Fonlarla başımız dertte

Basına 28 Eylül günü servis edilen Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi hakkında yasa teklifini, dün (2 Ekim günü) Meclisin internet sitesinde yayımlayabildiler. Okuyunca, 5 gün geciktirmelerinin nedenini anlıyorsunuz: Varlık Fonuna kardeş geliyor.

Karşılıklı paslaşarak devleti talan edecekler. Ve bu konunun kamuoyunda tartışılmasını pek istemiyorlar.

İç Tüzük düzenlemesini de bu nedenle öne aldıkları anlaşılıyor. Meclis Başkanı, partilerin uzlaşmasıyla parlamentoya sunacağını söylemişti, ancak sürpriz bir biçimde teklifini verdi ve internet sitesinde kalkınma fonu teklifinden önce yayımlandı. Yeni İçtüzükle yasalar, Meclisten rüzgâr gibi geçecek; kimseler ne olduğunu anlamayacak.

Devleti şirket gibi yönetmeyi arzuluyorlardı: çok aştılar! Devletin malını mülkünü ne kamu ne de özel hukuk kurallarının işlediği Fon adını verdikleri yapılara devrediyorlar. Hiçbir kurala uymak gereği duymaksızın yağmalayabilmenin yasal ortamını hazırlıyorlar.

Soyuluyoruz!

Yasa teklifi soygun amacıyla atılmış önemli adımlardan biri. Bankaya, Fona ve kuracakları alt fonlara, kalkınmaya katkısı olur dedikleri her türlü yatırıma kaynak bulmak görevi veriliyor.

Öylesine geniş tanım yapılmış ki hiçbir alan boş bırakılmamış: altyapı, çevre, konut, ar-ge, öncelikli sektörler, bölgesel gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi, döviz kazandırıcı faaliyetler…daha birçok şey sayıldıktan sonra “benzer alanlarda” denilerek, kapsam sınırsızlaştırılmış.

Teklifin 1’nci maddesinde ayrıca şunlar yazıyor; “Bu kanunun amacı…yurtiçi, yurtdışı ve uluslararası ortak yatırımların finanse edilmesi ile kâr ortaklığı veya kiralama esaslı kredi işlemleri dahil, tüm kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerinin rekabetçi, dinamik ve etkin bir şekilde yerine getirilebilmesi…”

Teklifin gerekçesinde, özelleştirme terminolojisine de göndermeler yapılıyor; “…sermayenin tabana yayılması amacıyla yatırım projelerine uzun vadeli finansman, sermaye ve teknik yardım…”

Açıkça şunu söylüyorlar; “kamu malında gözü olup da parası olmayana para ve teknik destek verilir.”

Peki, bütün bunların parası nereden bulunacak? Gerekçede şöyle yazıyor; “…doğrudan veya diğer bankalar aracılığı ile kredi sağlayarak, fonlar kurarak, garanti ve risk paylaşım programları geliştirerek veya diğer kalkınma ve yatırım bankacılığı araçlarını kullanarak…”

Onlar yazmamış ama biz bir ek yapalım: Varlık Fonuna aktarılmış kamu varlıklarını da kullanarak…

Bankaya, Fona ve kurulacak alt fonlara “tasarruf oranının yükseltilmesi” işlevi veriliyor. Bu terim, emekçilerin geçimlerine, cüzdanlarına göz konulması anlamına geliyor. BES dayatmasıyla mali sermayeye şimdilik 90 milyar lira kaynak sağlandı. İşsizlik fonundan patronlar yararlandırılıyor, yaklaşık 110 milyar lirasını Hazine bonosu gibi kağıtlara yatırdılar, bu yöntemle bütçe açığını gizliyorlar. Sırada kıdem tazminatı fonu var.

Teklifteki bağışıklık düzenlemelerini unutmayalım: T. Kalkınma Bankasının, Kalkınma Fonunun ve kurulacak alt fonların; Sermaye Piyasası, BDDK bankalar, ihale; başta kurumlar vergisi olmak üzere vergi ve harç yasalarıyla öngörülen kurallara uyulmaması öngörülüyor. 

Fonun, kamu idarelerinin/kurumlarının uymakla yükümlü oldukları kurallardan neden bağışık tutulduğu, gerekçede şöyle açıklanıyor; “… diğer ortakları açısından fona katılmada negatif etki yaratabileceğinden fonun kaynaklarında azalışa sebep olabilir”.

Diyelim ki haklılar, katılım azalır. Ancak bunların anlı şanlı holdinglerimizin, uymak zorunda oldugu kurallardan da bağışık tutulmasının nedenini açıklamak kolay değil.

Teklifin gerekçesinde şunlar yazıyor;

“Kalkınma Fonunun dinamik, teknoloji odaklı, katma değeri yüksek işletmeleri destekleyen Türkiye’de öncü bir fon olması hedeflenmektedir. T. Kalkınma Fonunun esnek bir yapısının olması ve piyasalardaki değişikliklere hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmesi gerekmektedir.

Ayrıca fon kaynaklarının sadece ulusal değil, uluslararası kurumlar tarafından da sağlanması planlanmaktadır bu amaçla kurulacak fonun uluslararası mecralarca kabul görmüş bir yapıya sahip olması gereklilik arz etmektedir.

…SPK’na ödenecek Kurul ücretleri ilave bir maliyet artışına yol açacak olup karın düşüşüne; dolayısıyla kamu gelirlerinin azalmasına yol açacaktır. Zira Fonun gelirleri genel bütçeye gelir olarak kaydedilecektir.”

(Bağışık tutulan vergi yasaları sıralandıktan sonra) …maliyet artırıcı etki göstereceği için, bu maliyetlerden de istisna sağlanmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır.

Bu kadar alıntı yeter.

Kapitalizmde işçiliğe maliyet denir. Bir de biz bakalım: Fonda çalışacak personelin önünde iki seçenek bırakılmış: ya emekli olacaklar ya da dayatılanları kabul edecekler…

Karar bizim…