'FETÖ'ye karşı Türkiye Maarif Vakfı

Mecliste 17 Haziran 2016 günü; “Yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek…” görevlerini yürütmek üzere Türkiye Maarif Vakfı kurulmasına ilişkin 6721 sayılı yasa kabul edildi.

Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin örgüt yapısı dışında, özel yetkilerle donatılmış ayrıcalıklı bir yapı kurulmuş oldu.

O güne değin yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı’na tanınan; Türkiye Cumhuriyeti adına başka ülkelerde doğrudan eğitim kurumu açma imtiyazı bu vakfa da verildi.

Dahası, vakfın eğitim-öğretim kurumunun bulunduğu yurt dışındaki bir şehirde, Milli Eğitim Bakanlığı bile olsa, bir başka kamu kurumunun, benzer amaçlarla birim kurması yasaklandı.

Yurt içinde ve dışında, “kamuya ait taşınmazların” (ne demekse?) bedelsiz tahsis edilmesi; Merkezi bütçeden gerektiği kadar kaynak aktarılması öngörüldü.

Vakfın mütevellisine; okul yöneticisi, öğretmen gibi görevlere dilediği kişiyi atama yetkisi tanındı.

Devlet memurları vakıf hizmetinde ücretli izinli olarak, 6 yıl; ücretsiz izinli olarak, 10 yıl süreyle görevlendirilebiliyor. Ücretli izinli olanlarına vakıf bütçesinden ayrıca, yurt dışında görevli aynı durumdaki devlet memurlarına ödenen tutarda; ücretsiz izinli olanlarına ise üç katı tutarında aylık ödenebiliyor.

Çalışanları, yurt dışında diplomatik ayrıcalıklardan yararlandırılıyor.

Vakıf mütevellisinin, yurt dışında taşınmaz satın almak; İktisadi işletmeler, sermaye şirketleri kurmak, ya da ortak olmak gibi yetkileri var.

Vakıf vergi, resim ve harçlardan da bağışık tutuluyor.

TÜRKİYE MAARİF VAKFI SIR KÜPÜ

Bu denli önemli yetkiler ve imtiyazlarla donatılmış olan bu yapı, vakıf statüsünde kurulduğu için Kamu kurumlarının uymakla yükümlü olduğu kurallara uyulmaksızın yönetiliyor: Devlette kaydı yok.

İnternet sitesinde bütçe, bilanço, faaliyet raporu, Vakıflar Genel Müfettişlerinin ya da Vakıf Denetim Kurulu denetçilerinin düzenlediği raporları da yayımlanmıyor.

Kısacası tam bir sır küpü: ne yaptıklarını bilmek olanaksız.

GÖREV VE YETKİLERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki süreçte vakfın yetki ve görevleriyle ilgili önemli sayılabilecek iki değişiklik yapıldı.

Vakfın okulunun bulunduğu şehirlerde Milli Eğitim Bakanlığı bile olsa hiçbir kamu kurumunun eğitim kurumu açamayacağı kuralı Ekim 2016’da yürürlüğe giren ve 7070 sayılı Yasayla aynen kabul edilen 676 sayılı KHK’yla değiştirildi; Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasağı kaldırıldı. Ancak bu kez de kamu kurumlarının yasak kapsamı genişletildi. Yeni düzenlemeye göre, Vakfın okul açtığı şehir hangi ülkeye aitse, o ülkeye ancak Milli Eğitim Bakanlığının izni ile eğitim kurumu açılabilecek.

Bir yasak da Üniversiteler için getirilmişti: Yükseköğretim Yasasının Ek 39’ncu maddesine 15 Ağustos 2017 tarihinde 694 sayılı KHK ile eklenen ve 7078 sayılı Yasayla aynen kabul edilen bir kurala göre; Devlet Üniversiteleri’nin yurt dışında akademik birimler ve sosyal tesisler kurabilmesi için Vakfın önermesi ve YÖK’ün onayı gerekiyordu. Temmuz 2018’de uyum yasaları kapsamında çıkarılan 703 sayılı KHK’dan vakıf da nasibini aldı. Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının, önermek, onaylamak gibi yetkileri kaldırıldı. Bu tür yetkilerin hepsini artık Cumhurbaşkanı tek başına kullanıyor.

FETÖ İLE MÜCADELEDE TÜRKİYE MAARİF VAKFI

Yasanın kabul edilmesinin üzerinden daha bir ay bile geçmemişti ki, 15 Temmuz darbe girişimi oldu.

O günden bugüne, FETÖ okullarının bulunduğu ülkelerle eğitim alanında iş birliği anlaşmaları yapılarak; terör örgütü olduğu konusundaki yargı kararlarına dayanarak ya da satın alınarak “kamuya ait taşınmaz” statüsüne alınıyor; alındıkça da Yasanın Geçici Maddesindeki; “Millî Eğitim Bakanlığının uygun gördüğü yurt dışında kamuya ait varlıklar Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz olarak Türkiye Maarif Vakfına devredilir” kuralı uyarınca devrediliyor. Artık bakanlar kurulu da kalmadı biliyorsunuz.

Vakfın internet sitesinde, 11.1.2019 tarihi itibariyle, ABD; Japonya; Pakistan; Kosova; Gine; Somali; Burundi; Cubuti; Çad gibi çok değişik özellikteki 33 ülkede 2’si üniversite olmak üzere çeşitli düzeylerde 257 eğitim kurumunda fiilen eğitim yapıldığı, ayrıca 28’de yurt işletildiği bilgisi veriliyor.

Öğrenci sayısıyla ilgili veriler ise yaklaşık 3 ay öncesine ait: Ekim 2018’de 162 okulunun olduğu ve bu okullarda 15 binin üzerinde öğrenciye eğitim verildiği belirtiliyor.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

10 Ocak 2019 günlü Resmi Gazetede Anayasa Mahkemesinin Türkiye Maarif Vakfı Yasasıyla ilgili bir kararı yayımlandı.

CHP üyesi 131 milletvekili, Vakfa tanınan ayrıcalıkların Anayasanın çeşitli maddelerine aykırılığını öne sürerek Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Mahkeme iptal isteklerinin hepsini reddetti.

Anayasanın ve Anayasa Mahkemesi kararlarının günümüzde önemi kalmadığı için kısa bir özetle yetinelim.

Kararda deniyor ki; “…Yurt dışında insanlığın ortak birikim ve değerlerini esas alarak örgün ve yaygın eğitim hizmeti vermek amacıyla kurulan bir Vakfa çeşitli ayrıcalıklar tanınması doğaldır… iptali istenen Yasada, yetkilerin Anayasada öngörülmeyen bir anlayışla kullanılabilmesine izin veren bir kural yer almamaktadır … yetkili kurullarca denetlendiği için yasalara aykırı davranışların ortaya çıkarılıp düzeltileceği açıktır… eğitimin kamu ya da özel hukuk tüzel kişileri eliyle gördürüleceğine karar verme yetkisi yasa koyucuya tanınmıştır ve Eğitim Birliği Yasasıyla ilişkilendirilemez…”

Denecek kalmadı ki ne diyelim?