Seçimler bitse de siyaset konuşsak

Yerel seçimlerin havasına fena girdik. Ülke gündemini kurulan ittifaklar; kimlerin belediye başkan adayı gösterileceği gibi konular dolduruyor. Bunların dışında bir şey konuşulmuyor. Konuşulan yerler var elbette ama hak ettiği ilgiyi bulamıyor.

Siyasetin; kaynakların dağılımı sürecinde etkin biçimde yer almak amacıyla verilen mücadele olduğunu çoğumuz unutmuş. Ne kadar kötü!

Hemen her gün yayımlanan yasa, CB kararnamesi, yönetmelik ve tebliğlerle, sermayeye yeni talan kapıları açılıyor. Olanları izlemiyoruz bile; gözümüz adaylarda.

Sanki talanın yasalarını görünmez ve karşı konulamaz bir el gerçekleştiriyor, getirip önümüze koyuyor. Sanki o yasalar bizi hiç ilgilendirmiyor; gözümüzü adaylardan ayıramıyoruz…

Demokrasicilik oynamaya bile gerek duymuyorlar artık. Başka çareleri de yok. Kapitalizm, Dünya ölçeğinde kriz yaşıyor; sermaye sınıfının “fantezilere” harcayacak ne zamanı ne parası var.

Biraz Mecliste yapılan “muhalefetten” söz edelim.

Yasaların Mecliste kabul edilme serüveni önceleri de garipliklerle dolu bir süreçti. Ama hiç olmazsa iktidar ve muhalefet meclisin çatısı altındaydı. İktidar, daha etkin yöneteceği savını öne sürer gerek duyduğu yasa tasarılarını getirir, savunurdu. Muhalefetin karşısında ise hesap ve soru sorabileceği bir sorumlu vardı.

Yeni düzende yasaların kabul edilme sürecini anlatmak için garip sözcüğü yetmez. İktidar, Meclis çatısı altında değil. İktidarın olmadığı yerde muhalefet kavramından da söz edilemez elbet. Eskiden iktidar dediğimiz güç, şimdi tek kişiden oluşuyor. O da Meclise karşı sorumlu değil. Bakanları da bildiğimiz “bakan” değil zaten; Cumhurbaşkanının seçtiği ve Meclis karşısında korumaya alınmış memurları.

Mecliste yasa tekliflerini savunacak, muhalefetin sorularını yanıtlayacak bir yapı bırakılmadı. Yasaların sahibi yok. Aslına bakarsanız muhalefet de yok: Meclisteki partiler ikinci, üçüncü…gibi numaralarla ya da adlarıyla anılıyorlar.

Yasa tekliflerini Meclis Genel Kurulunda, Plan ve Bütçe Komisyonunun üyeleri arasından sözcü olarak seçtiği bir üye savunuyor. Her şeyi nereden bilsin? Soruları da yanıtlayamıyor. Genel Kurulda 10 Ocak günü 7161 sayılı torba yasa teklifi görüşülürken komisyon sözcüsü soruların çoğunu bilemedi. Kurtuluşu şu sözlerde buldu; “Sayın milletvekillerimiz, sorduğunuz soruların büyük bir bölümü yürütmeyle ilgili. Yani bakanlıklarımızdan bu konularda bilgileri alıp sizlere ileteceğiz.”

Sözcü bakanlara sorup öğrenecek, eli değerse günün birinde milletvekillerini bilgilendirecek…Ülkede işler böyle yürüyor.

Özetle şunlar sorulmuştu: “…Cumhurbaşkanına neden yeni bir ihale yasası dışında iş yapma yetkisi verildi… neden meralar enerji yatırımlarına açılıyor …işsizlik sigortası Fonunun amaç dışı kullanılmasına yol açacak yeni düzenlemelere neden gerek duyuldu…”

Sorular yanıtlanmadı elbette.

Yasa 17 Ocak 2019 sabaha karşı 2.18’de kabul edildi, görülmemiş bir hızda onaylandı ve 18 Ocak günlü Resmi Gazetede yayımlandı.

Çok hızlı davranmaları gerekiyor çünkü içinde seçimlerde işe yarayacak düzenlemeler yer alıyor.

Meclis başkanı ve AKP Milletvekilleri istediğinde yasa teklifleri çok hızlı kabul ediliyor. Meclis İç Tüzüğüne göre milletvekillerinin konuşma süresi 3-5 dakika ile sınırlandırılabiliyor. 

Gelir Vergisi Yasasında değişikliklerin öngörüldüğü bir torba yasa 9 Ocak günü Meclis Başkanlığına verilmişti. 10 Ocak Perşembe günü Plan Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Karşıoy yazmak isteyenlere 3 gün süre verildi. Komisyon raporunun yazılması, Genel Kurul gündemine alınması, kabul edilmesi, Cumhurbaşkanının onayına sunulması, onaylanması süreçlerinin hepsi 20 gün içinde bitirildi ve 30 Ocak 2019 günlü (bugün) Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yasa tekliflerini AKP’li milletvekilleri vermişse işler tıkır tıkır yürüyor. Ama Meclis Başkanı, AKP dışındaki milletvekillerinin verdiği teklifleri gündeme almıyor. Bu nedenle de görüşülemiyor. Bu sorun basında tartışıldı, eleştirildi. Ancak bir başka sorun daha var. Çok daha önemli olmasına karşın kimsenin umurunda değil. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasasının 2018 günlü 703 sayılı KHK ile değişik 14’üncü maddesinde şöyle bir kural yer alıyor; 

“Kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tekliflerinin getireceği malî yük, orta vadeli program ve malî plan çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplanır ve tekliflere eklenir. Sosyal güvenliğe yönelik kanun tekliflerinde ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir.”

Yasanın bu kuralına bugüne değin hiçbir parti uymadı. İktidar, muhalefetin bu konudaki ısrarlı davranışlarını kimi zaman duymazdan geldi kimi zaman ustaca savuşturdu. Bundan sonra da uyması beklenemez. Ancak bu kurala AKP dışındaki partilerin uyabilmesine olanak yok. Teklifi verecek olanların “içerden beslenmesi” gerekir. İşlerine gelmiyorsa neden bilgi versinler?

AKP bu; günün birinde bakarsınız yasa tekliflerinin 5018 sayılı Yasaya uygun hazırlanmasını ister. Belli mi olur?