AKP 1961 Anayasası'nı Getirir Mi?

Biliyorsunuz 1961 Anayasasında Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisinden oluşuyordu. Toplam 150 üyeden oluşan Cumhuriyet Senatosu üyeliğinin süresi 6 yıl idi ve her iki yılda bir yapılan seçimlerle 1/3’ü yenileniyordu.

Bu yöntem, Meclis ile Cumhuriyet Senatosunda değişik partilerin ağırlıkta olmasına yol açıyor, böylelikle yasama yetkisinin uzlaşmacı bir anlayışla kullanılması sağlanıyordu. Anayasa, çevreye, tarihe daha duyarlıydı ve özelleştirme vb. gibi düzenlemeler yer almıyordu. Ayrıca yargıçlar, hükümetin güç ve etkisinden korundukları için, kendilerini hükümetin bir bürokratı olarak görmüyor ve bağımsız karar alabiliyorlardı.

1961 Anayasası temel hak ve özgürlükler konusunda da oldukça duyarlıydı. 10.maddesinde aynen şu sözler yer alıyordu: “Devlet, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adâlet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşamıyacak surette sınırlıyan siyasî, iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddî ve mânevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar.”

12 Eylül darbesini yapan generallerin Anayasasında bu olumlu kurallara yer verilmedi. Senato kaldırıldı yargıçların güvencelerine kısıtlar getirildi çevre ve tarihe duyarlılık zedelendi. Temel hak ve özgürlükleri düzenleyen madde ise şu anlamsız biçime dönüştürüldü: “Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

1982 Anayasası’nın çağdışı niteliği, 32 yıl boyunca tartışıldı ve zaman içinde 17 kez değiştirildi. Geçici maddeleriyle birlikte 179 maddeden oluşan Anayasanın, AKP öncesinde 7 Yasa ile 57 maddesi AKP döneminde ise 10 Yasa ile 55 maddesi değiştirildi. Böylelikle 112 maddesi değişmiş oldu.

AKP, yaptığı bunca değişikliğe karşın yine de yakınmayı sürdürüyor ve on yıldır darbe anayasasından kurtulmamız gerektiğini vurguluyor. Kimi zaman gündemin başına yerleştiriyor, kimi zaman geri planda bırakıyor ama, anayasa değişikliklerini hiçbir zaman gündemden düşürmüyor.

AKP, son olarak 12 Eylül davası olarak adlandırılan, 1961 Anayasasını kaldıran generallerden sağ kalan ikisinin yargılandığı davaya müdahil oldu ve böylelikle hem özgürlükçülüğünü kanıtladı hem de Anayasa’nın bütünüyle değiştirilmesi konusunu yeniden gündemin baş sıralarına çıkardı.

Oysa bu davada işkence suçu yargılanmıyor. Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya, Anayasayı zorla değiştirmek ve TBMM’nin görevini yapmaktan alıkoymak suçundan yargılanıyor.

İşkence davalarının ise daha sonra açılacağı anlaşılıyor. Basından, Savcılığın şimdilik, DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) Grubunda işkence yapanları soruşturmaya başladığı ve Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın da şüpheli sıfatıyla dinleneceğini öğreniyoruz. Soruşturma ne zaman biter? Mahkemelerin önüne ne tür suçlar getirilir? Kanıtları ne olur? Davalar ne zaman sonuçlanır? Hangi savcının, yargıcın, sanığın ömrü yeter? Bilinmez. Ama bu sürecin Ergenekon, Andıç, Balyoz davalarında olduğu gibi gerektiğinde gündem değiştirmek için kullanılacağına kimsenin kuşkusu olmamalı.

Şimdi yazının başlığındaki “AKP 1961 Anayasası’nı getirir mi? sorusuna gelelim.

AKP, 1961 Anayasası’nı kaldıran generallerin yargılandığı davaya müdahil oluyorsa, 1961 Anayasası ile getirilen ilkeleri beğeniyor, darbe Anayasası’nı özgürlükçü bulmuyor demektir. Bunun doğal sonucu ise 1961 Anayasasının temel hak ve özgürlüklere duyarlı, uzlaşmayı zorlayan kurallarını yeniden yürürlüğe sokmak olmalıdır.

Ama öyle olmadığı görülüyor. AKP hiçbir zaman özgürlükçü olmadı. Kamuoyundan ve parlamentodan kaçırarak çıkardığı KHK’larla, ülkenin yönetim yapısını bütünüyle değiştirdi. Yasalar bile Parlamentoda tartışılmıyor.

AKP’nin kendine özgü bir özgürlük ve demokrasi anlayışı var. Dilediği her Yasayı Parlamentoda değiştirme gücüne sahip olan, bunu birçok kez kanıtlamış bir partinin, yaklaşık 2/3’ü değişmiş olan bir Anayasayı, darbe Anayasası olarak adlandırarak değiştirmek istemesi, elbette ki özgürlükçülüğünden kaynaklanmıyor.

Uluslar arası tekellerin bölgesel özerklik özlemlerine yanıt vermek, ülke kaynaklarının yağmasına karşı çıkmalarını önleyebilmek için gelecek kuşakların düşünme yeteneklerini yok etmek gibi bir amaç söz konusu değil ise AKP İktidarının Anayasa ile ne gibi bir sorunu olabilir ki?

Kamu hizmetlerinden darbe anayasası yüzünden mi vazgeçildi?

Parasız eğitim isteklerini dile getiren öğrencilerin dövülmesini, gözaltına alınmasını darbe anayasası mı öngörüyor? HES ve Nükleer karşıtı eylem yapanlara darbe anayasası yüzünden mi biber gazı sıkılıyor? Savaşa karşı çıkmak darbe anayasası yüzünden mi sakıncalı görülüyor?

İnsanların, neyle suçlandıklarını bile bilmeksizin yıllarda hücrelerde tutulmasının nedeni darbe anayasası mı? Uydurma, kanıtlarla davalar açılmasının bir türlü engellenemeyişinin ve sahte kanıtlar üretenlerin sorgulanamayışının perde gerisinde darbe anayasası mı var?

Adil yargılama hakkı ihlal edildiği ve etkin soruşturma yapılmadığı gerekçeleriyle Türkiye, AİHM’nde 854 kez mahkûm oldu ve 4,6 milyon Avro tazminat ödedi. Darbe Anayasası yüzünden mi savcı ve yargıçlar hakkında soruşturma yapılamadı?

Uludere’de 34 vatandaşımız darbe anayasası yüzünden mi öldürüldü? İnsan Hakları Derneği’nin 2011 Raporundan öğrendiğimize göre, 12.685 kişi gözaltına alınmış 1.034 kişi cezaevlerinde ve gözaltında işkence görmüş 36 kişi ölmüş ya da öldürülmüş cezaevlerinde 41 avukat, 11 insan hakları savunucusu, 91 gazeteci, 8 milletvekili var. Ağır hasta olan 135 tutuklu ve hükümlüye sağlık hizmeti verilmiyor ve cezaevinde ölmeleri bekleniyor. Bütün bunlar darbe anayasası yüzünden mi?

Cezaevinde tutulan Müyesser Yıldız, kendisini hukuk copuyla tecavüze uğradığını hissettiğini söyledi. Buna darbe anayasası mı yol açtı?

16 dergi ve gazete bürosunun polis tarafından basılmasının 7 gazete ve 9 derginin 27 kez toplatılmasının 33 televizyona 41 kez ceza verilmesinin 6.504 internet sitesinin kapatılmasının nedeni darbe anayasası mı?

Yukarıdaki soruların hepsine “evet” yanıtı vermiş isek, bu “mel’un” Anayasadan bir an önce kurtulmamız gerektiğini düşünüyoruz demektir.

AKP’nin de öyle düşündüğü anlaşılıyor. Kısa, öz, millet iradesini öngören ve bugüne değin yaptıklarını anayasaya yansıtan sivil bir anayasa hazırlıyor. Bu Anayasa kaç maddeden oluşursa oluşsun, tek kuraldan ibaret bir Anayasa olacak: “Egemenlik, kayıtsız şartsız Yüce Milletindir. Yüce Millet, egemenliğini halkın oylarıyla seçilmiş olan Cumhurbaşkanı ve Başbakanın eliyle kullanır.”