Sistem karşıtı mücadele

Yüzyıllar boyunca evirilerek zamanımıza ulaşmış olan kapitalizm; bir sistem olarak yapısı ve işleyişi ile hem gelir dağılımını bozar, hem de küresel kaynakların ve üretilmiş metaların dağılımını adaletsizlikler oluşturarak derin sınıfsal sorunlar yaratır.

Kapitalizm etiksel ve tüm değerleri ile insanı, tükenebilir ve yeniden üretilebilir tüm doğa kaynaklarını metalaştırır ve kurumaya mahkûm eder, toplumsal yapıları çıkar tercihine göre şekillendirir ve yarattığı sorunları piyasa fırsatı olarak değerlendirip kâra dönüştürür. Kapitalizm mülksüzleştirdiği devlet yapısını ve emeği kendisine ram ederek sınıf dokusunun maddi temelini oluşturur, ancak her sömürü döngüsünde ezilen sınıfların salt rızalarını almakla kalmaz, bunun da ötesinde mazoşistçe sistem çarklarının durmaması yönünde tercihlerinin de açığa çıkarılmasına yol açar. Böylece, sahte uyumlu görüntü içinde sistem sürgit devam eder.

Her şeyin bir sonu olduğu gibi, kapitalizmin de bir sonu vardır. Artık aldatmacalara kanmamak için, şu hususun kesinlikle hatırda tutulması gerekir ki, kapitalizmin sonunu getirecek her olumsuzluğu aynı anda sönümlendirecek çare de, maalesef, yine kapitalizm tarafından üretilebilir. Yeni teknolojiler veya üretim tekniklerinin geliştirilmesi vb gibi daha birçok yöntem sistemin süresini uzatır ve sömürücülere yeni ufuklar açabilir. Yeni ufuklarla da, bir süre işler götürüldükten sonra, toplum yine sistemik bunalımlara sürüklenir ve böylece süreç evirilir.

Organik bir yapı olan her sistem bireysel kararlara ya da sosyal düşmanlarına karşı bağışıklık mekanizmasına sahiptir. Parçalanma ve yok oluşa karşı mücadele, ekonomik baskılama ve karar organı olarak siyasi örgüt ve devlet aygıtı ele geçirilerek gerçekleştirir. Hal böyle olunca kapitalizm karşıtı sistemi savunan siyasi örgüt ya da örgütler sistem dışında olarak algılandıkları gibi, sistem partileri ve devlet tarafından dışlanırlar. Bu durumda karşıt sistem partilerinin ilk işleri, amacı sağlayacak son atılıma yönelik örgütlenme ve toplumu aydınlatmadır. Toplumların aydınlatılmasında ilk aşama yorumdur. Salt ülkemizin değil tüm dünyanın içinden geçtiği karmaşık ortam çözümlenmesi gereken çok ciddi bir mesajdır.

Böylesi karmaşık ortamın şifrelerini çözerek, nereden gelindiği ve hangi güçlerle sistemin nerelere sürükletildiğinin analizi yapılmalıdır. Ülke politikalarını ekonomik alt-yapının yansıması olduğu görüşü ile Türkiye’de olduğu kadar, ABD’de ve giderek yaygınlaşacağı anlaşıldığı üzere diğer ülkelerde de siyasetin devlet adamlarından iş çevrelerinden gelen elemanlara devredildiğinin sırrı çözülerek, ülkesel ve dünya egemeninin mesajı yorumlanmalıdır. Örneğin, Trump’ın ilk icraatının Obama-care politikasını devre dışına almasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği meselesi önemlidir. Bu karar, kapitalizmin en ileri ekonomisinde sistemik sıkışıklığın yaşanıyor olması şeklinde mi, yoksa sistemin korkusuzluğu ve pervasızlığı olarak mı yorumlanması konusu tartışılarak, ona göre mücadele politika alternatifinin üretilmesi ve halklara anlatılması zorunludur.

Günümüzde giderek yoğunlaşan kişisel ve bölgesel gelir dengesizlikleri, küresel ısınma, yerel çatışmalar, anormal hırsla sürdürülen rekabet ve kişilik aşınmaları konjonktürel konular olarak değil, kronikleşme aşamasından akut konuma geçen ve halklara anlatılması gereken sistemik sorunlardır. Sol partilerin, iktidara ulaşma talepleri yanında, tüm bu ve benzeri konularda toplumları aydınlatma ve böylece siyasi tercihlere uygun taban oluşturma çabaları kaçınılmaz ilk görevleridir.

Halkın içinde yaşadığı ve adeta olağan durum olarak gördüğü sürecin karşıtını anlatmak, halkın psikolojisinde çatışma yaratır. Anlatılanların etkin sonuca dönüşmesinin sağlanması halkın psikolojisinin, hatta geleneklerinin dikkate alınmasını ve hassas dolambaçlı yollarda yürüyüşe benzer şekilde dikkatle davranılmasını gerektirir. Pedagojik hassasiyeti gerektiren bu yürüyüş mücadelenin alt-yapısını oluşturur. Unutulmamalıdır ki, sistem karşıtlığını savunan her sosyalist ya da komünist parti aynı anda var olan siyaset ortamı ve “yanlış bilinç” ile koşullandırılmış halk karşıtıdır.