Özelleştirme denilen yağma

Özelleştirmenin amiral gemisi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığıdır. Özel uzmanlık gerektiren Kamu İşletmelerinin satılması işlerini hep o yürüttü.

Özelleştirme süreci özetle şöyledir: Satılmak üzere hazırlanan işletmeler (KİT-İDT), Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilir. Satıldıkça, elde edilen gelirler özelleştirme fonunda toplanır. Satılmalarına değin geçen sürede tahsil edilen faiz/temettü gibi alacakları fona aktarılır; yasal yükümlülükleri fondan karşılanır.

Ancak iş, genellikle bu kadarla kalmaz. Eğer çürütülmüş, işlevini yitirmiş bir biçimde hurda ya da arsa değerine satılması istenmiyorsa, yeni yatırımlarla güzelleştirilir; taşınmazları para etsin diye imar planları değiştirilir; gerekli görülürse parçalanır ölçekleri küçültülür.

CB hükümet sisteminden önce, uygulanacak ihale yöntemi; satış bedellerinin belirlenmesi; imar planları yapılması; itirazların karara bağlanması gibi yetkileri Özelleştirme Yüksek Kurulu kullanırdı. Yeni düzende aracı kaldırıldı, işler doğrudan CB Kararlarıyla “merkezden” yürütülüyor.

Kamu işletmeleri kaça satıldı?

ÖİB 2018 yılı faaliyet raporunda, 1986-Eylül/2019 arasında satılan kamu işletmelerinden 71 milyar Dolar elde edildi. Yaklaşık 20 milyar Doları işletmelerin bakım onarım ve yasal yükümlülüklerinin karşılanmasına harcandı. Kalan 50 milyar Doları ise satıldıkları yılların bütçelerine yamandı.

Küçük bir karşılaştırma yapalım, durumun vahameti görülsün: TÜİK’e göre 2018 yılında enerji dışalımına 43 milyar Dolar ödendi. Bu yıl 45 milyar dolayında olması bekleniyor. Demek ki bütün birikimlerimizi bir yıllık enerji faturası karşılığında satmışız…

Hemen belirtilmesinde yarar var: Kamu işletmelerinin 71 milyar dolara satıldığı bilgisine pek itibar etmeyelim, gerçeği gölgeleriz: Telekom’u 6,2 milyar Dolara satmışlardı. Meğer Hariri, çoğunu yurtiçindeki bankalardan borç alıp yatırmış. Bankalara olan borçlarını ödemeyince gerçek ortaya çıktı. Dolandırılan bankalar Telekom’u işletebilmek için ortaklık kurdu. Kâr ederse alacaklarını tahsil edecekler. Biraz araştırılsa çok sayıda benzer örnek bulunabilir.

Özelleştirme furyası son yıllarda duruldu. 2019/2021 Orta Vadeli Programda 2017’de 5 milyar; 2018’de 8 milyar TL gelir elde edildiği, 2019 yılı program hedefinin 10 milyar lira olduğu belirtiliyordu. Bu hesaba göre Program hedefi ancak 1,5 milyar dolar ediyor.

Devlet Demiryolları yatırımları

Yukarıdaki hesaplara girmeyen tutarları da dikkate almalıyız. Satılmaya hazırlanan Devlet Demiryollarına yıllardır çok büyük yatırımlar yapılıyor. Bunlar özelleştirme gideri olarak kayıtlara yansımayacak ama sonuçta özelleştirme için harcanıyor. Ne kadarının satış fiyatlarına yansıtılacağını bilemeyiz.

TCDD’nin 1 Ağustos 2019 tarihinde, 2018 yılı fiyatlarıyla, 125 milyar lirayı aşan yatırım projesi var. 2018 yıl sonu birikimli toplam harcaması ise 40,7 milyar lira; 2019 yılı Programında 6,4 milyar; 2020 yılı Programında 8,4 milyar lira ödenek verilmesi öngörülüyor.

Bunun yanısıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü 2018 yılı Faaliyet Raporunda yalnızca 2018 yılında Hazineye ait 530.010 m² 163 taşınmazın, ödenmemiş sermayesine mahsuben TCDD’ye devredildiği belirtiliyor.

2019/2021 OVP’de program hedeflerindeki 38 milyar lira sapmanın sırrı neydi?

Geçtiğimiz yıl açıklanan 2019-2021 Programında 2020 ile 2021 yılları hedeflerinde garip bir durum dikkat çekiyordu. 2018/2020 OVP’de 2020 yılı program hedefi 8,9 milyar lira öngörülmüşken, birdenbire vites büyütülmüş: 2020 yılında 22 milyar, 2021 yılında 16 milyar lira hedefi konulmuştu. İki yılda toplam 38 milyar lira gelir elde etmek için acaba neyi satmayı düşünüyorlardı?

Bunu öğrenemedik; 2020/2022 yılı OVP’de program hedeflerini 10’ar milyar liraya düşürdüler. Belki kamu dengesi nakit açığının gerçek tutarını gizlemek için yüksek göstermişlerdi, belki satmayı düşündükleri bir şeyleri sonraki yıllara bıraktılar. Belki de varlık fonuna devretmeye karar verdiler, söylemiyorlar.

Hazine Taşınmazlarının satılması

2020 yılı bütçe teklifinde aşağıdaki çizelgede ayrıntısı görüleceği üzere 2020 yılında 3,6 milyar; 2021’de 3,8 milyar; 2022’de 4,0 milyar olmak üzere 3 yılda 11,4 milyar lira değerinde kamu taşınmazının satılması hedefi konulmuş.

Yeni düzende Hazine taşınmazlarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönetiyor. Bakanlığın 2018 yılı Faaliyet Raporundan, kamu taşınmazlarının bir an önce elden çıkarılabilmesi için hızlı bir çalışma yürütüldüğü anlaşılıyor. 2018 yılındaki çalışmaları sonucunda, toplam 263 milyon m² yüzölçümü büyüklüğünde devredilebilecek hazine taşınmazı bulmuşlar. Bunun 27 milyar m²’sinin yatırım yapsınlar diye patronlara yatırım teşvik amaçlı verilebileceği belirtiliyor.

Satış amaçlı kullanılabilecek: 87.734.257 m²

Kira amaçlı kullanılabilecek: 67.901.068 m²

İrtifak, kullanım izni vd amaçlı kullanılabilecek: 41.478.753 m²

Yatırım teşvik amaçlı kullanılabilecek: 27.299.432 m²

Diğer gelir getirici faaliyetlerde kullanılabilecek: 38.591.974 m²

TOPLAM: 263.005.485 m²

Taşınmazların farklı adlarla devredilmesi yanıltmasın; hepsi özelleştirme sayılır. 25 yıldan başlayan ve 49 yıla değin uzayan sürelerle veriliyor. Ve süreleri dolunca uzatılıyor.

Okul yapılması için trampa yoluyla özelleştirme

Son iki yıldır yüklenicilerle trampa sözleşmeleri yapılıyor ve okul yapmaları karşılığında para yerine maliyet bedelini karşılayacak miktarda hazine taşınmazı veriliyor. Bunun tutarı iki yıl içinde 1 milyar liraya ulaştı.

Belediyeler

Belediyeler giderlerini karşılayamadıklarını öne sürüp ellerindeki taşınmazları satıyorlar. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri, seçim sonrasında 1 milyar liraya yaklaşan taşınmaz satış ihale ilanı verdi. Ne nedenle satılırsa satılsın, haklı değiller: Sonuçta kamu yararına kullanılması gereken taşınmazlar özel ellere terk ediliyor, özel amaçlarla kullanılıyor.

***

Neyse bunlar teferruat, sadede gelelim: Sizce Muharrem İnce saraya gitmiş midir?