Akıllı şehir strateji belgesi

Dün Resmi Gazete'de Cumhurbaşkanının imzasıyla bir genelge yayımlandı. Genelgede, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca “Ulusal Akıllı Kentler Stratejisi ve Eylem Planı (2020-2023)” adlı bir belgenin yayımlandığı bilgisi veriliyor ve kapsamına giren bütün kamu kurum ve kuruluşlarının üzerlerine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirmeleri isteniyor.

Güzel sözler yazılmış; “şehirlerin yaşanabilirliğini ve sürdürülebilirliğini sağlayan…sosyal yaşamı geliştiren… insan odaklı…insan hayatına değer katan… doğal hayata, tarihi mirasa saygılı…toplumun refahını amaçlayan… maksimum enerji etkinliği sağlayan…teknolojiden yararlanan…bugünün sorunlarına çözümler üretirken gelecekte muhtemel sorunlar oluşturmayan…

Bunlar akıllı kent stratejisi ve Eylem Planından beklenen ürünler olarak sunuluyor.

Asıl amaç, Genelgenin ilk cümlesindeki şu sözlere gizlenmiş: “Şehirlerin küresel olarak birbirine bağlı bir ekonomide rekabet etme ve kent sakinlerinin refahını sürdürebilir bir şekilde sağlayabilme ihtiyacı ülkeleri ve şehirleri yeni teknoloji ve yenilikçi yaklaşımları değerlendirmeye yönlendirmektedir.”

Bu sözlerden şu anlaşılır: kentler, yeni teknolojilerin de katkısı alınarak, uluslararası piyasalara daha sıkı bağlarla eklemlenecek. 

İlk olarak Kanal İstanbul Projesinin seçildiği görülüyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanı dün projeyi tanıtırken şunları da söyledi: “Kanal İstanbul Projesi'yle İstanbul'a trafik, sosyal donatı ve yeşil alanlarıyla nefes aldıracak ilk örnek akıllı şehri de yapacağız". İster inanın ister inanmayın, şu sözler de onun: “Kanal İstanbul güzergahı üzerinde arsa rantına müsaade etmedik. Bir vatandaşın, bireyin, şirketin arsa toplaması söz konusu değildir".

Kentleri, bir avuç rant avcısına yem edenlerden gerçekçi çözümler üretmelerini bekleyemeyiz. Tek korkuları: kent rantlarını dağıtma yeteneğini yitirmek.

Kentleri yeni kuracakları “Yerel Akıllı Şehir Kurulu” eliyle merkezden yönetecekler

Strateji ve Eylem Planı (2020-2023) belgesine bakarsanız, Belediyeleri kent yönetimlerinden dışlamayı amaçladıklarını görürsünüz. Yönetici özetinde akıllı kent projesi çalışmalarına 10 ay önce başladıkları yazıyor. Seçim günlerine denk düşüyor, demek ki tehlikeyi görmüşler.

Belge 412 sayfa. Odağında “Etkin ve Sürdürülebilir Akıllı Şehir Yönetişimi” ve “Yetkin ve Üreten Akıllı Şehir Ekosistemi” olan 4 stratejik amaç ile 9 hedef ve 40 eylem belirlenmiş. Başarılı olabilmesi için tüm ekosistem paydaşları aktif katılmalı ve destek vermelidir deniliyor.

Akıllı kent kapsamındaki projelerin belirlenmesinden, yönetilmesine, uygulamanın izlenmesine değin bütün işlerini yürütmek üzere “Yerel Akıllı Şehir Kurulu” adlı bir kurul oluşturulacağı anlaşılıyor. Ayrı bir bütçe bile verilecek. Kurulun tanımı Belgenin 11’nci sayfasında şu sözlerle tanımlanıyor; “…üst seviye siyasi ve bürokratik iradeyi temsil eden siyasi liderler ile tüm ekosistem paydaşlarının üst yönetiminden oluşan ve Yerel Akıllı Şehir Stratejisi ve Yol Haritası’nın gerektirdiği taahhütleri sağlayan kuruldur.”

Belgenin 2.2 Stratejik Amaçlar bölümünde kurul için şu hedefler belirlenmiş; “1.1- Akıllı Şehir Ekosistemi Yönetişim Mekanizması oluşturulacaktır. 1.2- Akıllı Şehirlere İlişkin Bütüncül Mali Yönetim Sağlanacaktır.”

Belgede sözü edilen paydaşların hepsi tanıdık. Konusuna göre şunlardan oluşuyor: bakanlıklar; üniversiteler; İller Bankasının yerine geçen İLBANK A.Ş.; batırılan Emlak Bankası’nın yerine geçen Türkiye Emlak Katılım Bankası A.Ş.; TOBB; Türkiye Belediyeler Birliği; TOKİ; özel sektör; sivil toplum kuruluşları.

Paydaşlar sıralanırken çoğunlukla “belediyeler” değil “yerel yönetimler” terimi kullanılıyor. Belgede nedense belediyelere pek itibar edilmemiş. Hatta eleştiriliyor. 92’nci sayfasında belediyelerin %80-85’inde akıllı şehirlere ilişkin stratejilerinin olmadığı belirtilmiş. Oysa özellikle büyükşehir belediyelerini on yıllarca kendileri yönetti.

Çok uzatmayalım. Belge 412 sayfa. Bir köşe yazısında ayrıntılı değerlendirmeler yapılamaz. İşin özü şu: “Akıllı Şehir” gibi kulağa hoş gelen ve içini ne bulursanız doldurabileceğiniz bir yalancı proje ile yağma olanaklarının sürdürülebilmesi amaçlanıyor.

Sermaye aklı işte…