AKP kadrolarıyla devlet yönetmek

Kadir Sev'in “AKP kadrolarıyla devlet yönetmek” başlıklı yazısı 14 Haziran 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

AKP’nin tekellerin iktidarı olduğu konusunda kimsenin kuşkusu yok. Ancak şu gerçeğin de vurgulanması önemli: Ülke öyle kötü yönetiliyor ki hiçbir sermaye grubu kendi şirketlerini bu kadrolara teslim etmez. Hesap kitap bilmiyorlar çünkü. Tekeller bu anlayıştaki kadroları kendi şirketlerinde değil ama ülkelerin yönetiminde görmek istiyor ve bunun için elinden geleni esirgemiyor.

AKP her şeyi özelleştireceğini söylüyor. “İdeolojileri böyle, gereğini yapacaklar elbet” denilebilir. Ama o denli şaşırtıcı örneklerle karşılaşıyorsunuz ki, inanamıyorsunuz. Neyi sattıklarının bile farkında değiller. Bir şirketi satıyorlar, meğerse yanında bir arsası daha varmış, arada o da gitmiş. Sattıkları şirketin kasasındaki, bankasındaki paraları unuttukları da oluyor. Ya da öyle bir fiyata satıyorlar ki, satın alanlar hiçbir şey yapmadan iki katına başkasına devrediyor.

Yukarıda anlattıklarım şaka değil, hepsi yaşandı, yaşanıyor ve denetim raporlarında yer alıyor. Üstelik daha neler var. Sattıkları şirketin ürünlerinin fiyatlarını artıracak düzenlemeler yapıyor, satın alanlara ek kazançlar sağlıyorlar. TEDAŞ satışlarında çok görüldü: satın alanlar “beni toprak sahipleriyle uğraştırmayın şu arsaları benim için sevabına kamulaştırıverin” diyor. İsteklerini derhal yerine getiriyorlar. Doğu bölgesindeki elektrik dağıtım şirketleri kayıp kaçak oranı yüksek olduğu için düşük fiyatlarla satıldıktan sonra jandarma eşliğinde abonelere baskınlar düzenlenerek kayıp kaçakla mücadeleye girişildi, çitçinin tarlasını suladığı pompaların elektriğini kestiler.

Özelleştirmelerden ne kadar kazanıldığı bile belirsiz. Özelleştirme İdaresi’nin verilerini incelediğinizde, yaklaşık sayılarla Mart 2013 tarihine değin 202 kamu kuruluşunun satıldığını, 192’sinde hiç kamu payı kalmadığını ve 50,6 milyar dolar gelir elde edildiğini görüyorsunuz. Gelirin 6 milyarı satışlardan değil, kâr payı, ihale şartnamelerinin satışı gibi faaliyetlerden elde edilmiş. 50,6 milyar dolardan 6 milyarı çıkarıp 44 milyar dolar kazanıldığını düşünmeyin. Çünkü Özelleştirme İdaresi’nin internet sitesinde bu kuruluşların çalışmalarını sürdürebilmek ve satmaya hazırlamak gibi amaçlarla 13 milyar dolar harcandığı belirtiliyor. Net kazancın hesaplanması için 13 milyar dolar harcamanın düşülmesi gerekiyor ama gene de ulaşamazsınız. Çünkü bu tutarın doğruluğu kuşkulu. Önceki yıllarda gider kalemlerine ilişkin bilgiler üç ana başlık altında veriliyordu ve satılmaya hazırlanan kuruluşlar için 22 milyar dolar harcandığını hesaplıyordunuz. Şimdilerde bu bilgiler iki ana başlık altında verilmeye başladı. Sayılar arasındaki çelişki, giderlerin bir bölümünün gizlendiğini gösteriyor.

Özelleştirme İdaresi’nin pek fazla işi kalmadı. Bugünlerde özelleştirmeden beter uygulamaların yasal hazırlıkları yapılıyor. Kamu kurumları şirkete dönüştürülüyor ve ayrıcalıkları kaldırılarak piyasada özel şirketlerle aynı koşullarda çalışması öngörülüyor. Bu koşulların arasında iflas etmek de var. Yakın bir gelecekte kamu işletmeleri iflas ettirilerek sermaye sınıfına devredilebilecek.

Kamu taşınmazları ise kapış kapış gidiyor. Resmi Gazete’de her gün kamu kuruluşlarının ve belediyelerin arsa satış ilanları yayımlanıyor. Şimdi de kent merkezlerinde, yüksek rantlar getirecek hastane ve okulları satmaya hazırlanıyorlar. Büyük sermaye gruplarına kent dışlarında büyük araziler verip hastane ve okul yaptıracaklar ve devlet bunları kiralayıp kullanacak. Yapılan tesislerdeki otel, restoran, kafeterya ve alışveriş yerlerinden elde edilecek gelirlerin armağan edilmesi de cabası.

Kamu taşınmazlarının kiraya verilerek kullandırılması da giderek yaygınlaştırılan bir uygulama olarak dikkati çekiyor. Süresi bittiğinde yenilenmek üzere 49 yıllığına kiraya veriyorlar. Satsalar peşin para alınır hiç olmazsa... Kiralayanlar bedavaya yakın fiyatlarla kiraladıkları bu sahalarda meyve yetiştirip satıyorlar. Başbakan belki de 
“2 milyar 800 milyon ağaç diktik” derken bunu anlatmak istiyordur!

Hiçbir sermaye grubunun, küçük bir işletmesini bile olsa bu anlayıştaki kadrolara emanet edeceğini düşünebiliyor musunuz? Ama ne yazık ki bu kadrolar devleti yönetiyorlar. Kimi durumlar vardır nedenini bilirsiniz ama bir türlü kabullenemezsiniz, içinize sinmez. AKP’nin ülkeyi yönetmesi de işte böyle bir şey.