İşsizlik, İŞKUR, İşsizlik Fonu vesaire

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), 2003 yılında 4904 sayılı Yasayla İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun yerine kuruldu. 1999 yılında çıkarılan 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Yasasıyla oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu bu Kuruma bağlı.

İşçi ve işverenlerden kesilen primler bu Fonda toplanıyor ve belirli ilkeler doğrultusunda işsiz kalanlara ödeniyor. Ama Fondan yararlanmak o kadar kolay değil. Hizmet sözleşmesinin feshinden önceki son üç yılda son 120 günü kesintisiz olmak üzere en az 600 gün prim ödenmiş olması gerekiyor. İşsizlik ödeneğinin ödenme süresi prim ödenme gün sayısına göre 6 ile 10 ay arasında değişiyor. Tutarı ise 2015 yılı için, ayda en az 476; en çok 950 lira.

İŞKUR kayıtlarında, bu ödenekten Ekim 2014 tarihinde 260 bin işsizin yararlandığı belirtiliyor. Oysa aynı tarihte işsiz sayısı resmi rakamlara göre 3 milyonun üzerinde. Üstelik o tarihte Fonda 80 milyar liradan çok para var.

Fonun parasını daha çok patronlar kullanıyor. Sözgelişi işsizleri işe alan patronlara 6 ay süresince çalıştırdıkları işsiz sayısı kadar asgari ücret tutarında destek veriliyor. İşsizliği azaltmak için işverenler destekleniyor.

Fonda biriken para herkesin iştahını çekiyor. 2008 yılından bu yana GAP için yapılan harcamaların bir bölümü işsizlik sigortasından karşılanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in söylediğine göre 31 Aralık 2014 tarihi itibarıyla İşsizlik Sigortası Fonundan işsizlik ödeneği olarak 8,462 milyar lira; GAP giderlerine ise 11,511 milyar lira ödenmiş. Kıdem tazminatı fonunu yasalaştırabilirlerse onun da aynı akıbete uğrayacağı kesin.

Beklenmedik bir olay ortaya çıkar da para gerekirse akıllara hemen işsizlik fonu geliyor. Yakınlarda bir örneğini gördük. İşsizlik Sigortası Yasasına ekledikleri Geçici 12 madde ile Soma Cinayeti sırasında Enez Maden Ocağında çalışanlara ya da hak sahiplerine 6 ay süresince işsizlik fonundan para ödenmesini sağlayıp patronları rahatlattılar. Tutarı 24 milyon lira. Aynı maddeye dayanarak güvenli olmadığı için kapatılan Eynez, Atabacası ve Işıklar ocaklarında çalışanlara da 53,7 milyon lira ödendi. Neyse ki Maddede 53,7 milyon liranın patrondan geri alınması öngörülüyor. Uygun bir zamanda alırlar artık.

Bunlar bildiklerimiz, Fonun cebine gizli eller de girmiş olabilir. AK Sarayın yapılması için Fondan da para aktarıldığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta.

İŞKUR, [3 İ İŞKUR] adlı bir dergi çıkarıyor. Derginin adındaki (3 İ) İşgücü- İşveren- İŞKUR’u temsil ediyormuş. Nedense işçi demeye bile dilleri varmamış, işgücü sözcüğünü kullanmışlar.

Dergide işçi sorunlarına pek rastlanmıyor ama işsizlerin işveren olabilmesi için neler yaptıkları anlatılıyor. Bolca meslek edindirme kurslarını bitirenlere yapılan törenlere yer veriliyor. İlgi çekici röportajlar da var. Çoğu dinsel içerikli. Bu haliyle Diyanet İşleri yayınlarıyla yarışır. En çok ilgimi çeken Derginin Kasım- Aralık-Ocak 2014/2015 sayısındaki Nuri Pakdil ile yapılan röportaj oldu. Nasıl çekmesin? Nuri Bey; “Cüz-i Kurtuluş yok; kurtuluş külli” diyor. Bizim sloganımızın tıpa tıp Osmanlıcası: “Kurtuluş yok tek başına, ya hiç birimiz ya hep beraber.”

Nuri Bey, geçtiğimiz Kasım ayında Necip Fazıl ödülü almış. Törendeki konuşmasını Tayyip Erdoğan ayakta dinlemiş. Ama O kendisini tanımlarken: “Muhafazakâr değil devrimciyim” diyor.

Dergideki şu sözlerine bir bakın, ufuk açıyor; “İşsizlik sorununun da içinde bulunduğu bütün sorunların kökeninde, dünya emperyalist sistemine eklemlenmiş bir ekonomik düzenin bize dayatılmış olması vardır. 1923 devrimleri ile bu eklemlenme resmiyet kazanmıştır….halkçı olduğu savlanan Cumhuriyet sürekli olarak burjuva sınıfını semirtmiştir.”

İŞKUR, işsizlik fonu derken nerelere geldik. Boş yere bunlarla zaman harcamayalım, işimiz çok. Daha Meclis aritmetiği işi hallolacak.