Cerattepe ile kalsa gene iyi

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA), 2015-2017 yılları için iki ayrı proje önerisi var. Kurumun resmi internet sitesinde okuyabilirsiniz. Her ikisi de Doğu Karadeniz ile ilgili. Birincisi; “ Artvin Kıymetli Metal Aramaları Proje Teklifi”, ikincisi; “Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-Gümüşhane-Artvin Metalik Maden Aramaları Proje Teklifi” adını taşıyor.

Doğu Karadeniz’in, boylu boyunca, madencilerin iştahına sunulması için Devletin bütün olanakları, valisiyle; komutanıyla; tomasıyla; gazıyla; copuyla seferber edildi. MTA boş mu dursun? O da üzerine düşeni yapacaktı elbet.

Cerattepe’de kazanırlarsa Doğu Karadeniz’i bütünüyle bitirecekler, yol açılacak çünkü. Kim bilir daha nice Mehmet Cengizlerle karşılaşacağız?

Enerji işlerine Bakan Yıldız, bir zamanlar; “Oradaki madeni çıkarmak ve ülke ekonomisine sunmak zorundayız; ne madenden, ne çevreden vazgeçeriz” demiş ve şu önlemleri aldıklarını söylemişti: “ Yer altı madenciliği yapılacak, ayrıca çıkarılan cevher Murgul’a götürülüp işleneceği için Artvin kesinlikle kirlenmeyecek.”

Orman ve Su İşlerine Bakan Eroğlu da, çevreye zarar vereceği iddialarının yalan olduğunu; geri adım atmayacaklarını söyleyip duruyor.

Başbakan da aynı havada; bütün tedbirlerden sonra Artvin’in yeşil dokusuna zarar gelirse gereğini yaparlarmış. Bunlar, karşılarında çocuk var sanıyorlar.

Maden, doğaya verdiği zararla birlikte anılan bir sektör. Bilinmedik bir yöntem mi buldular da kirletmeyecekler. Ticari sır değilse, açıklasalar da bütün madenciler uygulasa. Sevaba girerler.

Maden Mühendisleri Odası, 16.7.2015 günü, Cerattepe ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamadaki şu sözler dikkat çekiyordu; “bakır madeni kapalı ocak olarak işletileceğinden, sürülen galerilerin püskürtme beton (shotcrete) ile kaplanması gerekmektedir. Bu sebeple proje kapsamında 480.000 ton/yıl kapasiteli kırma eleme tesisi kurulacak ve Artvin il merkezinde bulunan mevcut beton santralinden hazır beton temin edilecektir”

Kısacası, ormanın altını oyup, içine betonu dolduracaklar. Dışarıdan göremeyeceğimiz için doğaya zarar vermediklerini sanıp sevineceğiz. Koca koca adamların doğanın altının, üstünden ayrılamayacağını bilmediklerini düşünemeyiz: düpedüz yalan söylüyorlar.

Üstelik yer altı madenciliğin yer üstünü kirletmeyeceği de nereden çıkıyor? Kırma eleme için gereken taşı nereden ve nasıl getirecekler ve tesisi, nereye kuracaklar? Şu soruya da birisi inandırıcı bir yanıt verse iyi olur: çevresine hayrı olan bir çimento fabrikası gösterebilir misiniz?

Artvin, Çoruh Nehri ve Vadisi üzerinde yapılan barajlarla, kurulan ve kurulması öngörülen yüzlerce HES ile topraklarının büyük bir bölümünü yitirdi, yitiriyor. Sırf Artvin’de 325 adet maden ruhsat alanı olduğu ve çoğunun ihalesinin yapıldığı söyleniyor.

Artvin’in Mehmet Cengiz’e emanet edilmesinin manevi bir anlamı da var. Bu sözleri millete ettiği küfür için söylemiyorum. O küfür, sermayenin yaşama güdüsünün veciz bir anlatımından öte bir önem taşımıyor.

Cengiz Holding, sanki Karadeniz’e kötülük yapsın diye görevlendirilmiş. Yaptıkları anlatmakla bitmiyor.

Cengiz Holding aynı zamanda Cerattepe’deki cevheri taşıyıp işleyeceklerini söyledikleri Murgul bakır işletmesinin de sahibi. Murgul, o yörede kirlilikle ve korkuyla anılıyor. Çevreye zehir akıtmakla ünlenmiş. Üstelik doğru dürüst istihdam da sağlamıyor: 1970’li yıllarda bir Devlet Şirketi olan ETİ Bakır’ın işlettiği dönemlerde 6000’den çok işçi çalışıyorken, Cengiz holding aynı işi 900 işçi ile yürütüyor.

Karadeniz Sahil Yolu da onun eserleri arasında yer alıyor. Biliyorsunuz, derelere gem vurmaya çalıştılar; Karadeniz coğrafyası kimi zaman şaha kalkıyor. Sel olup insanların malını canını alıyor. Karadeniz’in hırçın denizi ise her yıl yoldan kocaman kocaman parçaları koparıp götürüyor.

Karadeniz daha büyük belalarla karşılaşmamak için var gücüyle direniyor. Davutoğlu da duruma el koydu. Sorunu ülke yararına çözecekmiş.

İyi mi!