkemelerde 21 bine yakın tespit davası açılmış. Bilirkişilerin, kamulaştırılan toprağın değerini bir türlü bilemeyişlerinin bir nedeni olmalı. Sayıştay Raporunda bilirkişiler ile Mahkemelerin belirlediği tutarlar arasında ciddi farklar olduğu belirtiliyor. Yargılama giderlerini de elbette devlet ödüyor.

Bu arada küçük bir parantez açmakta yarar var: TCDD bir yandan kamulaştırmalar yaparken öte yandan gereksiz gördüğü taşınmazlarını satıyor. Raporda, yalnızca 2013 yılında 200 milyon liraya yakın gelir elde ettiği yazılı.

Yüklenicilerin, işçilerine karşı olan yıllık izin, ihbar ve kıdem tazminatı gibi yükümlülüklerini de TCDD’nin üzerine yıktıkları anlaşılıyor. Hakları gasp edilen işçiler 7 milyon 400 bin lira isteğiyle 665 dava açmış, 369’u TCDD aleyhine sonuçlanmış ve 2 milyon liradan çok para ödenmiş; 296 dava ise sürmekteymiş. Raporda, TCDD yönetiminin ödediği paraları almak için taşeronlara rücu edemediği yazılı. Çoğunun adresleri bile bulunamıyormuş. Taşeronların hakedişlerinin ödenmesi sırasında işçilerin haklarını ödeyip ödemediğine bakılmazsa elbette böyle bir sonuçla karşılaşılır.

TCDD’nın genel müdürü yok mu, kimden hesap soracağız? gibi bir soru aklınıza gelmiş olmalı. Boşuna uğraşmayın, AKP’den milletvekili olmak için görevinden ayrıldı. Bu işlere zaman ayıracak halde değildir.