Yeni Taksim, Yeni 1 Mayıs ve Yeni Türkiye

1 Mayıs vahşeti sonrası gazetelerde çıkan yazılar, eski 1 Mayıs’ları hatırlatan ve sermaye – işçi çıkar çatışmaları çerçevesinde meseleleri okuyan bakış açılarını yansıtmaktadır. Birçok kişi, Başbakan’ın yeni Taksim meydanını 1 Mayıs’lara açmayacağını beyan etmesini, bu bölgede sermayenin palazlanacak olması sonucunda onların rahatını bozacak etkinliklerin Taksim dışına çıkartılması şeklinde yorumlanmaktadır. Daha önceleri kısıtlı Taksim 1 Mayıs kutlamalarında, polis’in Mc Donald’s hamburger dükkânını korumak üzere çember altına aldığını birçok defalar görmüşüzdür. Bu hareket zaten birçok şeyi doğrudan göstermektedir. Bu görüşler kuşkusuz doğrudur ama yeterli değildir. Neden? Çünkü eskiden yani AKP öncesi Cumhuriyet iktidarlarında 1 Mayıs’lar mekândan bağımsız olarak kutlanamazdı. Fakat şimdi öyle değil. İlk olarak AKP iktidarında 1 Mayıs bayram ilan edildi. İkinci olarak yine AKP iktidarında 1 Mayıs kutlamalarına izin verildi. Mesela ben çok iyi hatırlarım AKP’nin ilk iktidar dönemlerinde siyasal erki eleştirdiğimizde birçok liberal solcu arkadaşlar, “eskiden sokaklara çıkıp yürüyebiliyor muydun, bak şimdi İstiklal caddesinde ne güzel yürüyüş düzenleyebiliyoruz” diyorlardı. Bu arkadaşların hepsi o zamanlar AKP’nin Türkiye’ye demokrasi getirdiğini inandılar. Sonra ne oldu? İstiklal yürüyüşleri yaygınlaştı gelişti, birçok emekçinin haklı mücadeleleri bol kameralı, bol sivil polisli daracık bir caddeye hapis oldu. Eşit, bağımsız bir sosyalist Türkiye’yi hayal edip İstiklali kat edenlerin sayısı arttıkça, İstiklalde meyhane masaları içeriye geçti, lokantaların içki ruhsatlarına iptaller geldi (İstiklalde olup olmadığını bilmiyorum ama Türkiye’nin her yerinde böyle örnekleri gördük ve görüyoruz), büyük AVM’ler kuruldu, Emek sineması yıkıldı, emlak rantı arttı, kiralar yükseldi, lokantalar pahalandı… Çünkü bizim eski İstiklal artık Yeni İstiklal olmuştu. Fakat daha muhalif ve daha tepkiliydi. Eskiden oralarda yasaklar varken o yerler düzenin muhaliflerinin mekânlarıydı, şimdi geçmişe oranla yasaklar kalktı fakat mekânda elden gitti. İstiklalin devam edip sonlandığı yer neresidir? Taksim tabii ki. Taksim başkadır. Neden? Bir kere siyasal otoritenin İstiklalde olduğu gibi muhalif grupları tam kontrol edebileceği bir alan değildir. Birçok girişi çıkışı vardır, İstanbul’un göbeğidir ve şehrin her semtine bir bağlantısı vardır. Tam bir toplanma yeridir. Büyük mücadeleler ve uğraşlar sonucunda AKP 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlanmasına izin vermiştir. Ama bu uzun süreli olmamıştır çünkü 365 günde 1 günde olsa kendisine ciddi muhalefet edilmesini içine sindirebilir belki ama bu protestolar herkesin, kameraların, turistlerin gözü önünde oluyorsa bu mümkün değildir. O zaman Taksim’in de dönüşmesi gerekmektedir.

Yeni kurulmakta olan yeni Taksim meydanında bundan sonra eğer emekçiler 1 Mayıs’ı kutlamak istiyorsa, bunun için siyasal erk ile yapacakları görüşme süreçlerine 1-0 yenik başlayacaklardır. Çünkü işçilerle siyasal iktidar aynı düzlemde değillerdir artık. Biri inşa edeceği AVM’leriyle, işlevsiz hale getirdiği AKM’siyle meydandadır, ötekisi ise halk otobüslerinin içinde yer altındadır. Emekçiler Taksim’de meydana çıkmak için yer altından geleceklerdir. Tünelin her tarafından kameralar ile takip edilecekler ve merdivenlerden alana çıkmaya çalışacaklardır. Alanın üstünde ise yeni Devlet vardır. İyi yönetişim modelleri, AB uyumlu İSO patentli, garantili davranış modeliyle bireylere saygılı bir şekilde küresel düzenin belirlediği yeni demokrasi kurallarına uygun olup olmadığınızı sınayıp, tartacaktır ve ondan sonra ya müsaade edecek, ya da etmeyecektir. İşte bu bizim daha evvel bahsettiğimiz post-demokrasi sürecinin kendisidir. Biraz karikatürize edersek eğer iyi yönetişim modelleri çerçevesinde, sosyal faydaya bağlı olan sosyal talepler toplumun alt kesiminden üste doğru gitmeyecek midir? Taksim’in tünelinden gün yüzüne çıkmaya çalışan emekçinin taleplerinin sosyal faydacı olup olmadığını siyasal erkin güvenlik güçleri Taksimin tepesinde belirleyecektir. Üstelik meydana çıkmak isteyenlerin fotoğrafları, kimlikleri, vatandaşlık numaraları (çünkü unutmayalım artık “vatandaşlık” sadece bir numaradır), polisin bilgisayarında olacaktır. Peki, 1 Mayıs’lar kutlanmayacak mıdır? Olur, mu hiç öyle şey? 1 Mayıs’ı bayram etmiş, tatil etmiş bir hükümet, İstanbul Belediyesinin sokak reklam panolarında 1 Mayıs’ın kutlandığı bir memlekette artık emin olun 1 Mayıslar her zaman kutlanacaktır. Başbakan’da zaten bunu açıkça söylemiştir. “1 Mayıs’ı kutlayın ama milletimizin rahatını bozmayacak bir şekilde gidin Kazlıçeşmede kutlayın” demiştir. Yakında orası da AVM ile dolarsa ve emlak rantı artarsa, milletimizin orada da huzuru bozulacağını düşündüğünden olacak ki, bu sefer’de ayrıca İstanbul’da başka miting alanları da inşa edeceklerini söylemiştir. Başbakan 1 Mayıs’ları gençlerin deşarj olduğu Rock konserlerine benzetmektedir. Emekçinin haklarının her gün daha fazla gasp edilmesi, gittikçe artan emek sömürüsü, sebepsiz yere işten çıkarılmalar, artan taşeronlaşma, iş güvenliğinin ortadan kalkması bütün bunlar elektronik bir gitar solosu mudur acaba? 1 Mayıs’ların amacı zaten rahat bozmaktır, bir günde olsa iktidarın koltuğunu sarsabilmektir, bir gün de olsa toplumdaki bütün bu çarpıklıkları mümkün mertebe birçok kişiye duyurmaktır. 1 Mayıs’lar kapitalizme muhalif insanların toplandığı yerlerdir. Deşarj olmak değildir amaç. Taksim’de 1 Mayıs oldukça, 1 gün de olsa tüm basın kuruluşları emekçilerin protesto görüntülerini tüm Türkiye’ye geçecektir. Ama aynı şeyi İstanbul’un dışında kurulacak olan bir miting alanında olmasını beklemek çok zor. Yani aslında niyet çok açıktır.

Mekânın dışında bir de katılım meselesi vardır. Artık 1 Mayıs’lar hem mekânsal olarak hem de katılımcılar bakımından yeni 1 Mayıs’lara dönüşecektir. Bunun nedeni bir kere artık Yeni bir Türkiye olacaktır. Bakan’ın söylediklerine göre güneş batmak üzereymiş. Yani artık yeni bir Anayasa çerçevesinde yeni bir Türkiye çıkacaktır. Bu yeni tablonun yeni bir sol siyasal yelpazesi de yeniden şekillenecektir. Bu demektir ki, AKP’nin solcu partileri sayıca daha artacaktır. Bununla beraber AKP’nin emekçi sendikalarında da aynı şekilde artış görülmektedir. 1 Mayısları artık bu sendikalar ve bu yeni sol gruplar düzenleyecektir. Bu demektir ki zaman içerisinde AKP solcularıyla diğer solcuların 1 Mayıs’ı ortak düzenleyebilmesinin önü gittikçe daha kapanmaktadır ya da belki de açılacaktır. Çünkü sol grup ve partiler kendilerine şu soruyu soracaklardır. AKP ile beraber yeni sol siyaset mi yapacağım? Yoksa eskisini ve bildiğimi devam mı ettireceğim? Bu soruya verilen cevaba göre 1 Mayıs’ta Kazlıçeşmelerin veya siyasal otoritenin gösterdiği başka miting alanlarına katılacak emekçilerin sayısı ortaya çıkacaktır. Fakat ne olursa olsun artık 1 Mayıs yoktur, yeni 1 Mayıslar vardır. Mekânsal ve kitlesel anlamda bu yeni 1 Mayıslar Taksim’de değil, Taksim’in altındadır. Bundan sonra ki belki hedef ya Taksim’in altından üstüne çıkmak olacaktır ya da 1 Mayıs’larda Kadıköy’ün üstünde kalıp altına inmemek olacaktır. Ama heyhat Haydarpaşa projesini unutmayalım. Her halükarda tüm bu gelişmeler biz emekçiler için üzücü ve karamsar.