OHAL kararnameleri, Anayasa Mahkemesi, Meclis paslaşması

Dün (10.3.2020) Resmi Gazetede Anayasa Mahkemesinin, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında 685 sayılı KHK’nın değiştirilerek kabul edilmesine ilişkin 7075 sayılı Yasa’yla ilgili Kararının gerekçesi yayımlandı.

Hatırlayalım: OHAL Kararnameleriyle 125 bin kişi işlerinden atıldı; on binlercesi cezaevlerine gönderildi. Haksızlıkları önleyeceğiz diye “Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu” kurup, adaleti Kaf dağının arkasına taşıdılar: OHAL Komisyonu karar vermeden dava açılamıyor; yargı kararı olmayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulamıyor.

CHP, Anayasa Mahkemesi’ne bu Yasanın 9 kuralının iptali için başvurmuştu; Mahkeme yalnızca birini kabul etti. Maddede KHK’lıların; “pasaportlarının iptali, yurt dışına çıkış yasağı ve malvarlıklarına el konulması” gibi ek önlemler için OHAL Komisyonuna başvuru yapmaları yasaklanıyordu. Artık başvurabilecekler…

Anayasa Mahkemesi, OHAL Kararnamelerini görüşmemek için elinden geleni esirgemedi. Denetim yetkisinin Meclise verildiğini söyleyip dosyaların kapağını bile açmadı. Açarsam yetkimi aşmış olurum dedi. “Bakmazsan OHAL ile ilgisinin olup olmadığını nereden anlayacaksın?” sorusunu ise “yetkili makam öyle demişse öyledir” diye yanıtladı. Eyvah ki ne eyvah!... İçinde idam geçse yapacak bir şey yok.

OHAL Kararnameleri konusunda saçmalıklar bitmiyor. Mecliste yasa gibi görüşülüp kabul ediliyor ve yasa numarası veriliyor. Oysa yeni Anayasa Mahkemesi OHAL Kararnameleriyle ilgili iptal başvurularını reddederken -bilinçli bir tavır mı bilinmez- Meclisin işlevinin; “Meclisin denetim yetkisini kullanması” olduğu gerekçesine dayanıyor. Daha açık söyleyelim: Yeni Anayasa Mahkemesi bile bunların yasa olmadığı görüşünde…

Yasa sayılıp sayılmamasının çok önemli sonuçları var: Yasa dersek, olağanüstü durumlar için getirilen düzenlemelerin sürekli olmasını kabul ediyoruz demektir.

Yeni Anayasa Mahkemesi KHK’larla ilgili kararlarında; “önüme yasa olarak getirirseniz incelerim” demişti. Artık gelmeye başladı. İptal başvurularını reddedebilmesi için akla yakın gerekçeler üretilmesi gerekiyor.

Meclisle paslaşıyor olabilirler mi?

Akla ne kadar yatkın bilinmez ama 9 konudan 6’sı için; “yasa değişti” gerekçesine sığınarak iptal başvurusunu reddetti. Görünüşe bakarsanız haklı!... 7075 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinde OHAL Komisyonunun 7 üyesinden üçünün “Başbakan tarafından” seçileceği; Başbakanın izniyle soruşturma izni verileceği kurallarına yer verilmiş. Başbakan sözcükleri, yeni Anayasaya uyum amacıyla çıkarılan 703 sayılı KHK ile “Cumhurbaşkanı” olarak değiştirilmiş. Anayasa Mahkemesi; “konusu kalmayan cümleye ilişkin iptal talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verdi.

Yasanın 10’uncu maddesine ilişkin iptal isteğini reddetmesi de iptali istenen yasa maddelerinin daha sonra değiştirilmiş olmasına dayandırılmış. Maddenin 31 Temmuz 2018 günlü 7145 sayılı Yasayla değiştirildiği doğru. Ama bu değişikliklerin hiçbiri iptal isteğinin gerekçesiyle ilgili değil. Maddede Devlet Personel Başkanlığı’na atıflar yapılıyor. Oysa 703 sayılı KHK uyarınca Devlet Personel Başkanlığının Temmuz 2019’da kapatılması gerekiyor. Devlet Personel Başkanlığı atıflarını kaldırıp yerine “ilgili kurumlarına” yetki verilerek yazmışlar ve böylelikle konunun gelecekte boşlukta kalmasını önlemişler. Aslında onu da tam beceremedikleri anlaşılıyor. Yasanın 9 ayrı yerinde daha Devlet Personel Başkanlığı sözcükleri geçiyor.

Olağanüstü Hal Kararnameleriyle ilgili şöyle sözler duyarsanız inanmayın:

  • Olağanüstü hâlin ilan edilmesini gerektiren olaylarla sınırlı ve yalnızca ölçülülük ve orantılılık ilkelerine aykırı olmayacak düzenlemeler yapılabilir;
  • Etkilerini olağan dönemlerde sürdürmesine yol açacak kalıcı kurallar getirilemez;
  • Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olamaz;
  • Denetim yetkisi Anayasa Mahkemesine değil, Meclise tanınmıştır;
  • Hemen Meclis denetimine sunulur. Komisyonlarda 20 gün içinde görüşülmemişse, denetim görevi gecikmesin diye doğrudan genel kurulun gündemine alınır ve öncelikle görüşülür.

Bunlar Anayasada ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Yasasında yazıyor. Olsun!.. Siz gene de inanmayın. 

Anayasa Mahkemesinin 5.3.1992 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 1991/1 sayılı iptal kararındaki şu sözlerin de gerçek yaşamda hiçbir karşılığı yok. Zaten Anayasa Mahkemesi de 2017’den sonra bu görüşünü değiştirdi.

OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerin yetki alanları olağanüstü halin gerekli kıldığı konularla sınırlıdır. Getirilen düzenlemeler, olağanüstü halin amacını; sınırlarını ve ölçüsünü aşmamalıdır. Olağanüstü halin süresinin bitmesiyle olağanüstü hal KHK’lerinin uygulanması da biter. Olağanüstü hal sonrasında da geçerli olması istenilen düzenlemeler yasa ile yapılmalıdır. Çünkü olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının sürmesinin istendiği konular, olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamazlar.”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kasım 2016’da söylemişti; “Olağanüstü Hal Kararı, İktidara Anayasaya aykırı davranma yetkisi tanımak amacıyla verildi.”

Kendilerine verildiğini düşündükleri yasa dışı davranma yetkisini alabildiğince kullandılar. İlgisiz; orantısız; etkileri olağan dönemde ve yıllar boyu sürecek; olağanüstü hal ilanını gerekli kılan olaylarla sınırlı kalmayan, yüzlerce düzenleme yaptılar.

OHAL Kararnameleriyle yalnızca trajediler yazılmadı; Devletin kurumları yeniden yapılandırıldı. Bu arada parababalarına müjdeler sunulmasından da geri durmadılar.

683 sayılı KHK ile Devlete dövizle borçlananlar için dolar 2 Ocak 2017’deki karşılığı olan 3,53 lira esas alınarak sabitlendi. Dolar yıl içinde 3,90’lara çıktı ama borçlular 2017 yıl sonuna değin 3,53’ten TL hesabıyla ödediler. Özelleştirmelerle milyarlarca dolar borç altına girenler bu işten çok hoşnut kalmış olmalılar.

684 sayılı KHK ile BOTAŞ, THY, DMO, EİAŞ, TKİ gibi Kamu İktisadi Kuruluşlarının bir tek imzayla Varlık Fonuna devredilmesine yasal ortam hazırlandı.

680 sayılı KHK ile at yarışları ile at yarışları ve at yarışlarının düzenlenmesine tahsis edilmiş taşınmazlar Varlık Fonuna devredildi.

Ve bütün bu düzenlemeler olağan sayılan şu günlerde yürürlüğünü sürdürüyor.